GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SAVUNMA HAKKINA YÖNELİK SALDIRILARA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:65
Tarih:13.02.2013

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son dönemlerde avukatlara, avukatlık mesleğine, avukatlık meslek onuruna, avukatların meslek örgütü barolara ve özellikle son günlerde İstanbul Barosuna yönelik saldırıların, sindirme, korkutma ve yıldırma çabalarının tahammül edilemez boyutlara gelmiş olması nedeniyle gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Anayasa değişikliğinden sonra yargı önce kuşatıldı, arkasından da tutsak edildi. İktidardan yana tavır koymayan kişi ve kuruluşlar yargı eliyle sindirildi, korkutuldu ve tasfiye edildi. Şimdi de sıra avukatlara ve barolara geldi.

Biliyorsunuz, Avukatlık Kanunu uyarınca, yargılamanın kurucu unsuru olan bağımsız savunmanın temsilcisi avukatlardır. Eğer avukatlar sindirilirse, avukatlar korkutulursa bağımsız savunmayı bertaraf etmek mümkündür çünkü korkan, yılan, bıkan avukatlar istedikleri davaları almakta tereddüt edecekler, böylelikle yurttaşlar savunmasız kalacaklardır. Dinleme, gözaltına alma ve tutuklama gibi her kapıyı açan örgüt suçlamasıyla son yıllarda avukatlar da bu suçlamalarla dinlenmektedirler, tutuklanmaktadırlar ve gece yarısı gözaltına alınmaktadırlar. Avukatlar hakkında dava açma furyası başlatılmıştır.

Avukatlar, baktıkları davalar ve mesleki faaliyetleri nedeniyle terörist ilan edilmekte, avukatların adları birtakım terör örgütleriyle anılarak avukatlara ve avukatlık mesleğine, barolara yönelik itibarsızlaştırma girişimleri meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Amaçlanan; susan, susturulan, haksızlıklara, hukuksuzluklara boyun eğen, avukata ve mesleğe sahip çıkamayacak pısırık barolar oluşturmaktır. Amaçlanan, savunmayı bertaraf etmek ve etkisiz hâle getirmektir. Barolar susturulursa, sindirilirse, amaçlandığı şekilde uysal ve uyumlu hâle getirilirse, koyun gibi yapılırsa avukatlara, hukuka sahip çıkamayacak, böylece avukatlar daha kolay avlanacak, sonuçta da yurttaşlar haklarını arayamaz hâle geleceklerdir.

Bunun en son örneklerini DHKP-C davasında Çağdaş Hukukçular Derneği avukatlarının haksız ve hukuksuz şekilde gözaltına alınmalarıyla gördük; yine, KCK davası kapsamında bir sürü avukatın haksız ve hukuksuz bir şeklide gözaltına alınmalarıyla gördük. En son da İstanbul Barosuna yönelik saldırılarda bunun örneklerini görmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, İstanbul Baro Başkanını 31 Ocak günü arayan basın, kendisi hakkında iki yıl ila dört yıl arasında dava açıldığı müjdesini veriyor. Son yıllardaki moda ile dava açma olayını sanıktan önce basın öğrendiği için, buna kulak kabartan İstanbul Baro Başkanı gerçekten de 7 Nisan günü, hakkında Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığını öğreniyor. Neden dava açılmış İstanbul Baro Başkanı ve yöneticiler hakkında? Bunlar, hepimizin bildiği gibi, Balyoz davasında "Biz avukatlık yapamıyoruz." diyen ve savunma görevi engellenen meslektaşlarıyla dayanışma göstermek için 6 Nisan 2012 günlü duruşmada bir dilekçeyle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesine başvurarak burada, gerçekten, savunma hakkının kısıtlanmasının engellenmesi, adil yargılanma hakkının koşullarının sağlanması gerekçeleriyle talepte bulunuyorlar.

O tarihlerde, daha Sayın Başbakanımız "Bunlar devlet içinde devlet oldular, bir gün gelip bizi de alacaklar." dememişti, daha MİT Müsteşarına yönelik planlamalar yapılmamıştı. O tarihte, biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, paket maket çıkartmamıştık ve Meclis Başkanımız yargıçlar dünyasına dönüp "Anlayın artık." dememişti, hiçbir sanığın veya mahkûmun ölüm tehlikesi yoktu, ilk ameliyatları daha henüz olmamıştı, -ne demekse- saygın kişilerin tutuklanmaması gerektiğini söylememişti Sayın Bülent Arınç, kimsenin elini tutmamıştı Sayın Başbakan; o tarihlerde, bu, özel yetkili mahkemelerin tasfiyesine karar verilmemişti.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu, İstanbul Barosuna ve avukatlara yönelik saldırıların arkasında yatan nedenleri, olayları daha ayrıntılı olarak BDP grup önerisinin lehinde yapacağım konuşmada yüce Meclisin dikkatine sunacağım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öztürk.