| Konu: | SÖZLÜ SORU ÖNERGELERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 06.12.2011 |
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Değerli Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli Başkanım, otuz beş dakikam mı kaldı? Buradan öyle görünüyor.
BAŞKAN - Evet Sayın Bakanım.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Peki, teşekkür ederim.
BAŞKAN - Daha önce bitirirseniz, daha önce sorusu olan arkadaşlarımız açıklama talebinde bulunabilirler sizin cevabınıza göre.
Buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Tabii, sorular çok uzun olduğu için aslında sürenin yarısını sorular almış oldu. Elimden geldiği kadar özetlemeye çalışacağım.
BAŞKAN - Zaten yarısı soru sorma, yarısı da cevap verme süresi.
Buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Peki efendim.
(6/4)'te Sayın Ensar Öğüt'ün sorusuna cevap veriyorum, Erzurum'la ilgili bir soru.
Erzurum Pasinler ilçesi Kurdu Deresi üzerinde gölet yapılmasıyla alakalı olarak Devlet Su İşlerinin Erzurum Bölge Müdürlüğüne etüt çalışması için gerekli talimatlar verilmiş durumdadır.
Ayrıca, Kurdu Deresi'nin taşkınlardan korunması maksadıyla 9 milyon 200 bin Türk lirası keşif bedelli Erzurum Pasinler Otlukkapı ve Altınbaşak Köyleri Kurdu Çayı Taşkın Koruma işi, 2012 yılı Yatırım Programı ve Uygulama Planı'nda dikkate alınacaktır.
(6/6)'da Sayın Aslanoğlu'nun sorusu Esenyurt Devlet Hastanesi ve buradaki bazı olaylarla ilgili.
Şiddet nerede olursa olsun, kime karşı olursa olsun asla hoş görmüyoruz.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda toplumda farkındalık artışına paralel olarak şiddet konusunda duyarlılığın arttığını görüyoruz, bu güzel bir şey. Bu bağlamda, sağlık alanında da şiddet konusunda artan bir hassasiyet görmekteyiz. Bu durumun şiddeti azaltmaya yararı olacağına da inanıyoruz. Biz de Bakanlık olarak, tek gayesi insanların sıkıntılarını gidermek olan sağlık personeline karşı sözlü ya da fiilî şiddetin hiçbir türüne asla tolerans göstermiyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Meclis kürsüsündeki şiddet de dâhil mi Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Şiddetin toplum hayatından tamamen çıkarılması önemli bir hedefimizdir. Bu konuda en başarılı örnekleri sağlık alanında elde edeceğimize de inanıyoruz çünkü mesai kavramı gözetmeksizin vatandaşlarımıza sağlık hizmeti vermek adına görev yapan fedakâr sağlık çalışanlarımıza, toplumun genelinde bir şükran duygusunun hâkim olduğunu da biliyoruz.
Dolayısıyla, şiddeti önleme konusunda dünya örneklerini ve ülkemizde yapılan çalışmaları, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte oluşturduğumuz bir komisyonla değerlendirdik.
Sağlık personeline karşı şiddetle ilgili olarak sadece Esenyurt Devlet Hastanesinde değil tüm hastanelerimizde çalışmalar yapıyor, meydana gelebilecek şiddet eylemlerine yönelik tedbirler alıyoruz.
Bu kapsamda, 24 Eylül 2011'de İstanbul'da Emeğe Saygı Şiddete Sıfır Tolerans Sempozyumu'nu düzenledik. Bu sempozyumda sorunları ve çözüm önerilerini de bütün boyutlarıyla tartıştık. Konuyla ilgili olarak vatandaşlarımızı bilinçlendirmek amacıyla "Emeğe Saygı Şiddete Sıfır Tolerans" afişleri hazırlayarak bunları başta acil servislerimiz, polikliniklerimiz olmak üzere vatandaşlarımızın yoğun olarak hizmet aldığı yerlere asarak bu husustaki duyarlılığı artırmaya gayret ettik.
