| Konu: | ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN?UN UYGULAMALARINDAKİ AKSAKLIKLARIN ARAŞTIRILMASI VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 26/3/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN 27/03/2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASI VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 27.03.2013 |
OSMAN KAHVECİ (Karabük) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6292 sayılı Kanun'un uygulamalarındaki aksaklıkların araştırılması için Meclis araştırması açılması aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ben de milletimizin Ormancılık Haftası'nı kutluyor, daha yeşil bir Türkiye için fedakârca çalışan tüm ormancı meslektaşlarımı saygı ve minnetle anıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu kanunun amacı, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2'nci maddesi gereğince hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen devlet ormanları içinde ve bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır.
6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2'nci maddesinin (A) ve (B) bentleri, orman dışına çıkarılan ve çıkarılacak alanları içermektedir. Bu kanunla, 2/A alanları orman vasfını kaybetmemesine rağmen, hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerleri yani nakline karar verilen devlet ormanları içinde ve bitişiğindeki köyler halkının kısmen veya tamamen başka yerlere yerleştirilmesi amacıyla Orman Genel Müdürlüğünü, 2/B alanları ise, bilim ve fen bakımından orman vasfını kaybetmiş ve hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerlerin değerlendirilmesiyle bu kanun kapsamında değerlendirilmek üzere Maliye Bakanlığının tasarrufuna geçmektedir.
Sayın milletvekilleri, insanlık medeniyetinde, insanların tarım alanı kazanmak ve yerleşmek maksadıyla ormanlara müdahaleleri hep olmuş ve olmaktadır. Bu bir süreçtir, bazı ülkelerde bu süreç yaşanmış ve bitmiş, bazı ülkelerde ise hâlen devam etmektedir. Ülkemizde de bu süreç yaşanmış ve inşallah orman ve arazi kadastrosunun bitirilmesiyle sona erecektir. Bu da, orman ve arazi kadastrosunun yüzde 95'lere çıkması da nerede olduğumuzun en bariz ifadesidir. Orman vasfını kaybetmiş yerlerin orman sınırları dışına çıkarılmasının hukuksal sürecinin ilk başlangıcı, 1937'de çıkarılan 3116 sayılı Orman Kanunu'dur. Bunu, 61 ve 82 anayasaları izlemiştir. Daha sonra birçok hukuksal düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen, bu süreçlerin birçoğu Anayasa Mahkemesinde iptal edilmesiyle hukuksal süreç tıkanmıştır. Bunun sonucu, hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmış yüz binlerce hektar hazine arazisi ve bu arazileri hiçbir bedel ödemeden yıllardır kullanan binlerce vatandaşımız kangren olmuş bu sorunların bir an evvel çözülmesini istemiştir. Ancak, geçen otuz yıla aşkın bir süredir devam eden bu soruna çözüm bulunamamış ve bu sorun kangren hâline gelmiştir. AK PARTİ, her alanda olduğu gibi bu alanda da gerekli duyarlılık ve cesaretiyle milletin derdine derman olmuş ve bu sorunu çözerek millete verdiği sözü yerine getirmiştir.
Bu kanunla, yerinde kalkındırılamayan orman köylerinin orman sınırları dışına çıkartılan alanlara yerleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmişti.
Yine, bu kanunla, 2/B uygulamasıyla orman sınırları dışına çıkartılmış olmasına rağmen kullanıcılarının terk etmesi ve kullanımdan vazgeçmesi sonucu tekrar orman örtüsüyle kaplanan yerler tekrar ormana kazandırılmıştı. Bu şekilde sadece İstanbul'da 11 bin dekar alan ormana geri kazandırılmıştır.
