| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 05.02.2013 |
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP grup önerisi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de hâlihazırda mevcut olan 166 üniversitenin 95'inde iktisadi ve ticari ilimler fakültesi bulunmaktadır. Mevcut fakültelerin her yıl verdiği mezun sayısı 30 binin üzerindedir. Açık öğretim fakültesinden mezun olanlar da bu sayıya dâhil edildiğinde olayın ulaştığı boyut daha da vahim hâle gelmektedir. Üniversite mezunlarının korkulu rüyası hâline gelen gelecek kaygısı ve iş bulamama korkusu bu fakülte mezunlarının âdeta gölgesi hâline gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, TÜİK'in rakamlara âdeta dans ettirterek yaptığı hesaplama yöntemiyle açıkladığı kasım ayı rakamlarına göre, işsiz sayısı 2,5 milyonu aşmış durumdadır. Her yıl 30 binden fazla idari bilimler fakültesi mezununun işsizler ordusuna dâhil olduğu gerçeği göz önüne alındığında "Türkiye'de -her gün- 80 işsizden 1 kişi idari bilimler fakültesi mezunudur." demek yanlış olmaz.
Son verilere göre, Türkiye'de genç işsizlerin toplam işsiz sayısına oranı yüzde 18,6, yani genç işsiz sayımız tam olarak 450 bin kişidir. Verilere bakılırsa, bu işsizlerin büyük bir bölümü, yani 300 bini aşkın bölümü idari bilimler mezunlarından oluşmaktadır.
Tecrübesiz oldukları için özel sektörde iş bulamayan idari bilimler mezunları, kamuda yaratılan yetersiz istihdam alanı yüzünden de iş bulamamaktadır.
Kamuda, 300 bin idari bilimler mezunu için sadece 10 bin kişilik kadro açılmış durumdadır. Bundan çıkarılacak sonuç ise, her 30 idari bilimler mezunundan yalnızca 1'i kadrolu olabilmektedir.
Bu noktada, sorunun kaynağı olarak, bu fakültelerin büyük ilgi ve tercih gördüğü sonucu çıksa da, sorunun asıl kaynağı 95 fakülte açan devlet yönetiminden ve "YÖK" dediğimiz ucube yapıdan kaynaklanmaktadır.
Değerli milletvekilleri; memur atamalarında her fakülte ve bölüm mezunları için kamu personeli seçme sınavında ayrı ayrı kodlar kullanılmaktadır. Herhangi bir pozisyona atama yapılacağı zaman sadece o alanda eğitim görmüş adayların başvurabilmesi için bu kodlardan yararlanılmaktadır. Mesela, öğretmenlik kadrolarına sadece öğretmen adayları, sağlıkla ilgili alanlara sadece sağlık mezunları, diyanetle ilgili kadrolara ise sadece ilahiyat ve imam-hatip mezunları başvurabilir ve doğru yöntem de budur ancak idari bilimler fakültesi mezunları aldıkları dört yıllık eğitimin ardından kendi alanlarında olan pek çok kadro ve pozisyona atanma hakkını son yıllarda giderek kaybetmiştir.
Bankalar, maliye, gümrük memurluğu, KİT'lerde ve diğer kamu kurumlarındaki birçok pozisyon önceden idari bilimler mezunu olma şartı aranırken, özellikle son yıllarda "4001 şartı" yani herhangi bir dört yıllık fakülte mezunu olması yeterli görülmektedir. Bu da hem bu pozisyonlara bu alanda bilgisi olmayan kişilerin atanmasına yol açmakta hem de idari bilimler mezunu yüz binlerin atanamayıp açıkta kalmasına neden olmaktadır. Gümrük memuru olarak işletme, iktisat mezunu yerine kimya mühendisi veya biyoloji öğretmeni atamanın, banka memuru olarak iktisat mezunu yerine fizikçi, matematikçi atamanın ne kadar yanlış bir uygulama olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz.
Herkesin sadece eğitim gördüğü alanda atanmasının sağlanmasının en doğru ve en verimli yöntem olacağı gayet açıktır. Bir fen fakültesi mezununun bankacı veyahut da maliyeci olarak atanması, atandıktan sonra da muhasebe kursuna gidip muhasebe öğrenmek için çaba göstermesi devletin hizmet kalitesini düşüreceği gibi farklı alanlardan atanan bu kişileri de memnun etmeyeceği ortadadır.
Değerli milletvekilleri, bütün üniversitelerimizde idari bilimler fakültesi açılması saplantısından bir an evvel sıyrılmamız gerekmektedir. Yapılan bu yanlış uygulamayla hem bu alanda yapılan eğitimin kalitesi düşmekte hem de bu fakültelerden mezun olan yüz binlerce gencin istihdam edilememesi sorunuyla karşılaşılmaktadır. Her yıl idari bilimler fakültelerinden binlerce mezun vermek hem bu kişilerin önünü tıkamakta hem de özel sektörün bu durumu koz olarak kullanmasına kapı aralamaktadır. Özellikle bankalar tarafından idari bilimler mezunlarının stajyer olarak istihdam edildiği ve asgari ücretle çalıştırıldığı hepimizin malumudur.
Değerli milletvekilleri, "üniversiteden mezun edeceğim" diye yüz binlerce gencimizin umutlarıyla oynayarak yerleştirdiğimiz fakültelerden işsizler ordusuna yeni neferler kazandırmanın anlamı olmadığını söylüyorum. Bu konuda, yine, biliyorsunuz, her yıl yüzlerce öğretmen adayı hatta binlerce öğretmen adayı daha geçen gün Kızılay merkezde yine coplandılar, yine gazlandılar, yine boşa çıkarıldılar. Bu insanların tek amacı, yükseköğrenim tahsilini yaptıktan sonra öğretmen olarak atanmayı beklemektir. Ama, ne yazık ki ülkede Başbakanın bir dediği iki olmuyor, bir Millî Eğitim Bakanı çıkıp eğitim ve öğretimde ne kadar açık olduğunu rahat söyleyemiyor.
Onun için, atanamayan bu öğretmen adayı kardeşlerimizin bir an önce atanmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.