| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 23.05.2013 |
SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 463 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle üzerinde konuştuğumuz maddeyle, Sayıştay tarafından kefalet sandığı yönetim kurulu başkan ve üyelerine çıkarılan borçlara ilişkin örtülü bir af getirilmesinin sağlıksız bir devlet idaresine işaret ettiğini belirtmek istiyorum. Ancak sağlıksız yaklaşım, teklifteki bu maddeyle sınırlı değildir. Özellikle alkole reklamın engellenmesi adına yapılan düzenlemeler, reklam yasağının çok ötesine taşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, elbette devletin, gençleri zararlı alışkanlıklarından koruma yükümlülüğü vardır ama tartıştığımız bu değildir.
Elbette devletin görevi kamu sağlığını korumaktır ama tartıştığımız bu da değildir. Burada, bu teklifle bizler, yaşama biçimlerini ve yaşama biçimlerine devlet eliyle yapılmak istenen müdahaleyi tartışıyoruz. Açık konuşalım, bu teklifin amacı belli bir yaşam biçiminin bu topluma dayatılmasıdır. Demokrasiyle yönetilen, temel insan haklarına saygı duyulan hiçbir ülkede, dinden kaynaklansın, gelenekten kaynaklansın, ideolojiden kaynaklansın herhangi bir yaşama biçimi, herhangi bir anlayış topluma dayatılamaz. Bu yapılırsa o yönetim biçiminin adı "demokrasi" olmaz.
Evet, Anayasa'mızın 58'inci maddesi devlete, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden koruma görevi yüklemektedir ama aynı Anayasa'da "Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir." de denilmektedir. Aynı Anayasa'da, herkes, önceden izin almadan gösteri yapabilir de denilmektedir. Aynı Anayasa'da adil yargılanma hakkı da vardır. Bu temel hak ve hürriyetler konu olduğunda başınızı çevirirseniz, bunları görmezden gelirseniz, ama konu yaşam biçimini muhafazakârlaştırmak olunca gözlerinizi açarsanız, konu Uludere olunca kalkmayan parmaklar konu alkolün yasaklanması olunca kalkarsa ortada çok ciddi bir sorun var demektir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde kişi başına alkol tüketimi Avrupa ülkelerinden de, Amerika'dan da, Asya'dan da çok düşüktür. Ortada kamu sağlığını tehdit eden bir sorun yoktur, bunu sizler de biliyorsunuz. Ama, ortada başka bir tehdit vardır. Bu tehdit, beğenilmeyen yaşama biçimine yapılan müdahaledir, toplumu tek tipleştirme çabasıdır. "Herkes benim gibi düşünsün, benim gibi yaşasın, benim inandığım biçimde inansın." demek ortadaki tek gerçek tehdittir. Ama, bu tehdide inat, bu toplum tek tipleşmeyecek. Ne kadar müdahale ederseniz edin herkes aynı biçimde düşünmeyecek, aynı biçimde yaşamayacak. Bu kadar farklı kültürün bir arada yaşadığı bir ülkeye bir yaşam biçimi dayatmak mümkün değildir. Bu toplum bin yıllardır çoğulculuk içinde yaşamayı başardı; emin olun, bu toplum, bu çoğulculuğu bir çoğunluğa kurban vermeyecektir. (CHP sıralarından alkışlar) Ne dayatılırsa dayatılsın, ne yasaklanırsa yasaklansın bu çoğulculuğunu kaybetmeyecektir. Bu toplum, her şeye ve herkese rağmen, bir arada, hoşgörü içinde yaşamayı başaracaktır; bunun adı da bir arada yaşama kültürüdür.
Değerli milletvekilleri, bir yönetim gençlerini korumak istiyorsa önce onlara sağlam bir gelecek verir, onlara özgürlük verir, onlara gerçek demokrasiyle yönetilen bir ülke verir. Gençlerimizi korumak istiyorsak, onları "dindar-kindar" diye ayırmayan, onlara potansiyel terörist muamelesi yapmayan, onlara biber gazı, tazyikli su sıkmayan bir yönetim anlayışını hâkim kılmanız gerekir. Ama her şeyden önce gençlerimize güvenmemiz gerekir. Gencine güvenmeyen hiçbir ülkenin geleceğinin de olmayacağı unutulmamalıdır. Çağdaş hiçbir toplumda yasaklamalarla, cezalarla, toplum mühendislikleriyle bir yere varılamadığı da unutulmamalıdır. Yoksa, gençlerimizi kötü alışkanlıklardan korumaya kim, neden itiraz etsin ki? Bizim itirazımız buna değil; bizim itirazımız, bir zihniyetin, bir yaşama biçiminin topluma dayatılmasına.
Yaşama biçimi dayatmalarıyla bir toplumu şekillendirmeye çalışırsanız, bunun sonu otoriter yapıya gider. Bunu da, bu ülkede yaşayan hiç kimsenin tercih edeceğini düşünmediğimi belirtiyor, yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)