Esenyurt Devlet Hastanesinde görev yapan hekimlerden can güvenliği sebebiyle ayrılanların olduğuna dair bize herhangi bir bilgi ulaşmış değildir. Her kurumda olduğu gibi bu kurumumuzda da istifa, geçici görev ya da emeklilik gibi sebeplerle hastaneden ayrılışlar olmaktadır. Bakanlığımca konuya duyarsız kalınması asla söz konusu olmamıştır. Bu tarz olayların olmaması için her türlü tedbirleri almaya devam ediyoruz. Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına Dair bir yönetmelik hazırladık ve bunu yayınladık. Bu yönetmelikte, özellikle hastanelerimizin acil servisleri, 112 acil sağlık hizmeti veren kuruluşlarımız ve bütün ağız, diş sağlığı merkezlerimizde çalışan güvenliği komiteleri oluşturduk. Çalışanlara yönelik fiziksel şiddetin kontrol altına alınması için "Beyaz Kod Sistemi" dediğimiz anında, güvenlik görevlilerinin, müdahalesine imkân veren bir erken uyarı sistemi geliştirdik. Çalışanlarımızın beyaz önlüklerinden ilham alınarak, uluslararası uygulama örnekleri bulunan bu sistemde çalışanımıza yönelik herhangi bir fiziksel şiddet meydana geldiğinde güvenlik güçleri anında olaya müdahale etmektedir. Bu uygulamayı büyük hastanelerimizde başlattık ve şimdi bütün hastanelerimize yaygınlaştırıyoruz. Hasta ve çalışan güvenliği sempozyumları düzenledik. Bakanlığımca her yıl düzenlenen sağlıkta performans ve kalite kongrelerinde yine hasta ve çalışan güvenliği uygulamalarıyla çalışanlarımıza kurslar veriyoruz.
Nihayet değerli milletvekilleri, 2 Kasım 2011 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Sağlık Bakanlığımızın yeni teşkilat kararnamesiyle çok önemli bir ilke imza attık. Kamuda bu bir ilk oluyor. Bundan böyle sağlık hizmeti sunumunda veya bu görevlerden dolayı sağlık personeline karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemler ve davalarda, şiddete maruz kalan personelimize Bakanlığımızca gerekli hukuki destek verilecek. Bakanlığımızın hukukçuları ve avukatları doğrudan müdahil olacaklar. Biliyorsunuz, normalde bu suçlar kişiye karşı işlenmiş suçlar olarak kişinin kendi hukukunu koruması esasıyla bugüne kadar gelmişti. Artık, Sağlık Bakanlığında personelimize Sağlık Bakanlığı olarak hukuk hizmeti verebilecek bir düzenlemeyi yapmış olduk.
(6/29)'da Sayın Ensar Öğüt'ün, Ardahan iliyle ilgili bir sorusu var. Ardahan ilimizin nüfusu 105.454'tür. 2002 yılında Ardahan'da Sağlık Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlarımızda 14 uzman hekim varken, 1 Aralık 2011 tarihi itibarıyla 51 uzman hekim aktif olarak görev yapmaktadır. Yani uzman hekim sayımızı Ardahan'da 3 katından da daha fazlaya çıkarmış durumdayız. Uzman başına düşen nüfusa göre iller sıralandığında Ardahan ili Türkiye genelinde 13'üncü sıradadır.
Şu bir gerçek, ülkemiz OECD ülkeleri ya da Avrupa'yla kıyaslandığında maalesef doktor sayısı açısından bir yetersizlik gösteriyor. Dolayısıyla bizim şu anda yaptığımız, elimizden geldiği kadar mevcut doktorlarımızı dengeli bir biçimde, hakkaniyetli bir biçimde ülkenin her yöresinde hizmet verebilecek bir şekilde dağıtmaktır. Ardahan'da da bunu yaptığımıza inanıyoruz.
Sayın Öğüt'ün (6/39) sayılı sorusunda özellikle denizler ve havuzlarla ilgili bir soru var. Deniz suyu kalitesini yüzme sezonu süresince, mayıs-ekim ayları arasında, on beş günde bir, mikrobiyolojik yönden Sağlık Bakanlığı olarak il müdürlüklerimizce izliyoruz. Bu izlemeler Yüzme Suyu Kalitesi Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda yapılıyor. Sonuçlar bir otomasyon yazılımıyla merkezî olarak Bakanlığımız tarafından da izleniyor. Uygunsuz sonuçlar, denize kıyısı olan illerin sağlık müdürlüklerinin web sitelerinde yayınlanıyor. Herhangi bir uygunsuzluk durumunda belediyeyle ya da ilgili kurumlarla iş birliği yaparak yüzme alanlarının kullanımını yasaklıyoruz.
Yüzme havuzuyla ilgili fiziki mekânların yeteri kadar aydınlatılması, temizlenmesi, havalandırılması, ısıtılması, yüzme havuzu suyunun yılda bir kez boşaltılarak genel temizliğinin yapılması, boğulmalara karşı can kurtarmaya mahsus ilk yardım malzemelerinin hazır bulundurulması tedbirlerini de aldırıyoruz ve bunları takip ediyoruz.
Sayın Hülya Güven'in (6/45) sayılı sorusunda İzmir'in iki ilçesiyle ilgili sağlık hizmetleri sorulmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 yılı TÜİK verilerine göre Beydağ ilçemizin nüfusu 12.977'dir. Beydağ ilçesinde sağlık hizmetlerini aile hekimliği düzeyinde veriyoruz. İlçe yataklı tedavi hizmetlerini güçlendirilmiş bir ilçe konumunda olan ve kendisine 29 kilometre mesafede olan Ödemiş ilçesindeki 250 yataklı hastanemizden almaktadır. Bundan böyle de bu hastanemizden hizmetlerini alacaktır.
