GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAĞLIK BAKANLIĞINCA KAMU ÖZEL İŞ BİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:68
Tarih:20.02.2013

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9'uncu maddede verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Verdiğimiz önergeyle maddenin tasarı metninden çıkarılmasını istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, ben, şimdi genç bir tıp asistanının, doktorun bana gönderdiği mektuptan alıntılar yapacağım. Genç bir asistan arkadaşımız "Doktorlarımız, her şeyden önce gelen insan sağlığıyla uğraşan, insanların hayatta kalabilmeleri için gecesini gündüzüne katan emekçilerimizdir. Ancak, emeklerinin karşılığını alamamaktadırlar." dedikten sonra bugün, bir doktor maaşının 1.850 TL civarında olduğunu, nöbet ücreti ve döner sermayeden aldıkları ek ücretler bulunmasına rağmen bu ücretlerin aslında kurumun tekelinde olduğunu; bazen kesinti, erteleme bazen  de keyfî uygulamalarla hiç verilmemezlik hâllerinde olduğunu belirtiyor. "Doktorlarımızın aldıkları bu ek ücretlerinin hiçbiri emekliliğe yansıtılmamaktadır." demektedir.

Yine "Eğitim öğretim üyeleri, maddi sıkıntı yüzünden demoralize olmakta ve özel hastanelere gidiyorlar, üniversite hastanelerinde uzmanlık eğitimi verecek hoca yoktur." diyor, devam ediyor: "Sayın Vekilim, doktorlarımız insanlık dışı çalışma saatlerine tabi tutulmaktadır. Özellikle nöbet sonrası da çalışmaya devam etmektedir. Örneğin, sabah sekizde mesaiye başlayan bir doktorun saat 17.00'de mesaisi sona eriyor. Saat 17.00'de mesai bitiyor ancak aynı saatte nöbeti devralıyor. Nöbet ertesi sabah saat 08.00'e kadar devam ediyor. Nöbet bitiminde doktorumuz evine gidiyor mu? Hayır. Nöbet sonrası aynı saatte yani sabah 08.00'de normal mesaisi başlıyor ve akşam 17.00'ye kadar çalışmaya devam ediyor yani doktorlarımız, uykusuz tam olarak 36-40 saat çalışmak zorunda kalıyor. Bu duruma bağlı olarak hastalar da zarar görebiliyor. Doktorlarımız ayda 150 saat nöbet tutuyor ancak tutulan nöbetin 130 saati aşan kısmı için ücret alınmıyor, 130 saat için ücret ödeniyor. Saat başı ödenen ücret ise 6 TL'dir.

Doktorlarımızın pratisyen diplomaları verilmemektedir. Herhangi bir branşta uzman olduklarında, hatta yan dal uzmanı dahi olsalar pratisyen diplomalarını alamamaktadırlar. Ancak, herhangi bir branşta mecburi hizmetlerini tamamladıktan sonra geriye dönük olarak pratisyen diplomalarını alabilmektedirler. Bu uygulama insan haklarına aykırı ve asla kabul edilemez bir durumdur. Madem mecburi hizmetleri var, en azından manipülasyon yapılmalı. Örneğin, dâhiliye uzmanlığı yapmış, uzmanlık eğitimini tamamlamış olan doktorun pratisyenlik diploması ya da yan dal uzmanlığı yapmış olan doktorun dâhiliye diploması verilmelidir ancak aldığı bir üst eğitimin mecburi hizmetini yapmazsa o sıfatla çalışmalarına engel olunmalıdır. Örneğin, bir genel cerrah, mecburi hizmetteki olumsuz koşullar üzere istifa etmek durumunda kalıyorsa evde oturmaya mahkûm edilmemeli, en azından pratisyen hekim olarak özel kliniklerde çalışma imkânı tanınmalıdır.

Doktorlarımızın mecburi hizmetinin kalkması gerekmektedir." diyor genç asistanımız. "Mecburi hizmet olacaksa bile doktorlarımız ellerinde kollarında prangalar varmış gibi çalıştırılmamalı. Örneğin, doktorlarımız memuriyetleri boyunca 3 kez istifa edebilmektedirler. Doktorlarımız, özellikle de mecburi hizmet görev yerlerinde oldukça olumsuz şartlarda çalıştıklarından ötürü istifa edebilirler; şartları gereği, daha sonra da görevlerine dönmek isteyebilirler. Doktorlarımız için istifa hak sayısı diye bir kavram olmamalı."

Devam ediyor genç asistanımız: "Doktorlarımızın mecburi hizmet şartları oldukça kötü. Terörden ve uygulanan şiddetten ötürü doktorlarımızın can güvenlikleri yok. Yeterli sayıda tesis yok. Zorunluluk hizmet bölgelerinde çalışan doktorlarımızın maaşları cazip değil. Bu bölgelerde doktorlarımız için sosyal tesisler yapılmalı ve maaşları uygun hâle getirilmelidir.

Şimdilerde en büyük sıkıntı kamu hastaneleri birliği tasarısıyla gündeme geliyor. Bu tasarıyla doktor artık kuruma değil ile atanacakmış. Bu da Hükûmetin herhangi bir doktoru istediği yerden alıp istediği yere sürebileceği anlamına geliyor. Böylelikle kadrolaşılacak.

Doktorlarımızı şiddetten koruyucu, caydırıcı önlemler yapılmalı. Adam geliyor, doktorun ağzını burnunu kırıyor, bir gün gözaltında kalıyor, ertesi gün serbest bırakılıyor; bu da hiç caydırıcı olmuyor.

SABİM diye bir şikâyet hattı var. Doktorlardan yazılı savunma yazması istemi kalkmış. Bu durum, savunmasız her şikâyetin dikkate alınması sonucunu doğurur. SABİM kalkmalı. Zaten önüne gelen, canı sıkılan, bilen bilmeyen, anlayan anlamayan herkes doktoru şikâyet ediyor ancak doktorun sığınabileceği hiçbir dayanağı yok. Bildiğiniz gibi, İstanbul'da bir asistan intihar etti. Yasalar doktoru koruyabilmeli. `Komplikasyon' denen bir şey var."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - "Sözlük anlamı, bir hastalığın seyir veya tedavisi sırasında diğer bir hastalık veya bozuklukların belirlenmesi, mevcut hastalığa diğer hastalık veya bozuklukların eklenmesi. Bu komplikasyonlar her zaman görülebilir." diyor, devam ediyor genç asistanımız Sayın Bakanım. Bunları herhâlde sizler de en az bizim kadar biliyorsunuzdur. Bunların durumunu, inşallah, yeni dönemde düzeltirsiniz diye bekliyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.