GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DÜNYA YOKSULLUKLA MÜCADELE GÜNÜ?NE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:8
Tarih:18.10.2011

MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya Yoksullukla Mücadele Günü nedeniyle söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Birleşmiş Milletler 1993 yılında yoksulluğa dikkat çekmek üzere 17 ekimi "Yoksullukla Mücadele Günü" ilan etti.

Değerli milletvekilleri, yakın zamanda Somali'deydim. Somali'de her gün kadın, genç, çocuk, onlarca masum insanın açlık nedeniyle hayatını kaybettiğini gördüm. Orada insanların sefalete mahkûm bırakıldıklarına şahitlik ettim.

Şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor ki, yoksulluğun nedeni, bugün açlık sınırında yaşayan insanların tembelliği değildir. Emperyalist güçler, yüzyıllardır, bu topraklarda iç savaşlar çıkarmış, doğal kaynakları, emekleri ve bedenleri sömürmüştür. Bu topraklarda, yoksulluk kalıcı hâle getirilmiştir. Bugün sahip olduğumuz hiçbir değer sistemi dünya nüfusunun yarıya yakınının açlıkla pençeleşir bir durumda kalmasına göz yumamaz.

Ülkemiz, devletiyle, milletiyle Somali'de insani bir duruş sergilemiştir.

UNICEF verilerine göre, dünyada yoksulluk ve açlık yüzünden her gün 30 bin çocuk ölmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, tarihe baktığımızda yoksulluktan çok yoksullaştırma süreciyle karşı karşıyayız. Bu süreç, çağımızda, farklı enstrüman ve yöntemlerle yürümekte. Bu yöntemler, Afrika'daki fil avcılığı yöntemlerini hatırlatmakta. Afrika'da fil avcıları, fillerin her gün kullandıkları yol üzerine bir çukur kazar, üzerini ince bir tabakayla örterek en önde yürüyen filin bu çukura düşmesini sağlarlar. Sonrasında, fil avcıları yüzleri maskeli ve siyah elbiseler giyerek gelir, çukur içerisindeki fili dövüp kırbaçlar ve onu birkaç gün aç bırakırlar. Sonraki gün aynı avcılar bu defa beyaz elbiseler giyerek gelirler ve aynı filin karnını doyurur, sevip okşar. İşte bu döngü ta ki fil beyaz giysili avcılara alışıncaya kadar sürüp gider. En son, fil bu bembeyaz giysili adamları kurtarıcısı zannederek ömür boyu onlara hizmet eder.

Küresel aktörler, insanlığı kendine hizmet ettirme aracı olarak bu yöntemi uyguladı ve uygulamaya devam ediyor. Çok şükür ki ülkemizde bu tehlikeli enstrümanın uygulama biçimlerini gören ve bununla mücadele eden AK PARTİ var. TÜİK verilerine göre Türkiye'de gıda artı gıda dışı yoksullukta fert başı yoksulluk oranı 2002'de yüzde 27 iken bu oran 2009'da yüzde 18'e gerilemiştir.

Yine değerli arkadaşlar, ülkemizdeki zengin-fakir arasındaki uçurum 2002'de 18 kat iken şu anda 2009'a göre 13 kata inmiştir. Bu iyileştirmeler elbette yeterli değildir. Bu nedenle, AK PARTİ kadroları tablonun daha da yileştirilmesi adına yeni sosyoekonomik projeler üzerinde çalışmaya devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, toplumlar mümkün olduğu kadar pasivize edilmekte ve sadece tüketici konumunda bırakılmaktadır. Artık, nuhafazakârlar uslu bir tüketici, solcular itirazsız alıcılardır. Bu, devletlerin değil, insanlığın iflasıdır. Fransız filozof Sartre 20'nci yüzyıl toplumu için "Gazete okur ve nazlarını giderirlerdi." demiştir, 21 'inci yüzyıl için de muhtemelen "Onlar iyi bir tüketiciydi." denecektir.

Değerli milletvekilleri, bizim refahımız başkalarının yoksullaştırılması hesabına dayanmayacaktır. Başkalarının mutsuzluğu üzerine kurulan saadetlerin insanlık adına felaket olacağını biliyoruz. Yoksulluğun azaldığı bir dünya dileyerek, şairin diliyle "Yoksulluğu anladık da sevmek neden kıt kanaat?"

Hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)