| Konu: | CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 26.04.2012 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İnfaz Kanunu'nda değişiklik yapılmasına ilişkin teklifi görüşüyoruz. Bu çerçevede İnfaz Kanunu'nda, tutukluların ağır hasta olan yakınlarıyla görüşebilmesi, onlara ölmeden önce helallik dileyebilmesi ya da son noktada onlarla görüşüp hasbihâl edebilmesi amacıyla düzenlenmiş bir değişiklik hükmü. Bu, gerçekten, insani düşüncelerle getirilen bir değişiklik ve komisyon aşamasında da Cumhuriyet Halk Partili komisyon üyeleri olarak bu değişikliğe destek verdik. Hatta destek verirken şunu söyledik? Bu düzenleme ile bir gün, yakınlarıyla görüşebilme imkânı getiriliyor. Biz, "Bir gün yeterli değildir, iki gün yapalım bunu. Türkiye'de mesafe, hasta ziyaretindeki görüşmede istenen amaca ulaşabilme açısından iki gün olması uygundur." dedik, bu talebimiz kabul edilmedi. Yine aynı şekilde, o görüşmeler sırasında, ekonomik durumu yetersiz olan tutukluların bu görüşmeyi sağlayabilmesi için giderlerinin karşılanması konusunda devlet yardımının sağlanması gerektiği talebimizi belirttik, bu da kabul görmedi, bu şekliyle Genel Kurulun önüne geldi. Genel Kurulda bu eksikliklerin de düzeltilerek gerçekten amaca uygun hâlde yasadaki değişikliğin yapılması, kanunlaşması çok daha uygun olacaktı. Ama bu çerçevede, bu değişiklik, gerçekten bir ihtiyaca cevap veren değişiklikti.
Değerli arkadaşlar, işte, tam da kamuoyunda bu teklife "Haberal kanunu" adının verilmesine sebep olan madde bu madde, 3'üncü madde. Biliyorsunuz, bu görüşmeler Adalet Komisyonunda yapıldığında Sayın Mehmet Haberal'ın annesi ağır hastaydı, ölüm döşeğindeydi ama henüz Hakk'ın rahmetine kavuşmamıştı. Daha sonra Sayın Haberal'ın annesi Hakk'ın rahmetine kavuştu. Kendisine başsağlığı, rahmetliye de Allah'tan rahmet diliyorum.
Burada, önümüzdeki kanun teklifinin yayım tarihine bakalım arkadaşlar, 16 Ocak 2012. Bu kanun teklifi 16 Ocak 2012 tarihinde dağıtılmış milletvekillerine yani bugünden üç ay on gün önce dağıtılmış ve gene Adalet Komisyonuna geldiğinde o andaki atmosfere baktığımızda biz bunun hemen Genel Kurul gündemine geleceğini, kanunlaşacağını ve yürürlüğe gireceğini düşünüyorduk ama her ne hikmetse, o günden bugüne kadar bu kanun teklifi bir türlü Genel Kurul gündemine gelmedi. Gelmediği gibi, o günden bu yana toplam 27 tane kanun geçirmişiz. Bakın, listesini çıkardım, toplam 27 tane kanun Genel Kurul gündemine gelmiş. Bunların 11 tanesi milletlerarası sözleşmenin uygun bulunmasına ilişkin kanun. Bu arada, alelacele, üç gün içerisinde MİT kanunu değişikliğini geçirmişiz; komisyonda bütün o gürültü patırtı, kavgalarla "4+4+4" dediğimiz millî eğitimle ilgili kanunu neredeyse bir hafta içerisinde apar topar geçirmişiz ama böylesi önemli bir kanun teklifini üç ay on gün raflarda bekletmişiz ve üstüne üstlük Sayın Haberal'ın annesi vefat ettiğinde bir sayın grup başkan vekili çıkıp şunu diyebilmiştir değerli arkadaşlar: "Bu vebal bizde değil. Biz değil, Cumhuriyet Halk Partisi istemedi bunun yasalaşmasını."