Yine, 2010 TÜİK verilerine göre nüfusu 41 bin olan Bayındır ilçemizde ise 61 yatak kapasiteli bir devlet hastanemiz hizmet vermektedir. Bu hastanemizde 16 uzman hekim ve kendisiyle birlikte 7 pratisyen hekim, 2 diş hekimi, 1 eczacı ve 50 diğer sağlık personeli görev yapmaktadır. Bu hastanemizde MR, tomografi, ultrasonografi, kemik dansitometresi, mamografi gibi görüntüleme hizmetleri sunulmaktadır ki değerli milletvekilleri, bu hizmetler bizden önceki dönemlerde büyük şehirlerimizdeki hastanelerimizde bile aksayan hizmetlerdi. Bugün bu hizmetler Bayındır Hastanemizde verilmektedir.
Her iki ilçemizde 112 istasyonu mevcuttur. Acil durumlarda Bayındır ve Beydağ ilçelerinde bulunan 112 acil sağlık hizmetleri istasyonları yirmi dört saat vatandaşımıza hizmet vermektedir. Köylerin tamamına ambulans hizmeti verilmektedir.
Şunu da ifade etmeliyim ki değerli milletvekilleri, yine AK PARTİ İktidarımızdan önce Türkiye'de köylere ambulans hizmeti verilmemekteydi, hiçbir köye ambulans hizmeti verilmiyordu. Bugün Türkiye genelinde hem kara yoluyla hem hava yoluyla bütün köylerimize ambulans hizmeti vermekteyiz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Eskiden de veriliyordu Bakan, eskiden de veriliyordu.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - En uzak köye on beş, otuz dakika içerisinde kara yolu ambulansıyla ulaşılabilmektedir. Ayrıca İzmir ilinde konuşlanmış olan ambulans helikopterle bu ilçelerin en uzak köylerine de ulaşılmaktadır. Nitekim, 2011 yılı içerisinde, Bayındır ilçesinden 28, Beydağ ilçesinden de 6 adet acil vaka bu şekilde nakledilmiştir.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ambulanslarda doktor var mı Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, (6/47) sayıda, Sayın Hülya Güven, yine Karaburun ilçesiyle ilgili bir soru sormaktadır. Karaburun ilçemizin nüfusu 8.689'dur. Sayın Milletvekilimizin söylediği gibi, Karaburun ve benzeri ilçelerde yaz nüfusları artmaktadır. Bu, yaz aylarında artan nüfus ile ilgili olarak ilçemize, diğer ilçelerimize olduğu gibi uzman hekim desteği yapmaktayız. İki gün, aile hekimliği uzmanları burada haftada iki gün olarak görevlendirilmektedir. İlçemizde hâlen 3 aile hekimi ve 2 acil sağlık istasyonuyla yirmi dört saat kesintisiz hizmet verilmektedir. Bu ilçemize, bütün hizmetlerin, hem birinci basamak hem yataklı tedavi hizmetlerinin birlikte verileceği, ağız diş sağlığı hizmetlerinin de birlikte verileceği bir ilçe devlet hastanesi planlıyoruz. Ayrıca hâlihazırda evde bakım hizmetleri kapsamında, yatağa bağlı olan vatandaşlarımıza, 23 kişiye evlerinde hizmet verilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu şekilde Türkiye'de 100 bine yakın vatandaşımız evinde sağlık hizmeti almaktadır. Bu da yine İktidarımız döneminde başlattığımız bir yeniliktir.
Değerli milletvekilleri, Sayın Reşat Doğru, 2010-2011 yıllarında Türkiye genelindeki sezaryen sayılarıyla ilgili ve Tokat'taki sayılarla ilgili bir soru sormuştur. Başından beri Sayın Doğru bu meseleyi çok yakından takip eden değerli bir milletvekilimizdir. Bizim bu husustaki hassasiyetimizi paylaştığı için de kendisine teşekkür ediyorum.
Evet, Türkiye'de sezaryen meselesi önemli bir mesele. Bütün dünyada sezaryen sayılarında son otuz yıl içerisinde artış oldu, Türkiye'de de artışlar oldu. 2009 yılında sezaryenlerin tıbbi ihtiyaca uygun olarak yapılmasını sağlamak amacıyla özel bir program başlattık. Bu programda meslek birlikleriyle de iş birliği yapıyoruz.
