| Konu: | GÜMRÜK KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:437) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 27.03.2013 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, Gümrük Kanunu'nu konuşuyoruz ama Gümrük Kanunu'nu görüşmeden önce, o konuşmaya geçmeden önce şahsım adına, kentimi ilgilendiren önemli bir problemden bahsetmek istiyorum. Daha sonra zaman kalırsa veya üçüncü bölümün başında Gümrük Kanunu'yla ilgili fikirlerimi de söyleyeceğim.
"Kentimi ilgilendiren problem" diyorum, evet, gerçekten de kentimi ilgilendiren, Kocaeli sanayi bölgesi. Sanayi bölgesi olduğundan çok sayıda özel şirkete ait fabrikalar bulunmakta. Bunlardan bir tanesi de Pakmaya, açık ve net ismini veriyorum. Bu Pakmaya şirketi yaş maya üretir ve Türkiye'de de tekeldir, Türkiye'de tekel olduğu gibi, aslında dünyada da tekeldir. Bu şirket, bildim bileli, çok uzun yıllardır asgari ücret veya biraz daha üzerinde bir seviyede ücretle işçi çalıştırır. Aslında sadece Türkiye'de İzmit'te değil, İzmir'de ve Düzce'de de fabrikaları vardır. Bu şirketin çalıştırdığı işçiler, yirmi yıldır, otuz yıldır çalışan insanlar 1.000 TL, 1.200 TL ya da asgari ücretle çalışan insanlardır. Zaman zaman bu şirkette işçiler örgütlenmek isterler. "Örgütlenmek isterler" dediğim, bir suç örgütü, terör örgütü kurmayacaklar; bir sendika kurmak isterler. Ne zaman sendika kurmak isterlerse bu işçiler, işçilerin bir kısmı işten atılır. On beş yıl önce de böyleydi, on yıl önce de böyle, bugün de aynı şeyler yapılmaktadır. Bugün İzmit müessesesinden 6 tane işçi sendika kurma çalışmalarına katıldığı için işten atılmıştır; Düzce'de 4 işçi, İzmir'de de 4 işçi işten atılmıştır.
Şimdi, sizlere soruyorum: 12 Eylül 2010'da "Herkes artık 1 sendika değil, 2 sendikaya üye olacak." dediğiniz bir ortamda? Böyle demiştiniz değil mi referandumda? "Artık Türkiye'de insanların bir sendikal güvencesi olacak. İş yerlerinde onları koruyacak, kollayacak, sosyal haklarını savunacak, ücretlerini savunacak sendikal yapıya kavuşacaklar." dediniz, bırakın bu dediğinizi, şu anda Türkiye'de 12 Eylül 1980'deki sendikalı sayısının beşte 1'i sayıda sendikalı çalışmakta ve her geçen gün de sendikalı sayısı erimektedir. Yani bırakın 2 sendikaya üye olmayı, 1 sendikaya üye olmaya çalıştıkları için insanlar işlerinden atılmaktadır.
Diyebilirsiniz ki: "Maliyetler yüksek, rekabet var." Bu, gerçekten bir tekel ve yüzde 5 işçilik maliyeti var arkadaşlar. Avrupa standartları yüzde 18'le 23 arasında değişiyor, bu bahsettiğim sektörde yüzde 5 işçilik var ve bu işçiliğe karşı insanlar haklarını güvence altına almak için sendika kurmaya çalıştıklarında ne yapıyorlar? Kapı dışarı konuluyorlar ve burada övünerek İş Kanunu çıkarıyoruz. Ne diyoruz? "İşçilere bir anayasal hak olarak iş güvencesi hakkı getiriyoruz." diyoruz, kocaman bir yalan.
Biraz evvel Çalışma Bakanı buradaydı. Kendisine durumu izah ettiğimde "Artık bunu sendikalı olmak için işverene bildirmek zorunda değiller." diye bir ifade kullandı. "e-sendika'lı şeyini açtık." dedi, "Artık İnternet üzerinden sendikalı olabiliyorlar." dedi. Bu, tamamen bir aldatmaca, böyle bir şey yok, e-sendika'ymış falan, yok.
Yalnız, rica ettim Çalışma Bakanına; bir müfettiş yollamasını rica ettim, yollayacağına söz verdi. Bugün yarın bekliyorum. En fazla önümüzdeki hafta salı günü kendisine soracağım: Bu müfettişi yollamış mı, yollamışsa neyi tespit etmiş, işçiler niye işten atılmış? Yani gerçekten istihdam fazlası var da ondanmı atıldı, sendikal çalışma yapıyor diye mi atıldı?
Sevgili arkadaşlar, Türkiye'nin tüm kurumları üzerinde bir baskınız, müthiş bir baskınız var ve tek tek ele geçirdiniz; geçiremediğiniz kurumların başında da birkaç tane sendika kaldı. Bunlardan da biri DİSK. Aslında geçen gün GENEL-İŞ'e yapılmış olan baskın? Bugün arkadaşlarımızla beraber orayı ziyaret ettik, 48 tane kapının kırılarak girildiğini? Bunlar demir kapı falan değil arkadaşlar; normal, bir büroya girilen ya da tuvalete girilen kapılar. Bu kapıları, açık olan kapıyı bile kırmışlar. Diyor ki Sendika Başkanı: "Adreslerimiz belli, evlerimiz belli, orada nöbetçilerimiz var, gelip `tık tık' vursaydılar kapıya, biz kapıyı açardık, aramalarını yaparlardı."
Ha, şunu söylüyorlar: "AKP binasına lav silahını atan sendikalıymış, sendika başkanıymış." E, doktor atsaydı bütün hastaneleri basacaktınız herhâlde ya da mühendis atsaydı çalıştığı kurumları basacaktınız ya da eğer bu bizim Bayındırlık Bakanlığında çalışmış olsaydı TOKİ'yi basacaktınız. Böyle bir anlayış olabilir mi arkadaşlar?
Sendikalar susturulmaya çalışılıyor, işçilerin emeklerinin karşılığının alınması engellenmeye çalışılıyor. E, bunları da becereceksiniz, ondan sonra buraya gelip, diyeceksiniz ki: "Biz iki tane sendikalı olma hakkı verdik işçilere ve istedikleri sendikaya da üye olabilirler."
Bir bakıyor musunuz sendikalı işçi sayısına? Toplam çalışan işçi sayısı, Türkiye'deki sendikalı işçi sayısı yüzde 9. Dünyanın yüzdesel olarak en az oranlarından bir tanesi Türkiye'ye ait ve?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Kapatalım gitsin(!)
HAYDAR AKAR (Devamla) - "Kapatalım gitsin." diyorlar. Doğru, kapatın ve muradınıza erin diyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)