| Konu: | BAZI KANUNLAR İLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 23.05.2013 |
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu çuval yasanın üzerinde nitelik itibarıyla, esas itibarıyla birbiriyle uyuşmayan pek çok maddenin olduğunu hepimiz biliyoruz. Aslında, kanun yapma tekniğine, usulüne, adabına, ahlakına aykırı bir durum. İstisna olarak İç Tüzük'te ve Anayasa'da öngörülen hükümler artık kural hâline geldi. Zaten Türkiye istisnaların kural, kuralların istisna olduğu bir ülke hâline geldi.
Şimdi, bu maddelerden bir tanesi, en önemlilerinden birisi bu alkollü içkilerin tüketimiyle ilgili düzenlemelerdi. Bunun üzerinde çok durmamın nedeni içkiyi çok sevdiğimden falan değil. Aslında, bu içkiyi yasaklamaktaki amacın ne olduğunu? Bu kürsüde şerh koymak. O da şudur değerli arkadaşlarım: Demin de söylediğim gibi, bu alkollü içkilerle ilgili yapılan düzenlemeler öyle söylenildiği ve iddia edildiği gibi toplumun ve gençlerimizin alkol bağımlılığına karşı korunması falan değildir. Hamdüsenalar olsun ki daha henüz Türk toplumu alkole karşı bağımlı hâle gelmemiştir, toplumun öyle bir alışkanlığı yoktur. Aslında amaç, biat kültürünün egemen olduğu, farklı kimliklerin, farklı düşüncelerin, farklı inançların, farklı mezheplerin reddedildiği, herkesin dinî değerler etrafında kümelendiği, tutucu ve otoriter bir toplum modeli oluşturmaktır. Aslında tutucu bir toplum modeli içinde otoriter bir düzenin çıkması kaçınılmazdır. Cemaate ait bir yaşam biçiminin hâkim olduğu, bireyin kendisine yer bulamadığı bir toplumda demokrasinin yaşaması mümkün değildir. Tutucu baskıcılık, aslında tutucu toplum modelinin en temel özelliklerinden bir tanesidir. Tutucu toplumda baskıyı her düzeyde görebilirsiniz, aile düzeyinde görebilirsiniz, mahalle düzeyinde görebilirsiniz, evde görebilirsiniz, okulda görebilirsiniz, siyasi partilerde görebilirsiniz ve siyasal düzende görebilirsiniz. Toplumdaki tutuculaşma ve otoriterleşme eğilimlerini engellemek ancak çoğulcu demokrasiye inanmış, bireyin hak ve özgürlüklerine inanmış bir siyasal iktidar ve siyasal parti eliyle olur. Oysa, siyasal partiler ve siyasal iktidar bireylerin temel hak ve özgürlüklerini engellemekle kendilerini görevli kabul etmiş olurlarsa ve mevcut anayasaların tanıdığı temel hak ve özgürlükleri kullanmayı bizzat siyasi iktidar engellemeye kalkarsa, toplumda kendisine muhalif olan tüm insanlara terörist muamelesi yaparak, özel yetkili mahkemelerde yargılayarak sürüm sürüm süründürürse, yargı kararlarını Parlamento çoğunluğuna dayanarak çıkardığı yasalarla bertaraf etmeye kalkarsa tıpkı bu düzenlemelerde olduğu gibi? Çünkü ben bu düzenlemelerin bu kadar apar topar getirilmek istenmesinde özellikle kamulaştırmasız el atma davalarında yargının verdiği kararları geçersiz kılma amacıyla yapıldığı konusunda kuşku taşıdığımı belirtmek istiyorum ve bununla ilgili davaların Yargıtay tarafından da incelenmekte olduğunu düşünüyorum. Bir siyasi iktidar aslında bunları yapmakla kendisi görevli olursa yani siyasi iktidar kendisi bizzat otoriterliğin nedeni hâline gelmiş olursa o zaman başka demokratik alternatifler üzerinde toplum kendisi düşünmek zorundadır, tartışmak zorundadır, başka demokratik alternatifleri bulmak zorundadır. Bu Parlamento da bu otoriterleşme, bu diktatörleşme yönetim biçimlerine karşı demokratik alternatifleri ortaya koyma durumundadır; bu, Parlamentonun tarihsel görevidir. Eğer bu Parlamentoda artık muhalefet muhalefet etmekten korkar hâle gelmişse burada öncelikle düşünmesi gereken siyasi iktidardır, siyasi iktidar partisinin milletvekilleridir. Çünkü, milletin iradesi sadece AKP'nin iradesinden ibaret değildir. Milletin iradesi her partideki milletvekillerinin iradelerinin toplamından ibarettir. Eğer siz burada muhalefeti çoğunluk gücüne dayanarak susturmaya ve baskı uygulamaya kalkarsanız aslında kendi varlık nedeninizi de inkâr etmiş olursunuz ve milletin iradesine saygısızlık yapmış olursunuz. Oysa, bu, isminde adalet olan bir partinin milletvekillerine ve demokratik hukuk devletinin siyasi partilerine yakışmaz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)