2008 yılından bu tarafa yürütülen programlar etkisini göstermeye başladı. Şöyle ifade edeyim: Özellikle ilk sezaryen oranlarını, primer sezaryen oranlarını dikkatli takip etmek lazım çünkü daha önce sezaryen olan vatandaşlarımız, kardeşlerimiz sonraki doğumlarında da genellikle sezaryen ihtiyacı gösterdiklerinden bu sezaryen oranlarında bir düşüş sağlamak çok güç. Dolayısıyla "İlk sezaryen oranları yani ilk hamilelikte sezaryen oranı nedir?" bunun takibi önem taşımaktadır. Türkiye'de 2009 yılında, ilk gebelikte sezaryen oranı yüzde 27 idi. Bu, aldığımız tedbirlerle 2010'da yüzde 25'e, 2011'de de yüzde 24'lere düşmüş durumdadır.
Tokat iliyle de ilgili olarak Değerli Milletvekilimiz sormuş. Tokat ilinde durum daha iyi. Yüzde 30'larla 2009'da çalışmalarımıza başlamışız, 2010'da yüzde 25'lere, 2011'de de yüzde 23'lere düşmüş durumda.
Bu çabayı hep birlikte devam ettireceğiz değerli milletvekilleri. Gerçekten, gereksiz sezaryenlerin hem annelere hem bebeklere zarar verdiğini biliyoruz. Ben buradan hekimlerimizle birlikte vatandaşlarımıza da sesleniyorum: Sezaryen kararını mutlaka sorgulasınlar. Yani kozmetik sebeplerle -"Sezaryenle ameliyat olursam vücudum bozulmaz." falan gibi- yapılan sezaryenler son derece yanlış işlemlerdir. Aslında tabii doğumun hem anne sağlığı açısından hem annenin beden görünümünü daha sonra devam ettirebilmesi açısından hem bebek açısından son derece faydaları olduğunu biliyoruz. Sezaryen ancak ihtiyaç olduğunda başvurulması gereken bir ameliyattır. Dolayısıyla bu konudaki programımızı devam ettireceğiz.
Sayın Reşat Doğru'nun (6/59) esas numaralı sorusunda Tokat ilindeki ağız diş sağlığı hizmetleriyle ilgili bir soru soruyor. Şu anda Tokat ilinde otuz üniteli Ağız ve Diş Sağlığı Merkezimiz faaliyet göstermektedir.
Sayın milletvekilleri, yine dönemimizde Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla, AK PARTİ iktidarları olarak, şükürler olsun, her ilimizde ağız ve diş sağlığı hizmetlerini çok önemli oranda geliştirdik. Bu meyanda Tokat ilinde de bunu çok ciddi ölçüde geliştirmiş durumdayız. Tokat ilimizde 69 diş hekimimiz var bugün. Bunların 35'i Tokat Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde görev yapıyor. Bu Merkezin beş yataklı ve elli üniteli bir ağız ve diş sağlığı hastanesine dönüştürülmesini yatırım programımıza almış durumdayız. Söz konusu işe 2012 yılında inşallah başlayacağız.
Sayın Ali Sarıbaş'ın (6/208) esas sayılı sorusunda İnternet bağımlığıyla ilgili bir soru var.
Değerli milletvekilleri, Sayın Milletvekilimizin, Sayın Sarıbaş'ın sorusu çok önemli. Biliyoruz ki "İnternet bağımlılığı" İnternetin kontrol dışı ve zararlı kullanımını tanımlayan bir terim. Ancak, tıp dünyasında hâlen tartışılmakta olan bir konu olduğunu da ifade etmek isterim. Son yıllarda artan İnternet kullanımıyla bağımlılıktan söz edilebilecek boyutlara bu konunun ulaştığına dair yayınlar ve vaka bildirimleri bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar İnternet bağımlılarının yaklaşık olarak yarısında, yüzde 50'sinde aynı zamanda başka bir psikiyatrik bozukluğa da işaret etmektedir. Ülkemizde de bu konuda çalışmalar yapılıyor. Özellikle genç yaş grubunda birtakım psikiyatrik bozukluklarla birlikte ailede bağımlılığa yatkınlık olduğu ülkemizde de gösterilmiş durumdadır.
Bu konuda yapılan en önemli araştırmalardan biri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan "İnternet Kullanımı ve Aile" araştırmasıdır. Türkiye'de psikiyatri hekimlerimizin de yaptığı birçok çalışma var. Hekimlerimiz hastalık seviyesinde İnternet kullanımıyla ilgili klinik tecrübelerini paylaşıyorlar. Ancak diğer bağımlılık tiplerinde olduğu gibi çerçevesi tam çizilmiş bir teşhis ve değerlendirme ölçütünün olmadığını da biliyoruz. Bu sebeple, Türkiye'deki hekimlerimiz normal ve hastalık seviyesinde İnternet kullanımının sınırlarını çizmek açısından dikkatli davranıyorlar ve hastalık seviyesinde kullanım konusu üzerinde de önemle duruyorlar. Bütün bu bilgileri göz önünde bulundurarak ailelerin yakınmalarını dikkatle izliyoruz, bilim dünyasındaki araştırmaları da kayıt altına alıyoruz. Bu doğrultuda Bakırköy Ruh Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bir pilot çalışma başlattık. İnternet bağımlılığına yönelik bilişsel davranışçı tedavi uygulamak üzere başlatılan poliklinik hizmetinin sonuçlarını 2012 yılında değerlendirerek ülke genelinde ne yapacağımızı daha iyi tespit etmiş olacağız. Böylece 2012 yılında bilim adamlarıyla ortak bir çalışma grubuyla yeni adımlar atmak üzere de bir planlama yapmış durumdayız.