Yine, bu kanunla, bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş ve ormana geri dönüşümü artık mümkün olmayan yerlerin kullanıcı ve hak sahipleri belirlenmiş, bu yerlerin hak sahiplerine, tespit edilecek rayiç bedel üzerinden doğrudan satılması hükmü getirilmişti. Bedel tespitinde belediye, ticaret odası, sanayi odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden faydalanılmış, taşınmazların mahallinde gerekli incelemeler yapılarak konumu, emsal taşınmazların metrekare birim değerleri, imar ve kullanım durumları, verim gücü ve altyapı imkânları gibi unsurlar dikkate alınmaktadır. Gerektiğinde vatandaşlarımızın mağduriyet yaşamaması için mahalline kadar gidilerek bedellerin emsallerine göre farklılık arz edip etmediğine ilişkin çeşitli açılardan kontrol ve test çalışmaları yapılmaktadır.
Orman köylerinin bulunduğu kırsal alanlarla şehir merkezlerindeki yerlerin bedelleri iddia edildiği gibi eş değerde tutulmamış, her parsel kendi içinde değerlendirilmiştir. Orman köylerinin bulunduğu kırsal alanlarda, misal olarak Antalya'da en düşük bedel 50 kuruş, yine misal olarak Bursa'da 2 kuruş olmuştur.
Hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedeli rayiç bedelin yüzde 70'i iken bu oran en son düzenlemeyle tarımsal amaçlı alanlarda yüzde 50'ye indirilmiştir. Bu oran 2/B alanlarının yüzde 95'ine tekabül etmektedir. Yine, son düzenlemeyle başvuru bedelleri kaldırılmak suretiyle büyük bir kolaylık getirilmiştir. Ayrıca, satış bedellerinin ödenmesinde belediye mücavir alanlarında beş yıl, 10 taksit; köylerde ise altı yıl, 12 eşit taksit olmak üzere faiz ödeme kolaylığı getirilmişti.
Yine, bu kanunla, hukuk devletinin bir gereği olarak özel kanunları gereğince devlet tarafından kişilere geçerli olarak satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılan taşınmazların tapu kayıtlarının geçerliliği kabul edilmiş ve bu yerler hakkında dava açılmaması ve açılan davalardan vazgeçilmesi hükmü getirilmişti. Başvuru süresi devam etmekte olan toplam 2/B taşınmazının sayısı 634 bin olup 733 bin kullanıcıdan 564 bin müracaat olmuştur.
Bu kanun bütçeye gelir elde etmek için çıkarılmamıştı. Yıllardır kangren olmuş sosyal bir sorunun çözülmesi amaçlanmıştır. Bu alanlardan hiçbir bedel alınmaması ise sosyal bir devlet anlayışıyla da bağdaşmamaktadır.
Orman köylülerinin kalkındırılması ve onların orman kaynaklarından en yüksek seviyede faydalandırılması çalışmaları sürdürülmektedir. Son sayımlara göre, ülkemizde 21.395 adet orman köyünde 7 milyon kişi yaşamaktadır. Bunlardan 500 bin aile geçimini orman kaynaklarından sağlamaktadır. Bu çerçevede, son on yılda orman köylerine sadece ORKÖY aracılığıyla 435 milyon kredi aktarılmıştır. Diğer ormancılık faaliyetleriyle birlikte son on yılda orman köylüsüne aktarılan toplam kaynak 9,7 milyar Türk lirasıdır. Diğer yandan, Orman Genel Müdürlüğünün toplam bütçesi içerisinde özel bütçenin payı yüzde 25'lerden yüzde 50'lere çıkarılmak suretiyle ormancılığa genel bütçeden özel bir destek sağlanmıştır.
Bir başka gelişme de 2/B ile son otuz yılda ormandan kaybedilen alan 411 bin hektar iken buna karşılık son otuz yılda orman alanımız 1,4 milyon hektar artmıştır. Yani, 2/B alanlarından kaybedilen alan ülke orman alanımızın yüzde 2'si iken son otuz yıl içerisinde orman alanımızın artışı yüzde 7 olmuştur.
Sonuç olarak, bu kanun orman köylümüzün ve ormanlarımızın gelişmesine engel olmayacak düzenlemeleri ve yıllarca kangren olmuş bir sosyal problemi çözmeye yönelikti. Amacı, devlet bütçesinden gelir elde etmek değil, sosyal bir yarayı tedavi etmektir. Bundan dolayı, bu Meclis araştırması önergesinin aleyhinde olduğumuzu bildiriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)