| Konu: | YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 31.01.2013 |
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, göreve başlamam dolayısıyla tebriklerini ve iyi dileklerini ileten bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Arkadaşlarımızın, sizlerin desteğiyle, değerlendirmeleriyle, önerileriyle, eleştirileriyle inşallah biz de Bakanlığımızda hayırlı hizmetlere vesile oluruz. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Şimdi, göreve yeni başlamam nedeniyle, sorulan sorulara, Millî Eğitim Bakanlığını ilgilendirenlerin dahi bir kısmına bihakkın vâkıf olduğumu söyleyemem ama arkadaşlarımın bana verdiği bilgiler doğrultusunda ve kendi bilgilerim doğrultusunda bilebildiğim kadarıyla açıklamaya çalışayım, cevaplandırmaya çalışayım. Bazı cevaplarda eksiklik kalırsa, bu, şu andaki bilgi eksikliğimizden, bağışlanırsa memnun olurum. Onu daha sonra, tatmin olmayan arkadaşlar için yazılı olarak da telafi etmeye çalışırım.
Sayın Acar'ın Antalya'da üreticilerin sorunlarıyla ilgili olarak sorduğu soru: Tabii, konuyla ilgili olarak, Hükûmetteki ilgili bakanlar, bu konuyla ilgili çalışmaları, ben, Eskişehir'de yaşanan benzer olaylardan ötürü biliyorum ki gereğini yapıyorlar ama onların şu anda somut olarak ne tür adımlar attıklarını, ne tür tedbirler aldıklarını, neler yaptıklarını açıklayabilecek, bilebilecek durumda değilim. Uygun görürseniz, ilgili Sayın Bakana bunu yazılı olarak cevaplandırılması için iletirim.
Sayın Dibek'in "4+4+4 kabul edildi, 1'inci sınıflarda 12,5 milyar liralık kitap konusunda, bu sınıflarla ilgili kitaplar iade edilmiş, yeni müfredata uygun olmayan kitaplar ne oldu?" sorusu var. Şimdi, 1'inci sınıflar için "Hazırlık ve Uyum Çalışmaları" adıyla eğitim aracı hazırlanmıştır. 1'inci sınıflar için 2012-2013 öğretim yılında basılan tüm kitaplar kullanılmaktadır, herhangi bir kitap iadesi söz konusu değildir. "Hazırlık ve Uyum Çalışmaları" adıyla üretilen eğitim araçları 1'inci sınıf ders kitaplarına ilave olarak hazırlanmıştır ve bu eğitim araçları, öğrencilerimizin okullarına uyumunu kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Yani anladığımız kadarıyla boşa giden, israf edilen bir şey söz konusu değil.
Tekirdağ'da güzel sanatlar üniversitesi kurulmasına dair teklif konusunda da Komisyonda bekleyen pek çok benzer teklifler var ama bunlar belli bir sıra içerisinde değerlendirilmek üzere Komisyonun takdirine zaman zaman arz ediliyor -yani eski Komisyon Başkanı olarak yaptığımız işlemi söylüyorum- herhâlde bundan sonraki süreçte de Komisyonumuz ve Komisyon Başkanımız bunlardan uygun gördüklerini sırasıyla gündeme alacaktır. Sadece Tekirdağ'ın değil, Türkiye'nin bir güzel sanatlar üniversitesi, Mimar Sinan'a muvazi bir güzel sanatlar üniversitesi şüphesiz yararlı olur, genel kanaat olarak söylüyorum ama özelde Tekirdağ'da böyle bir altyapı için ne var, ne yok onu Komisyon aşamasında tartışılırken veya buraya intikal ederse burada ayrıca değerlendiririz diye düşünüyorum.
Sayın Tanal'ın Şanlıurfa'daki derslik durumu ve derslik başına düşen öğrenci sayısıyla ilgili sorusuna ilişkin olarak, arkadaşlarımın bana verdiği bilgiye göre, Şanlıurfa'da derslik başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 48, ortaöğretimde 38.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, Çıkrık köyü 130 kişi.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - İlkokul yapımı il özel idaresinin görev ye yetkisi altında. Adı geçen köye yapılacak ilköğretim okulunun da il özel idaresinin yatırım programına alınması gerekiyor; alınıp alınmadığını şu anda bilmiyorum ama onu araştırayım Sayın Tanal.