Sayın Alim Işık'ın, hastalarımızdan alınan katkı paylarıyla ilgili bir sorusu var. Gerçi Sayın Işık bunları "muayene ücreti alınması" şeklinde değerlendirerek soruları sormuş. Şunu ifade etmeliyim ki Türkiye'de kamu hastanelerimizde hiç kimseden muayene ücreti alınmamaktadır.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Katkı payı, katkı payı!
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Özel hastanelerde de eğer sigortayla, sosyal güvenlikle anlaşma varsa yine muayene ücreti alınmamaktadır.
MUSTAFA SERDAR SOYDAN (Çanakkale) - Eczanede ne alıyorlar Sayın Bakan?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - O da muayene ücreti değil mi Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Dolayısıyla, doğrudur, katkı payları alınıyor. İfadeyi net olarak "katkı payı" şeklinde belirleyip sonra bunlar ne kadardır şimdi sizlere de bildirmiş olacağım.
Aile hekimliği muayenelerinden bir katılım payı alınmamaktadır. İkinci basamak, Sağlık Bakanlığımıza bağlı resmî hizmet sunucularında, hastanelerde 5 lira katkı payı alınmaktadır. Eğitim araştırma hastaneleri, üniversitelerde de 5 lira katkı payı alınmaktadır muayenelerde ama özel sağlık hizmeti sunucularında ise 12 lira katkı payı alınmaktadır.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Reçete yazılırsa?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Reçete yazılmışsa bunlara 3'er lira da eklenmektedir.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - On gün içinde ikinci muayene yapılırsa?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - On gün içerisinde de ikinci muayene yapılmamaktadır çünkü on gün içerisinde olan kontrol muayenesidir ve bu muayenenin sosyal güvenliğe fatura edilmemesi gerekmektedir.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Başka doktora giderse ne ödüyor Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Katılım payı getirilmesinin bir temel amacı var sayın milletvekilleri.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sürekli katkı payı alıyorsunuz Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Bizim dönemimizde vatandaşımız muayenehane çilelerinden kurtulmuştur. Şimdi, bu soruların tamamen iyi niyetle sorulduğundan ben eminim ancak şunu da göz ardı etmemeliyiz değerli milletvekilleri: Sağlıkta Dönüşüm Programı'ndan önce, AK PARTİ iktidarlarından önce hepimiz muayenehanelere mahkûmduk. İşçiyken de böyleydik, memurken de böyleydik, emekliyken de böyleydik. Bir yerde bir hastanız, önemli bir hastalığınız varsa mutlaka bir muayenehaneye gitmek zorundaydınız, günün rayicine göre 100 lira, 150 lira, 200 lira, 500 lira, ameliyatlar için vatandaşın adını koyduğu "bıçak parası" şeklinde 500 lira, bin lira, 2 bin lira 5 bin lira vermek zorundaydınız. Türkiye'de vatandaşlarımız Allaha şükürler olsun bu çileden kurtulmuştur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Bugün bıçak parasını devlet alıyor ama! Devlet alıyor o parayı.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Neden katkı payı, neden 5 lira, neden 12 lira?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - O aldığınız 5 lira, 8 lira bıçak parası değil mi Sayın Bakan? Ne alakası var, o da para değil mi? (AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı konuşmalar)
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Türkiye'de hekim sayımız yetersizdir, dolayısıyla biz vatandaşlarımızı önemli olmayan hastalıkları için aile hekimlerinden hizmet almaya yönlendirmeliyiz. Bakınız değerli milletvekilleri, daha basit hastalıklar için vatandaşlarımız hastanelere gittiğinde ağır hastalığı olan vatandaşlarımıza ayrılacak süreler azalmaktadır. Onun için bu katkı payları son derece iyi niyetle konmuş rakamlardır ve vatandaşlarımızın basamaklı sevk sistemini benimsemelerini teşvik etmek amacıyla konulmuştur.
Değerli milletvekilleri, herkes biliyor ki, Türkiye'de bugün, hastalanmışsanız, bir köyde yaşayan çoban da olsanız, size bir helikopter ambulans gelir, sizi bir merkeze ulaştırır. Bugün Türkiye'de acil sağlık hizmetleri almak için bir özel hastaneye de gitseniz sizden hiç kimse para tahsil edemez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yapmayın Sayın Bakan!