Allah için elimizi vicdanımıza koyalım. Cumhuriyet Halk Partisinin istemediği bir kanun kanunlaşmasaydı, Millî Eğitim Kanunu'ndaki değişiklik talebiniz kanunlaşmazdı, o inmezdi bu Genel Kurula. 27 tane kanunu indirmişsiniz. Okumuyorum. Milletlerarası sözleşmeler var. Çok mu önemliydi? Üç ay sonra çıksaydı ne değişirdi, ne kaybederdiniz? Ama mesele o değil. Tabii, meselenin bu olmadığını hepimiz biliyoruz. Buna rağmen bu olumlu değişikliğin geçiyor olması yine de sevindiricidir. Bu kötü olayın en azından bundan sonraki yaşanacak olaylara iyi bir vesile olması sevindiricidir diye düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, tabii, cezaevinde tutuklu bulunanların hasta yakınlarıyla görüşebilmeleri önemli bir imkân, fırsat ama cezaevinde tutuklu olanların tutukluluk koşullarının düzeltilmesi de en az bunun kadar önemli, dikkate almamız gereken, göz ardı edemeyeceğimiz bir konu. Cezaevinde tutukluların sağlık koşulları Türkiye'de ciddi tehdit altında. Sayın Bakanımız burada, Sayın Adalet Bakanımız burada, bu görüşmeleri dinliyor. Türkiye'de cezaevlerinde tutukluların sağlık güvenlikleri yoktur. Türkiye'de cezaevlerinde yaşayanlar devletin koruma ve gözetimi altında adım adım ölüme sürüklenmektedir. Bu, cezaevinde yaşayanların yaşam hakkının devlet kontrolü altında tehdit edilmesidir.
Değerli arkadaşlar, bakın, Cumhuriyet Halk...
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Bağımsız izleme komiteleri yok mu?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Hiç öyle söylemeyin. Burada meydanda, meydanda. Vicdanınız varsa bakarsınız.
Cumhuriyet Halk Partili 6 milletvekilimiz Silivri Cezaevini ziyaret etti, 4 tanesi tıp doktoru, hekim. Bakın, burada, Profesör Doktor Fatih Hilmioğlu, eski rektör, yine eski, emekli Orgeneral Ergun Saygun Paşa, yine Albay Mehmet Yoleri, 3 tane ciddi ağır hastalığı olan tutuklu. Bu tutuklulardan Ergun Saygun'un kalbi yüzde 30 oranında çalışıyor, yüzde 70 çalışmıyor. Her an ani bir kalp kriziyle ölme riski var. Fatih Hilmioğlu karaciğer kanseri ve diğer hastalıkları var.
Değerli arkadaşlar, bakınız, burada, Silivri Cezaevinde -düzeltiyorum- Silivri toplama kampında, Sayın Bakanın "hastane" dediği ama aslında hiçbir sağlık imkânı olmayan koşullarda bu tutuklular ölüme mahkûm edilmiş durumda. Üniversite hastanelerinden verilen rapor var. "Bunların üniversite ortamında kontrol altında tutulması gerekir." diye rapor verilmiş olmasına rağmen adli tıp hekimlerinden alınan "Devlet hastanesi koşulları yeterlidir." ibaresiyle orada tutuluyorlar. Buna rağmen Silivri toplama kampında devlet hastanesi imkânlarında bir sağlık hizmeti dahi verilmiyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, Kaşif Kozinoğlu, bu sebeple elli altı dakikada hastaneye yetiştirilemediği için kalp krizinden öldü. Adı "kalp krizi" diyorlar. Kabul edelim kalp krizinden öldüğünü, şüpheleri bir tarafa bırakarak. Bir devletin kendi koruması altındaki tutukluyu kalp krizinden, hastaneye yetiştiremeden öldürmeye hakkı var mı, ölümüne sebep olmaya hakkı var mı?
Bakın, bir mektup, Ali Özoğlu -Silivri toplama kampında tutuklu- yazıyor. Aynı, Kaşif Kozinoğlu'nun, rahmetlinin başına gelenin kendisinin de başına gelebileceğini söylüyor, direkten döndüğünü söylüyor. Bir saat on dakikada, talep etmesindense iki saat on dakika sonra hastaneye yetiştirilebiliyor.
Değerli arkadaşlar, tutukluların sağlık sorunu olan yakınlarıyla görüşmesini sağlamak üzere çıkaracağımız bu kanun gerçekten çok önemli bir adım ama tutukluların cezaevinde sağlık koşullarını düzeltmeye dönük adım atmak da bu Meclisin görevidir, bizim omuzlarımızda, bizim vebalimiz altındadır.
Pozantı Cezaevinden biraz önce söz edildi burada. Pozantı Cezaevindeki çocuklar, iddia ne olursa olsun, devletin gözetimi altında, koruması altında olması gereken çocuklardır ve Pozantı Cezaevinde, devletin koruması altındaki çocuklara tecavüz edildi. Bunun vebali bugün devletin omzundadır.
Bu nedenle, bütün bu vebalden kurtulmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak üzerimize düşeni yapmak zorundayız.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.