| Konu: | YARGILAMA SÜRELERİNİN UZUNLUĞU İLE MAHKEME KARARLARININ GEÇ VEYA KISMEN İCRA EDİLMESİ YA DA İCRA EDİLMEMESİ NEDENİYLE TAZMİNAT ÖDENMESİNE DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 29.11.2012 |
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, demin de söyledim, bu Hükûmet tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine atanmış ve Türkiye'yi temsil eden Sayın Işıl Karakaş'ın yaptığı röportajdan bir alıntıyı size okumak istiyorum: "Türkiye'den gelen başvurularda genel trende baktığımız zaman, bunların başında tutukluluk ve yargılama sürelerinin uzunluğu meselesi var. Bu iki konu birbiriyle bağlı. Tutukluluk süresinin uzunluğu yargılama süresinin uzunluğunu da çoğu davada bazen beraberinde getiriyor." diyor. Devam ediyor: "Her şeyden önce, tutukluluk müessesesinin uygulanmasına yönelik bir uyumsuzluk var Türkiye'deki uygulamayla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin oluşturduğu içtihat arasında."
Şimdi, değerli arkadaşlarım -burada da söyledim- bir kere uygulamada bir hata olduğunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiye Yargıcı söylüyor. O zaman, uygulamadan kaynaklanan bu hata neden giderilmiyor? Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin yargılama yetkisiyle ilgili olmayan bu olayla ilgili hâkim ve savcıların tamamen keyfî davranışını önleyici mekanizmaları ve tedbirleri neden almıyor? "Tutukluluk her zaman, her an, her durumda başvurulacak bir müessese değildir." diyor Işıl Karakaş ve bundan sonra bildiğimiz gibi "Tutukluluk istisnai bir müessesedir." falan diyor.
Değerli arkadaşlarım, aslında sorun belli. Sorun gerçekten zihniyet meselesi. Burada bir, iki, üçüncü paketleri çıkardık. Her paketten sonra gerçekten toplumda büyük beklentiler oluştu, yani tutukluluk sorununun çözüleceği konusunda beklentiler oluştu. Hatta bunları da aşan tutuklu milletvekillerinin ve tutuklu gazetecilerin çıkacağı konusunda Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımız tarafından da sözler söylendi ama sonunda anlaşıldı ki böyle bir şey yok. Şimdi dördüncü paketle böyle bir beklenti oluşturulmaya çalışılıyor, onu da göreceğiz.
Değerli arkadaşlarım, bu yasa tasarısında önemli olan konulardan en önemli konu şu: Komisyonun olası kararlarına karşı Ankara Bölge İdare Mahkemesi son kanun yolu mercisi olarak yetkilendirilmiştir. Böyle olmakla, aslında -komisyonda da söyledim- "ad hoc" bir mahkeme tesis edilmiş bulunmaktadır. Bu, çok önemlidir değerli arkadaşlarım. Bu olaydan sonra verilecek kararların bile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yine dava konusu olacağının somut işaretidir bu durum. Doğal yargı ve doğal yargıç ilkesinin ihlali anlamına gelmektedir bu tasarruf; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, sırf bu nedenle, mevcut davaların intikaline sebep olacaktır. Bir başka anlatımla, konuyu uluslararası yargıdan kaçırmak amacıyla yapılmak istenilen bu yasa, konunun uluslararası yargı önüne, ayıbı katlanmış bir biçimde gitmesini önleyemeyecektir.
Demin de Sayın Bakana sordum. Aslında bu tasarının konusu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde birikmiş 3 bin civarındaki dosyadır yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde kaydolmuş dosyalardır. Şimdi, bu dosyalarla ilgili "Ankara Bölge İdare Mahkemesinin kararından sonra bu karar, itiraz kesindir." diyor. Demek ki Danıştaya başvuru yolu yok. Anayasa Mahkemesine mi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine mi gidilecek dedim. Sayın Bakan dedi ki: "Bence Anayasa Mahkemesine gidilecektir." Ee, bence de Anayasa Mahkemesine gidilmeyecektir çünkü bu dosyalar zaten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde kaydedilmiş dosyalar. Dolayısıyla, bu dosyalarla ilgili olarak Türkiye bir pilot uygulama yaptırıyor, pilot uygulamadan sonra karar verecektir. Şimdi, bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde kaydedilmiş, onun dosya numarasını almış dosyalarla ilgili Ankara Bölge İdare Mahkemesinin vereceği karardan sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerine, sonradan tesis edilmiş Anayasa Mahkemesi yoluna başvurmak aslında yanlıştır değerli arkadaşlarım. O nedenle de Sayın Bakanım, o "Ankara Bölge İdare Mahkemesinin kararı kesindir."den sonra ne olacak? Bunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Yoksa uygulamada çok ciddi tartışmalara yol açacağını düşünmekteyim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.