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Sağlık Bakanlığı olarak acil hastalardan, yoğun bakım gerektiren hastalardan para alan özel hastanelere, 2011 yılı içinde birçok özel hastaneye on gün hasta almama cezası verdik. Bakınız, bir özel hastane ama elimizde bununla ilgili kanunlar var, yönetmelikler var, Başbakanımızın genelgesi var; dolayısıyla, vatandaşımızı biz asla piyasanın geçmişte olduğu gibi ezici şartlarına terk etmedik, bundan sonra da terk etmeyeceğiz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Aldığınız katkı payları nedir Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Dolayısıyla katkı paylarını?
BAŞKAN - Sayın Atıcı, lütfen dinleyiniz, lütfen?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Efendim, ama doğru şeyleri söylesin Sayın Bakan, doğru söylemiyor.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - ?vatandaşın verdiği bu katkı paylarını?
BAŞKAN - Sorulara cevap veriyor Sayın Bakan.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Doğru söylemiyor efendim.
BAŞKAN - Dinleyeceksiniz tabii ki.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - ?geçmişle kıyaslayarak düşünmek lazım.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Doğru söylemiyor. Doğru söylesin, dinleyelim.
BAŞKAN - Lütfen ama?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Peki, katılım payları eczanelerden neden tahsil ediliyor?
Değerli milletvekilleri, eczaneleri sadece vatandaşa ilaç veren, hatta -tırnak içinde söylüyorum- yanlış bir değerlendirmeyle, ilaç satan yerler gibi düşünmeyelim, eczaneler de vatandaşa sağlık hizmeti sunulan yerlerdir. Dolayısıyla zaten eczanelerde vatandaşın ilaçları için bildiğiniz gibi eğer bir raporu yoksa yüzde 10, emekliler için; çalışanlar için yüzde 20 ilaç katkı payları var. Buralarda diğer katkı paylarının da ödenmesi, hastanelerimizde yığılmaları, hastanelerimizde gereksiz kuyrukları önlemektedir. Bunu değerli eczacı kardeşlerimizle, eczacı birliklerle görüştük, zaman zaman itirazları oldu ama nihayetinde bunun vatandaşa bir hizmet olduğunu herkes kabullenmiş durumda. Dolayısıyla bu uygulamalarımız bundan sonra da devam edecektir.
Esas numarası (6/237) olan?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ödenmeyen ilaçlar ne olacak? Reçete edilmiş, ödenmiyor ilaçlar.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, şimdi bu kürsüden ben konuşurken sürekli olarak oradan, konuşmaya müdahale eden bir milletvekilinin konuşmasını vatandaşlarımız duymuyor ama vatandaşlarımız verilen hizmeti görüyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakınız, 2003 yılında İstatistik Kurumunun yaptığı değerlendirmelerde, Türkiye'de vatandaşımızın sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı, "Ben memnunum bu hizmetlerden." diyenlerin oranı yüzde 39,5'tur, 2010 yılında yapılan değerlendirmede bu yüzde 73'tür. Bunun için biz Allah'a şükrediyoruz; bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir başarısıdır, bununla hepimiz iftihar ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Esas numarası (6/237) olan, Sayın Halaman'ın sorusunda Kozan Devlet Hastanesindeki doktor sayılarından, yetersizlikten bahsediliyor. Daha önce de söyledim, ülkemizde yetişen hekim sayısı henüz beklentilerimizi karşılayacak düzeyde değildir. Yıllarca tabip örgütlerinden, üniversitelerden hekim sayılarının artırılmasına karşı bir direnç olmuştu. Maalesef, bu sayıyı artırmak görevi olan, bu hizmeti vermek görevi olan Yükseköğretim Kurulu da -YÖK yani - bu hususta gerekenleri yapamamıştı. 2008'den itibaren durum değişti değerli milletvekilleri. Sağlık Bakanlığı olarak, Hükûmet olarak sürekli taleplerimiz YÖK tarafından da doğru algılanmaya başlandı ve tıp fakültelerinde kontenjanlar artırıldı. 5 binlerde olan kontenjan sayıları bugün 9 bine yaklaşmış durumdadır. Bunun 10 bini de aşması lazım ama takdir edersiniz ki bir hekimin yetişmesi altı yedi seneyi alıyor. Bir uzman hekimin yetişmesi on bir, on iki seneyi alıyor. Dolayısıyla biz bir 2023 vizyonu koymuş durumdayız. 2023'te ülkemizde 200 bin hekim olsun ve bu şekilde vatandaşlarımız da hizmeti daha iyi alsın, hekimlerimiz de ağır bir iş yükünden kurtulsun istiyoruz ama çok açık ifade ediyorum?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - İthal hekimler bunu yapar Sayın Bakan, merak etmeyin!
