| Konu: | GÜMRÜK KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:437) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 28.03.2013 |
CHP GRUBU ADINA HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz bu torba kanun tasarısının özensiz hazırlanmış olduğunu ifade etmek istiyorum. Toplam 90 maddelik bir tasarının adı Gümrük Kanunu Tasarısı ancak beşte 1'i gümrükle alakalı. İlgili ilgisiz her konunun bir torba kanun içerisinde getirilmesinin kanun yapma kalitemizi ne kadar düşürdüğünü, çok önemli konuların Genel Kurul görüşmelerinde tartışılmaz hâle geldiğini belirtmek isterim. AKP Hükûmeti, ister alakalı olsun ister alakasız, daha önce unuttuğu ne varsa torba kanunlara doldurmayı alışkanlık hâline getirdi. Aslına bakılırsa, bu durum, sistemi tartışmalı hâle getirmenin son derece etkili bir yöntemidir. Normalde birçok temel kanunla düzenlenmesi gereken konular dahi bu torba kanuna sokuşturulmuştur. Bakınız, birbiriyle doğrudan alakası bulunmayan petrol piyasaları, Türk Hava Yolları, odalar ve borsalar, yurt dışına çıkış harcı, sebze meyve ticareti gibi konular tek bir yasada bir araya getirilerek Meclisin yasama yetkisi etkisiz hâle getirilmektedir. Tasarının Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde aceleye getirildiği gibi, alelacele Genel Kurula getirilmesi ciddi bir biçimde düşündürücüdür.
Değerli arkadaşlarım, bu Hükûmet ilginç bir şekilde sık sık hukuktan bahsediyor. Hukuku bu kadar ayaklar altına alan bir hükûmet nasıl oluyor da sık sık hukuktan bahsedebiliyor? Sayın Bakan da bu kanunla ilgili konuşmasında hukuku anlattı. Sayın Bakan, size soruyorum: Güçler ayrılığının yok edildiği sistemlerde hukuk adil bir hukuk mudur? Yargıyı etkiniz altına almışsınız, yasamayı baypas ediyorsunuz, edemediğinizi de çalışmaz hâle getiriyorsunuz, sonra da kalkıp hukuktan bahsediyorsunuz. Şimdi, bu torba kanun tasarısı öyle bir tasarı ki neresinden tutsanız elinizde kalır.
Değerli arkadaşlarım, torba tasarının çok önemli başlıklarından bir tanesi sebze ve meyve halleri, pazar yerleri ile alakalı düzenlemelerdir. Tasarı ile pazar yeri kurma yetkisi belediyelerin tekelinden çıkarılarak özel kişi ve kurumlara verilmek istenmiştir. Komisyonda CHP olarak bizlerin itirazı sonucu kimi düzeltmelere gidildiyse de Hükûmetin aklından geçenin, bir vadede, pazar yerlerinin özel şirketlere işletilmesi olduğu anlaşılmıştır. Yani kısacası, bir pazarlar kalmıştı özelleştirilmemiş, şimdi sıra onlara geldi. Vay vatandaşın hâline! Bu ne demek? Pazar yerlerinin kiraları artacak demek, büyük şehirlerin pazar yerleri eskisi gibi olmayacak demek hatta kiralar nedeniyle küçük pazarcıların yok olması anlamına gelecektir. Bunun yerine pazarcı şirket zincirlerinin kurulması ve organize şirketlerin pazarlarda yer alması? Hatta birkaç tanesinin koskoca pazar yerlerinde kiralık insanlarla tezgâhları çalıştırmasına rastlarsanız hiç şaşırmayınız.
Şöyle söyleyeyim: Endişemiz, pazarlardaki çeşitlilik dahi bundan olumsuz etkilenebilecektir yani Türk milletinin yediği içtiği dahi bu kanundan etkilenecektir. Bu da toplum sağlığı için çok kritik meseledir. Pazar yerlerinin kamu yerine şirketlerin eline geçmesi tehlikeli sonuçları doğurabilecektir.
Hükûmet her şeyi düşünüyor; Türk Hava Yollarına vergi affını düşünüyor, odalar ve borsalarda personelini görevden almayı düşünüyor, petrol tekellerinin çıkarlarını, yandaş üretici tekellerini düşünüyor ama bir tek vatandaşı düşünmüyor sevgili arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlar, pazar yerlerinin özel şirketlerce organize edilip kiralanması ve yönetilmesinin doğuracağı problemleri bir düşününüz, hayal ediniz. Pazar yerleri yönetiminin özelleştirilmesiyle birileri sadece pazar yerleri tekeli olmayacak, aynı zamanda meyve sebze piyasasını da belirler tekeller oluşmaya başlayacaktır ve küçük tüketici ağları, küçük üreticilerin ürünleri kendi kanallarından halka ulaşamayacaktır. Bu, toplu ve çok tehlikeli bir dönüşümün başlangıcı olacaktır arkadaşlar. Bununla karşılaşacağız.
