GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:108
Tarih:22.05.2013

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Palu-Genç-Muş demir yolu hattının yer değiştirme işinden gelen pis kokular ve yolsuzluk iddiaları nedeniyle konunun araştırılması için verdiğimiz önerge lehine söz almış bulunuyorum. Hiçbir yolsuzluğa bulaşmamış ve herhangi bir yolsuzluğu -tırnak içinde- "ak"lamamış milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ben Bingöl'ün gönüllü milletvekiliyim. Bingöl'ün 1'i BDP'den, 2'si de AKP'den olmak üzere toplam 3 milletvekili var, üstelik bunlardan bir tanesi de bakan yani dışarıdan bakan birileri aslında Bingöl'ü şanslı sayabilir. Ancak durum hiç de öyle değil, gerek Bingöl'ün termal su gibi öz kaynakları gerekse devlet hazinesi Bingöl'de göz göre göre yağmalanıyor ve bu Hükûmetin Bingöllü Sayın Bakanı sadece bakıyor, Bingöl'e zerre kadar yararı olmadığı gibi haklarını da korumuyor, hatta Bingöl'e zarar veriyor. Bingöl'deki termal su yani kaplıca vurgunundan sonra şimdi sizlere ikinci bir dosya açıklayacağım. Maalesef sırada pek çok dosya var, bunlar olgunlaştıkça da yine sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

Bugünkü dosyamız Palu-Genç-Muş arasında akan, Fırat Nehri'yle birleşen Murat Nehri üzerine yapılmakta olan hidroelektrik santral üzerinden yapılan vurgunla ilgilidir değerli milletvekilleri.

Öncelikle, hidroelektrik santral yani kısa adıyla HES nasıl yapılıyor buna bakalım, sonra bu HES'ler üzerinden nasıl vurgun yapılıyor, AKP nasıl bunları destekliyor, nasıl göz yumuyor, onları hep birlikte inceleyelim.

HES yapımı için, bir kere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu yani EDPK bir lisans veriyor. Bu lisanslar yap-işlet-devret şeklinde. Lisans için başvuran firmalar başvuru öncesinde, gidiyor, bu arazide incelemeler yapıyor, bu arazide ben bu işi yapabilir miyim, ne kadar masrafım olur

diye bakıyor ve burada bir baraj ya da HES kurmaya karar veriyor. Giderlerini hesaplarken baraj gölünün altında kalması beklenen herhangi bir kara yolu, herhangi bir demir yolu, elektrik hattı, telefon hattı varsa hesabını ona göre yapıyor ve daha sonra buradan satacağı elektriği düşünerek, buradan kâr elde etmeyi de düşünerek bu işe girişiyor, işi alırken de buradaki bütün giderleri karşılayacağını taahhüt ediyor ve bu taahhütte de durmak zorunda. Bugüne kadar yapılan bütün işler böyle değerli arkadaşlar. Böylece devlet vatandaşına elektrik sağlıyor, diğer taraftan da bu işi yapan firma para kazanıyor.

Şimdi gelelim bizim öykümüze. Değerli arkadaşlar, Murat Nehri üzerine tam 4 tane hidroelektrik santral barajı yapılacak; Kale 1, Kale 2, Beyhan 1 ve Beyhan 2 isimli HES'ler yapılacak. Bir firma geliyor EPDK'ya, diyor ki: "Ben bu barajları yapmak istiyorum." Lisansını alıyor ve inşaatına başlıyor. Güzel, inşaata başlayana kadar bir sorun yok fakat inşaat alanında bir de bakıyor ki bir demir yolu var, taa demir ağlarla örüldüğü dönemden kalan bir demir yolu. Bu demir yolunun güzergâhının değiştirilmesi gerekiyor fakat bu güzergâh değiştirme işi oldukça pahalı. Allem ediyor, kallem ediyor, bu işi AKP aracılığıyla devlete havale ediyor. Devlet Demiryolları da Elâzığ'dan başlayan ve Muş'ta sonlanan Palu-Genç-Muş arasındaki 114 kilometrelik demir yolu güzergâhını ihaleye çıkarıyor. Bakın şu Allah'ın işine! O işi yapması gereken firma orada dururken devlet firma adına ihaleye çıkıyor. Bu ihale bedeli 744 milyon, eski parayla 744 trilyon lira. Yanlış duymadınız, tam 744 trilyon liralık bir vurgunla demir yolu yer değiştirme projesi devlet eliyle bir firmaya yine ihale ediliyor. Hâlbuki, bu işin HES barajı yapacak olan firma tarafından üstlenilmesi gerekiyor. E, peki bu yer değiştirme işini kim alıyor? Bakın şu Allah'ın işine! Orada HES barajını yapacak olan firma devlet eliyle tekrar ikinci bir ihaleyi kapıyor ve 744 trilyonluk bir ihaleyi de devletten alıyor. Yani, devlet diyor ki firmaya: "Kardeşim, gel sen buraya HES yap, baraj yap; elektriğini, her şeyini sat, para kazan ama arada da ben sana 744 trilyonluk bir ihaleyi yapıvereyim; sen de, otur yerinde, kâr et." Peki, bu ihale nasıl yapılıyor? Bir de ihaleye bakalım. Yani, ihale, acaba, bildiğimiz Kamu İhale Kanunu'na, Devlet İhale Kanunu'na göre mi yapılıyor? Hayır. Bu ihale, maalesef, davetiye yöntemiyle yapılıyor. Kaç firma davet ediliyor? On beş firma davet ediliyor. Kulağa hoş geliyor, on beş firma gelmiş. On beş firmayı incelediğiniz zaman, kasası aynı, sadece formaliteler yerine getirilmiş. On beş firmanın da tamamen kâr ortaklığı var, kasaları da aynı.