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, ben dokuz sene boyunca bu kürsüden bu meseleleri çok anlattım, Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarında var. Muhalefet partilerimizden, değerli Milliyetçi Hareket Partisinden değerli üyelerden, Cumhuriyet Halk Partisinden değerli üyelerden çıkıp burada "Esef ediyoruz, bir akademisyen Sağlık Bakanı nasıl Türkiye'de doktor sayısının artırılmasını ister?" diye konuşanlar oldu çünkü hepimize böyle inandırmışlardı ama biz bugün biliyoruz ki Türkiye'de doktor sayısının artması lazım, bunun için de hepimiz gayret ediyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Önce altyapı lazım.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Kozan ilçemizin nüfusu yaklaşık 127 bindir. Kozan Devlet Hastanesinde 39 uzman hekimimiz görev yapmaktadır. Kozan ilçemizde bugün itibarıyla 3.200 kişiye 1 hekim düşmektedir. Sağlıkta Dönüşüm Programı'ndan önce, 2002 yılında 6.500 kişiye 1 uzman hekim düşmekteydi. Yani uzman hekim sayısı Kozan'da da 2'ye katlanmıştır ama Milletvekilimiz haklı, bu değerli heyetten her kim "Benim şehrimde, benim ilçemde doktora ihtiyaç var." diyorsa haklı. Bizim yapabileceğimiz, Türkiye'deki mevcut doktorlarımızı olabildiğince hakkaniyetli ve adaletli olarak yurdun her yerinde hizmete göndermektir.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - İthal hekimlerle de çözersiniz sorunu!
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Sayın Aslanoğlu ve Çelebi'nin (6/262, 266, 302, 374, 292, 294 ve 399) esas numaralı soruları son derece önemli bir hususa işaret etmektedir. Bu sorular bizim, İstanbul'da "Çekmece bölgesi" dediğimiz Çatalca, Silivri, Büyükçekmece, Beylikdüzü, Esenyurt, Avcılar, Küçükçekmece ve Başakşehir ilçeleriyle ilgili sorulardır. İstanbul'un bu bölgesinde yatak sayısı İstanbul'da en az olan bir yoğunlukla karşı karşıyayız. Dolayısıyla, Bakanlık olarak bu bölgede yatak sayısını artırmak için çok ciddi bir çabanın içerisindeyiz. Özellikle Avcılar'da, Esenyurt'ta arsa bulma konusunda çok sıkıntı çektik çünkü buralar hızlı şehirleşmeyle arsaların büyük kısmı kullanılmış olan yerlerdi ama uzun çabalar sonucunda, değerli milletvekilleri, arsaları da temin ettik. Şöyle ifade edeyim: Başakşehir'de 100, Esenyurt'ta 175, Büyükçekmece'de 50 yataklı hastanelerimiz şu anda hizmet veriyor ama bunların yetersiz olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, Büyükçekmece'ye 200, Esenyurt'a 300, Çatalca'ya 100, Beylikdüzü'ne 300, Avcılar'a 300 yataklı yeni hastane yapımını planlamış durumdayız. Bütün bunları 2012 yılında başlatabileceğimize inanıyoruz, hazırlıklarımızı bu şekilde geliştirdik ancak Avcılar'daki 300 yataklı hastane için henüz bir arsa temin edebilmiş değiliz, orada sıkıntımız var, diğer bölgelerde arsa meselelerini hallettik, projeleri yapıyoruz ve yakında ihalelerini yapacağız. Ayrıca, bu bölgeye 2.682 yataktan oluşan büyük bir sağlık şehri planlamış durumdayız. İstanbul'un bu bölgesinde "İkitelli sağlık kampüsü" ya da "sağlık şehri" diyebileceğimiz ya da "Büyükçekmece sağlık şehri" diyebileceğimiz büyük bir sağlık şehrinin ihalesini başlatmış durumdayız. Öyle ümit ediyorum ki altı ay içerisinde bu büyük tesisin -tekrarlıyorum, 2.682 yataklı bu muhteşem tesisin- inşallah yapımına başlamış olacağız.
Fatih ilçesinde, Gaziosmanpaşa'ya 550 yataklı iki hastane, Sultangazi'ye de 600 yataklı yeni bir hastane planlamış durumdayız.
Hadımköy'de, Arnavutköy ilçesinde 211 yataklı bir hastane yaptık, bu hastaneden hizmetlerin alınmasına devam edilecek.
Sayın Aslanoğlu'nun (6/277) sayılı sorusunda, kamudan ayrılan hekimlerle ilgili bir ifade var.