Sayın milletvekilleri, zaten yüksek olan meyve sebze fiyatlarını daha da yükseltecek ve küçük üreticinin iyice zorlanmasına yol açacak bu niyetler son derece tehlikeli ve sakıncalıdır. Pazar yeri deyip geçmeyiniz, toplumun en önemli gördüğü pazar alanlarıdır. Fakirin fukaranın, dar gelirlinin tek ümidi pazar yerleridir. Bir pazar bittiğinde o pazarlarda dolaşan insanları, artıkları toplamaya çalışan insanları bir gözleyin, Türkiye'nin ekonomisini iyi anlarsınız. Merak ediyoruz, acaba bu kişiler şimdiden belli midir pazar yerlerini işletecek kişiler? Acaba bu kişilerin yerli üreticimizin başına yabancı kısır tohumları bela edenlerle ilişkileri var mıdır? Acaba bu kişiler tarım ilaçları üreten, dağıtan tekellerle arkadaş, dost mudur? Acaba bu kişilerin tarım satış kooperatiflerinin elini kolunu bağlayan kanunlar çıkaranlarla yakınlıkları var mıdır?
Bu yasa tasarısı Plan Bütçe Komisyonundaki itirazlarımız olmasaydı pazarcı esnafın ve halkın aleyhine olarak çıkacaktı, yüzde 100 özel sektöre devredilecek, büyük şehirlerde pazar yerleri olacaktı. CHP'nin itirazlarıyla pazar yerlerinin tamamen özel firmalara devredilmesi engellenmiş, çoğunluğu belediyeye ait olan, yüzde 50'den fazlası, kuruluşların olması şartı getirilmiştir ama yine de tehlikelidir. Böylelikle vatandaş ve pazarcı esnafı çok sıkıntılı bir sürecin içine düşmekten kurtarılmıştır ama süreç, buna rağmen sonuç yeterli değildir. Kamuoyunun ihtiyaçlarıyla ilgili pazar alanlarının devri çeşitli riskler ve suistimallerin ortaya çıkmasına açık olacaktır arkadaşlar. Kamuoyunun belediye uygulamalarını, bu konuda, izlemesi gerektiği konusunda uyarıyoruz. Kamuoyu pazar uygulamalarına, bütün basın pazarcılarla pazar yerleriyle ilgili uygulamalara çok dikkat etmelidir.
Değerli milletvekilleri, tasarı, tarım satış kooperatif birlikleriyle ilgili düzenlemeler de içermektedir. Ancak merak ediyorum, acaba bu kooperatiflerin fikirlerini ne kadar aldınız bunları yaparken? Elbette ki bu tür çalışmalar tarafınızdan üstünkörü yapılmıştır, her zaman şahit olduğumuz gibi. Plan Bütçe Komisyonunda bunlar nispeten? Belki de hiçbir şekilde temsil edilmemektedir. Kooperatiflerin temel meselelerini bu kadar es geçen bir düzenleme hazırlanırken kendinizi nasıl hissettiğinizi çok merak ediyorum. Bakınız, kooperatiflerin finansman sorunları vardır. Hükûmetin kooperatiflere yeterli destek vermeye uzak olması nedeniyle çok ciddi bir düzeylere gelmiş borçları faaliyetlerini ciddi miktarda etkilemektedir. Bu borçlara, finansman zorlukları nedeniyle alım eksikliklerini biraz olsun azaltma amacıyla aldıkları yeni borçlar eklendikçe kooperatiflerin bugünkü durumları iyice güçleşmiştir arkadaşlar. Örneğin, tarım kooperatifleri bu borçlar olmazsa durumlarını iyi bir şekilde sürdürebilecekken olumsuz şartlar ve bu olumsuz şartlar nedeniyle oluşan borçlar nedeniyle borç sarmalına girmişlerdir ve sıkıntılı durumdadırlar. Tabii, bundan menfaat çıkarmak isteyenlere, hatta siyasi menfaat çıkarmak isteyenlere de çok rastlanmıştır, örneğin fındık meselelerinde. Bu yüzden, üreticiye yeterli destek verememektedir bu kooperatifler. Bu güç durum yıllardır kooperatiflerin temel meselesiyken tasarınız hiçbir temel çözüm üretememektedir. Borçların düşürülmesi öngörülmekte olsa da kooperatiflerin beklentisinin çok altındadır.
Kooperatifler tarımın en önemli destekleyicileridir. Devletin yerli tarımı destekleme ve düzenlemede en önemli kanalları olarak kabul edilmelidir kooperatifler. Buraya yapacağınız katkıyı lütuf gibi görmemelisiniz. Bu, kooperatif meselesi memleket, hak, adalet meseledir arkadaşlar. Bakınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Devamla) - Bitti mi?
BAŞKAN - Bitti efendim.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)