Peki, bir başka durum: Bingöl çevresinde, doğuda, güneydoğuda verilen ihalelerin tamamında genel indirim yüzde 60 civarında. Peki, bu ihalede genel indirim ne kadar yapılıyor? Yüzde 16,7. Yanlış duymadınız, yüzde 60 indirim yapılması gereken bir ihalede, maalesef, devletimiz, AKP eliyle, yüzde 16,7'lik bir indirime "evet" diyor. Trajikomik bir durum, gitti gene devletin paraları.

"Artık bu kadar da olmaz." diyenler olabilir içinizde ama içinizi karartmaya devam edeceğim. Çünkü, dahası var bu ihalenin, siz de inanamayacaksınız. Neden? Çünkü, 744 trilyona, aynı firmaya, hem de davet usulüyle verilen bir iş yapılırken, hani demir yolu yer değiştirecekti ya, yeni geçecek yerlerin de istimlak edilmesi gerekiyor. Peki, kim istimlaki yapacak? Bunların paralarını yine bu firmanın ödemesi gerekirken, e, devlet dururken firma para öder mi? Ödemez. Devletin malı deniz, yiyin babam yiyin, buranın da kamulaştırma işlemini yine devlete yaptırıyorsunuz. Böylece, 4 milyon 458 bin 492 metrekarelik bir taşınmazı acele kamulaştırma işlemi yapılmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına yetki veriyor AKP. Bu kamulaştırma bedeli ne kadar? Henüz daha onu da bilmiyoruz yani 744 trilyonun üzerine Allah bilir daha ne kadar para gelecek. Tüm bu işlemleri de yaparken utanmadan, yüzünüzü bile hiç kızartmadan çıkıp diyorsunuz ki: "Biz demir yolu yapıyoruz." Buna inanmayan Bingöllülere diyorsunuz ki: "Ya, demir yolu var zaten aslında ama biz demir yolunu kısaltmaya çalışıyoruz." 30 kilometrelik, sadece 30 kilometrelik bir yolu kısaltmak için devletin kasasından 744 trilyonu bir şekilde uçuruyorsunuz, bir firmanın cebine gidiyor.

Ben de bu konuda bir soru önergesi vermiştim ama Bakan bunlara cevap vermedi. Ne sormuştum? "Devlet Demiryolları güzergâh değiştirme işlemi için harcanan paranın firma tarafından verilmesi gerekirken 744 trilyonu niye devlete ödettiniz? Niye ihale yöntemiyle yaptınız? Niye yüzde 60 indirim yaptırmadınız?" gibi birçok konuyu sormuştum ama Sayın Binali Yıldırım cevap verdi mi? Hayır, vermedi. "Vicdanına yakıştı mı?" dedim. Ona da cevap vermedi. Burada kendisi konuşurken ben de orada kendisine "Palu-Bingöl-Muş demir yolu hattına gel." diye laf attığımda da biliyorsunuz kendisi çok sinirlendi ve şahsıma yönelik olarak şöyle söyledi: "Şimdi, arkadaş, eğer bir yolsuzluk iddian varsa buraya getir." demişti, getirdim. "Yolsuzlukla en son itham edeceğin adam benim." demişti. İtham ediyorum. "Buyurun, hodri meydan!" demişti ve devam etmişti, demişti ki: "Öyle kabataslak laflarla, muğlak sözlerle beni yolsuzlukla itham edemezsiniz." Burayı iyi dinleyin. "Yolsuzluk yapan da, yolsuzluğa vesile olan da alçaktır." demişti Sayın Bakan bu kürsüden. "Bu memleketin hakkına, yetimin hakkına tecavüz etmiş en aşağılık insandır."

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - O klasik oldu ya, onlar klasik oldu.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bunları buradan, Sayın Bakan bu kürsüden söylemişti. Hatta bunları söylerken sesi kısılmıştı, hatırlarsanız, bir süre de konuşamamıştı. Ben de daha sonra kendisiyle bir münasebetle konuşurken sorularımı neden cevaplamadığını sordum. "Cevaplayacağım, süresi geçmiş olsa da cevaplayacağım." dedi. Ben de dedim ki: "Eğer cevaplarsanız ben de söz veriyorum, araştırma önergemi geri çekeceğim." Cevapladı mı bugüne kadar? Cevaplamadı. Neden kaçıyorsunuz Sayın Bakan? Ey AKP, neden benim sorularımı yanıtlamaktan kaçınıyorsunuz? Ben burada sizi itham ediyorum. Ben burada iddiaları size yöneltiyorum. Çıkın, bunları adam gibi cevaplandırın eğer cesaretiniz varsa. Hiçbir şekilde de cevaplayamayacaksınız. Korkunun da hiçbir şeye faydası yok. Bütün bunların hesabını da sizden soracağız.

Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)