Şanlıurfa'yla ilgili öğretmen rakamları da şöyle: 2012 atamalarında ilk atama 4.867, toplam atanan 5.508. Özür sebebiyle ayrılan 1.845 kişi, toplam ayrılanlar 2.520 kişi yani demek ki?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Açık öğretmen sayısı ne kadar Sayın Bakan, açık öğretmen sayısı?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - ?fark 2.988. Şu an, mevcut ücretli öğretmen sayısı -yani bunu açık sayısı olarak yorumlayabilirsiniz- 867.
Sayın Türkkan'ın sorusu var. Şubat ayında açıktan atama -özür atamaları dışında, eş durumu atamaları dışında- yapılması düşünülmekte midir? Yani bu soruya "evet" diyebilmeyi çok isterdim, en az sizin kadar ben de isterdim ama maalesef şubat ayında bu durumdaki gençlerimiz, bekleyen öğretmen adaylarımız için bir atama sözü veremiyorum, böyle bir atama söz konusu olmayacak çünkü en başta?
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Duyamıyoruz, ses gelmiyor Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - İyi ki gelmiyor, söylediğim çok hoş şeyler değil çünkü.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Olsun efendim, doğruyu söyleyin, biz doğruyu istiyoruz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Doğru ama hoş olmayan doğru bunlar, evet. Şubatta açıktan atama yok. Hem daha önce ilan edilen ağustos programına sadık kalmak adına, onunla ilgili yapılan planlamaları aksatmamak için hem de biliyorsunuz bu sene aynı zamanda alan bilgilerini de içeren türden sınavlar yapılacak. Dolayısıyla şubatta yapılacak her atama daha sonra alan sorularını da içeren sınavlara giren gençlerimizin kontenjanından düşülecek demektir. Bu da yine kendi içinde bir haksız uygulama da olabilir endişesiyle, baştan da ilan edildiği gibi, şubat ayında açıktan atama maalesef yapılmayacak.
Dicle Üniversitesi ile ilgili bir ayrımcılık, Sayın Tan'ın konuşmasında dile getirdiği hususlarla ilgili bir ayrımcılık söz konusu olabilir mi? Sayın Tan da zaten konuşmasında oradaki altyapıyla ilgili çok olumlu şeyler söyledi ama bu altyapının gereği gibi ve çevreyle, bölgeyle verimli bir iş birliği hâlinde kullanılamadığını vurguladı. Bu, genel olarak bütün üniversitelerimiz için söylenebilecek bir zafiyet. Şüphesiz bunu çok iyi yapan üniversitelerimiz var, çevreleriyle çok verimli ilişkiler kuran üniversitelerimiz de var ama bazı üniversitelerimiz veya bazı bölümler hâlâ bir tür fildişi kule havası içerisinde çalışmalarını sürdürüyorlar. Dicle Üniversitesindeki bölümlerin çevreyle ilişkileri konusunda tek tek üzerlerine düşeni ne kadarını yapıp ne kadarını yapmadıklarının bilgisini istedim ama şu anda henüz elimize ulaşmadı ama Dicle Üniversitesinin veya herhangi bir üniversitemizin özellikle ihmal edilmesi, kasıtlı olarak iş göremez hâle getirilmesi şüphesiz söz konusu olamaz yani oraya yapılan altyapı yatırımlarının kendisi bile buraya verilen önemin ve buradan beklenenlerin bir kanıtı. İnşallah, başta Dicle Üniversitesi olmak üzere, üniversitelerimiz, kendilerine sağlanan bu olanakları, bu imkânları daha verimli kullanırlar ve bu tür "Acaba özellikle ihmal mi ediliyoruz?" türünden endişeleri de bertaraf edecek bir tutum sergilerler.
Ben hem size hem Sayın Tan'a bu açıklamaları yapma fırsatını da verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ederiz.