GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN İLE ORMAN KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S: 428)
Yasama Yılı:3
Birleşim:73
Tarih:05.03.2013

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir cümleyle Sayın Tarım Bakanına cevap verip esas olan konumuz 2/B'ye geçmek istiyorum. Sayın Bakan tarımla ilgili bir şey konuştuğunda, rakamlarla çıkıp buraya konuşuyor. Ben Sayın Tarım Bakanına bir teklifte bulunacağım. Ben bu hafta sonu Adana Karataş Tuzla'da çiftçilerle toplantı yaptım. Çiftçilerimiz gerçekten ya banka kredilerinin altında eziliyor ya da tefecilerin eline düşmüş. Eğer bu rakamlarınıza bu kadar güveniyorsanız, öyle, sizi partililerinizin götürdüğü değil de, beraber -ben de Tarım Komisyonu üyesiyim Sayın Bakan- elimizi kolumuzu sallaya sallaya şu çiftçilerin arasına bir girelim de bu konuşmaları bir de orada yapın, ne cevap alacaksınız? Eğer buradan sözünüz varsa, buyurun beraber Adana'ya bir gidelim. Söz olarak alabilir miyim Sayın Bakan?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yoksul çiftçileri sevmez onlar.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Her gün oradayım.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Tamam? Her gün orada değilsiniz.

Bakın, Sayın Bakan Adana'ya gidiyor, partilileri, aldığı yerlere, oraya götürüyor; sanıyorlar ki tarım çok iyi. Ben de diyorum ki: Bu kadar kendine güveniyorsan, bu kadar rakamlarına güveniyorsan? Ben bu hafta sonu Adana'da bütün çiftçilerle toplantı yaptım ve gezdim, ya banka kredilerinin altında boğulmuşlar ya da tefecilerin elinde inim inim inliyorlar. Eğer bu kadar rakamlarınıza güveniyorsanız, burada Mecliste bu rakamları övmek yerine, size diyorum ki, hodri meydan Sayın Bakan, ikimiz, kimseyi almadan, gelişigüzel, şu çiftçilerin içerisine bir gidelim de bu konuştuklarınızı orada bir anlatın bakalım, ne cevap alacağınızı göreceksiniz Sayın Bakan.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ziraat odası şövalye nişanı verecek mi, niye gelsin oraya?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Sözünü veriyorsan bu Mecliste söz olarak alalım ama buraya çıkıp rakamlarla insanları kandırmanın veya yanlış bilgi vermenin, yanıltıcı bilgi vermenin doğru olmadığını söylüyorum.

Ben gittim, gördüm. AKP'ye yüzde 70 oy çıkmış köye de gittim, size oy vermiş köylüyle de görüştüm, hepsi inim inim inliyor. Lütfen bu konuşmalarınızı gelin o köylerde yapın.

Değerli milletvekilleri, 2/B'de sınıfta kaldınız, Hükûmet olarak sınıfta kaldınız, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak sınıfta kaldınız. Eğer gömleğinizin ilk düğmesini yanlış iliklersiniz son düğmesini doğru iliklemeniz mümkün değildir. Nereden belli yanlış iliklediğiniz? Dokuz ay içerisinde üçüncü kanun teklifiyle karşımızdasınız.

Alınan karar gereği son konuşmayı yapıyorum. Bir daha geleceksiniz, hep söyledim. Bu şartlarda bu insanlara bu yerleri satamazsınız ve uygulayamazsınız. Yanlışı baştan yaptınız. Orman ve Su İşleri Bakanı kendi konusu olmasına rağmen ne komisyona geliyor ne Meclise geliyor, çünkü bu yasayı savunacak dirayet, bilgi birikimi ve cesaret kendisinde yok. Yüreği yetseydi de buraya gelseydi, açık söylüyorum, söyleyeceğimiz çok şey vardı ama gelemedi, gelemiyor çünkü ilk hatayı Orman ve Su İşleri Bakanı yaptı.

Bakın "Bu konuya para olarak bakarsanız yanlış yaparsanız." dedik, Orman ve Su İşleri Bakanlığının yapması gereken şuydu: Bu yasanın adı Orman Köylülerinin Korunması, Kalkınması ve Desteklenmesi Yasası ama Orman Bakanı kadastroyla beraber bu işin sosyal boyutlarını bir kenara bırakarak Hazineye, Millî Emlake olduğu gibi 2/B'yi devretti "Ben bu işten çıktım." dedi. Biz bunları konuşurken tünelden tweet atıyor.

Şimdi, eğer, bu olaya para gözüyle bakarsanız yanlış yaparsınız değerli arkadaşlar, yanlış yapmaya da devam ediyoruz. Bir nebze iyi, yani buna da şükür, en azından bizim aylarca komisyonlarda, Meclis Genel Kurulunda bunları defalarca dile getirmemize rağmen dokuz ay sonra bizim dediğimiz noktaya gelmeniz gene olumlu bir gelişme, destekliyoruz.

Bas bas bağırdık, dedik ki: "Bu köylülerin çay içecek parası yok, bunları gider görürseniz, yaşarsanız, bu insanların 2 bin lirayı verecek güçlerinin olmadığını görürsünüz." Israrla dediniz ki: "Verirler." ve gördünüz sonuçta, müracaatlar yüzde 34-35'te kalınca 2 bin lirayı kaldırdınız. Sonra da iki ay önce getirdiniz, kanun teklifiyle bunu düzelttiniz.

Gene yanlış yapıyorsunuz. Bakın, Anadolu'nun birçok coğrafyasında şu anda ekmeğinin, aşının peşinde olan birçok vatandaşımızın, müracaat etmesine rağmen birçok yeri alamadığını göreceksiniz. Yine bu kürsüden bunları hatırlatacağım ve söyleyeceğim. Alma şansları yok, alamayacaklar. Yani birilerinin tuzu kuru olabilir, birileri, dün içinden çıktığı o fakirleri, fukaraları, ezilmişleri, garipleri, gurabaları unutmuş olabilir; bugün, sizin yol arkadaşlarınız zenginler olabilir, sermaye sahipleri olabilir ama o insanların çığlığını duymak lazım; bugün, buraya geldiler, Anadolu'nun her tarafından çığlıkları yükseliyor ve alamayacaklar. Satamayacaksınız, birkaç ay sonra yine getireceksiniz ama olan o gariban köylümüze oluyor, gariban çiftçimize oluyor, gariban vatandaşımıza oluyor.

Hayırlı akşamlar diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)