Değerli milletvekilleri, Bakanlığımız kadrolarında, 30/6/2011 -yani haziranın son gününden itibaren kasımın son gününe kadar- 30/11/2011 tarihleri arasında, klinik şefi, klinik şef yardımcısı, uzman tabip, tabip, başasistan ve asistan olarak görev yapan hekimlerden 407'si emekli olmuş, 1.859'u da istifa olmak üzere toplam 2.266 kişi ayrılmıştır ancak bu tarihlerde, aynı tarihlerde, 7.196 hekim de Bakanlığımız kadrolarına atanmıştır. Şimdi bu son derece tabii bir iş.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Üniversiteler dâhil mi?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Biraz sonra, bir başka karşılaştırma da yapacağım bir başka soru vesilesiyle.
Değerli milletvekilleri, bu Tam Gün Kanunu'ndan dolayı kamudan önemli sayıda ayrılış falan yoktur, hizmetler devam etmektedir. Ben, muhalefetimizin tam gün konusunda bize yani AK PARTİ'ye desteğini bekliyorum çünkü tam gün halkın yararına bir kanundur.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Üniversiteler dâhil mi Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Tam gün, vatandaşlarımızı ister üniversite hastanelerinde olsun isterse kamuya ait diğer hastanelerde olsun, muayenehanelere yönlendiren köhnemiş bir sistemin sonlandırılmasıdır. Ben bu hususta değerli muhalefetimizden de destek bekliyorum çünkü tam gün şu anlama geliyor?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Kanun teklifi verin Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Ben vatandaş olarak devletin hastanesine gittiğimde ayrıca para ödemek zorunda kaldığım bir muayenehaneye yönlendirilmeyeceğim, bunun çilesini çekmeyeceğim.
Değerli milletvekilleri, bizi izleyen vatandaşlarımız, Türkiye Büyük Millet Meclisini izleyen vatandaşlarımız bu konuşmanın anlamını çok iyi biliyor.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Doktor maaşları ne olacak Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Biz yıllarca çile çektik, yıllarca çile çektik; bu çile sonlandırılmıştır. Bugün Sağlık Bakanlığında 31 bine yakın hekim devletinin hastanelerinde vatandaşımıza hizmet etmektedir. Evet, haklısınız, bu hizmetin karşılığında biz vatandaşımızdan 5 lira katkı payı alıyoruz ama 5 bin lira ameliyat parası almıyoruz, 500 lira muayene parası almıyoruz. İşte AK PARTİ'nin farkı bu, değerli milletvekilleri. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Onu da almayıver ne olur!
BAŞKAN - Sayın Bakan, süreniz çok azaldı, lütfen?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Sayın Süleyman Çelebi'nin sorusuna cevap veriyorum: Değerli milletvekilleri, 2011 yılı Mart, Nisan, Mayıs, Haziran aylarında, dört ayda çeşitli sebeplerle Sağlık Bakanlığından ayrılan uzman sayısı 1.476 olup, değişim oranı yüzde 4,7'dir. Tam Gün Kanunu ile ilgili bir kararname yaptık biliyorsunuz. Bu kararnameden sonra ayrılan uzman hekim sayısı 1.424 olup, değişim oranı yüzde 4,6'dır. Yani gördüğünüz gibi, tam gün sayısı kamudan ayrılan hekimlerin sayısı itibarıyla bir farklılık oluşturmamıştır.
Ülkemizde hâlen toplam öğretim üyesi sayısı, üniversitelerde tıp fakültesi öğretim üyesi sayısı 12.993 olup -bize bildirilen sayılarla- tıp fakültelerinde 630 kişinin muayenehanesinin olduğu ifade edilmiştir. Dikkatinizi çekiyorum: Ortalıkta koparılan gürültü aslında beyhude bir gürültüdür. Biz vatandaşımızı bir daha bu çileyi çekecek bir köhne sisteme -biraz önce de söyledim- asla döndürmemeliyiz.
Şunu da yaptık: Bu dönüşüm sürecinde bir problem olursa bize müracaat edilmesi için hem vatandaşımıza hatlarımızı açtık -bu hususta müracaat edebileceği hatları- hem üniversitelerimize, YÖK'e yazı yazdık. Dolayısıyla, vatandaşımızı mağdur etmedik, bundan sonra da asla mağdur etmeyeceğiz. Tıp fakültelerinden bir öğretim üyesi ayrılıp da piyasada para kazanmayı kendisi için daha uygun görmüşse bu kendi tercihidir.
Soruda akademik çalışmalarının ne olduğu soruluyor. O değerli tıp fakültesi üyesi bu hususta tercihini yapmıştır, tercihini yapmakta da hürdür.
Evet, sorularımın bir kısmı herhâlde yetişmeyecek Değerli Başkanım. Müsaade ederseniz ben burada sonlandırayım, daha sonraki bir zamanda da kalan soruları sonlandırmaya gayret edelim.
Değerli heyetimizi ve Değerli Başkanımızı saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.