GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK BAKANLIĞINCA KAMU ÖZEL İŞ BİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:68
Tarih:20.02.2013

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, başlayacağız söze ama karşılıklı muhavere bittiği zaman başlayayım ben Sayın Başkan.

Siz "hava bulutlu" dediniz, gereken alınganlık gösterildi.

Çok değerli milletvekilleri, görüştüğümüz bu 13'üncü madde üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

13'üncü  madde, sağlık sektörüne getirilen kamu-özel ortaklığı yatırım modelinin AKP'ye özgü, yersiz ve akıl dışı bulduğumuz düzenlemelerin somutlaştığı bir göstergedir, düzenlemedir. Dünyadaki uygulamaların tecrübesi kamu-özel iş birliği modelinde kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılamadığını göstermektedir. Devlet kaynakları özel sektör lehine heba edilmektedir. Nitekim, Avrupa Yatırım Bankası, kamu-özel iş birliği yöntemiyle sabit yatırımların yüzde 24, finansman için kullanılan kredilerin ise devlet borçlanmasına göre yüzde 83 daha pahalı olduğunu açıklamıştır. Bütün bu maliyetler devlet bütçesinin üzerindedir yani kamuya yüklenmektedir. Bu modelle özel sektör kârını her şartta maksimize edebilmektedir. Özel sektörün kuruş riski yoktur.

Bu tasarıyla Adalet Kalkınma Partisi bugüne kadarki özelleştirme uygulamalarının zirvesine çıkmaktadır. Sağlık yatırımlarını sosyal devlet olmanın bir gereği olarak değil, ekonomik ve ticari bir faaliyet olarak gören bu anlayış pastanın en büyük, yağlı, ballı dilimini bu kanuna saklamıştır. Üstelik, bu sefer dünyada eşi benzeri olmayan düzenlemeler öngörülmektedir. 13'üncü maddede düzenlenen borç üstlenimi dünyadaki örneklerden çok farklı hükümler içermektedir. AKP'nin özelleştirme sevdası olan bu madde ile risk devlete, kâr özel sektöre gidecektir. Yatırım ve hizmetlere ilişkin borçlar ile türev ürünlerden kaynaklanan mali yükümlülükler ve riskler devlete kalmaktadır.

Tasarıda, özel sektörün maliyetlerinin vatandaşın sırtına binmesi için de özenle seçilmiş düzenlemeler bulunmaktadır. Finansman anlaşmalarında ve türev maliyetlerde hazine garantisi getirilmesi Hükûmetin ekonomi yönetimindeki başarısızlığını açığa vurmaktadır. Hükûmet, hazine garantisi vermekle aslında kamuya olan güveni de sarsmaktadır ve bu güvensizliği itiraf etmektedir. Devletin bütün külfetleri üstlendiği bu sistemde, AKP bununla de yetinmeyip kanun kapsamında yapılacak yatırımları damga vergisi ve harçlardan muaf tutmaktadır. Bu muafiyetlerin gerekçesinde ifade edilen sözleşme maliyetinin artmaması ve kamunun daha fazla yük altına girmemesi hedefi gerçekten trajikomik bir ifadedir. Bir kere, zaten sağlık yatırımlarının dünyadaki en pahalı yöntemini seçiyorsunuz. Şimdi de sözleşme maliyetini damga vergisi gibi sembolik bir vergiyle düşürmekten bahsediyorsunuz. Bu görüş eğer bir bilinçsizlik örneği değilse gerçekten de milletin aklıyla ve zekâsıyla alay etmektir. Bu tasarı, kamu sağlık sektörünün özelleştirilmesine ve bilhassa yabancılaştırılmasına yol açacaktır.

AKP yabancı yatırımcı hedefini tutturabilir, muhtemelen tutturacak çünkü bu tasarıyla tam bir kapitülasyon yani imtiyaz, ayrıcalık sistemi öngörülmektedir. Yabancı yatırımcılar heyecanla, dört gözle bu kanunun çıkmasını beklemektedir. Kapitülasyon sisteminde bu sistemin ülke ekonomisine hiçbir faydası yoktur. Ülkemizde yabancı sermayenin yatırım yapmasına karşı değiliz ancak yabancı sermayenin asıl yatırım yapması gereken alana, ihracata ve üretime dönük sektörlere yönelmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde ülkeye döviz kazandırılır, cari açık azaltılır, istihdam sorununa çözüm getirilir. AKP ise yabancı yatırımcıya teşviki hizmet sektöründe vermektedir. Üstelik sağlık hizmetlerinde etkinlik ve verimlilik de sağlanamayacaktır.

Neticede, tasarı bu haliyle yasalaşırsa, geçtiğimiz aylarda, son yedi-sekiz aydır medyada çıkan "Dünya devi firmaların gözü Türkiye'de yapılacak dev şehir hastanelerinde." şeklindeki haberlere son günlerde daha sık rastlanacaktır.

Bu düşüncelerle önergemizi desteklemenizi bekler hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)