| Konu: | ANKARA MİLLETVEKİLİ LEVENT GÖK'ÜN VE İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL'IN 19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI'NA İLİŞKİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI DOLAYISIYLA |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 20.05.2013 |
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) - Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'mız kutlu olsun. Bayram pazar günüydü ama etkileri bugün de, yarın da, önümüzdeki günlerde de devam edecek. Bir hafta öncesinden andık Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı, Gençlik Haftası boyunca kutlamalarımıza devam ettik. İnşallah, bu şuur, bu coşku, bu heyecan dalga dalga Türkiye'nin her tarafında önümüzdeki günlerde de etkisini hissettirmeye devam edecek.
Öncelikle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok değerli üyelerine Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'na gösterdikleri alakadan ve gündem dışı söz alarak milletimizin Gençlik ve Spor Bayramı'nı tebrik ettiklerinden dolayı yürekten teşekkür ediyorum.
Çok saygıdeğer milletvekilleri, bayram birlik vesilesidir; bayram, birliğimizi teyit etme vesilesidir; bayram, bir olma, birlik olma ve birlikte hareket etme vesilesidir. Anadolu'nun erenlerinden Hacı Bektaş Veli'nin buyurduğu gibi bayramlar bir olmak, iri olmak, diri olmak vesilesidir. Bayram coşkusu, birlikte kutlandıkça günden güne artacaktır. Bayram heyecanı, birlikte hareket edilebildikçe, bayramı bayram yapan değerleri birlikte telaffuz edip birlikte yaşatabildiğimiz müddetçe günden güne artmaya, dalga dalga yayılmaya devam edecektir.
En sonda söylenmesi gereken sözü ben aslında sözlerin en başında ifade edeyim: Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, onun gençliğimize armağan ettiği Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'ndan ayrı düşünebilmek mümkün değildir. Atatürk'süz bir millî bayram tahayyül etmek, tasavvur etmek, dizayn etmek ve gerçekleştirmek mümkün değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir şeyi daha ifade etmek isterim: Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü Türkiye Cumhuriyeti'nden, Türkiye Cumhuriyeti'ni de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten ayrı düşünebilmek, ayrı değerlendirmek, ayırabilmek mümkün değildir. Bu yönde bir çabanın, iktidarıyla muhalefetiyle, Parlamentoda temsil edileniyle edilemeyeniyle, herhangi bir siyasi camia tarafından yaşatılacağına zaten ihtimal vermiyorum. Bu toplum, bu coğrafya her türlü fitne fesat tohumunu çürüttüğü gibi, Atatürk'le Türkiye Cumhuriyeti arasına, Atatürk'le Türk milleti arasına ekilmek istenen fitne fesat tohumlarını, ayrılık tohumlarını da çürütmeye muvaffak olacaktır.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - İnşallah, inşallah!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) - Bu coğrafya bugün her zaman olduğundan çok daha fazla birliğe muhtaçtır, beraberliğe muhtaçtır, dayanışmaya muhtaçtır, kol kola girmeye muhtaçtır. Hayata baktığımız pencere hangi pencere olursa olsun, siyasetimizi dizayn eden felsefi görüş, ideolojik yaklaşım ne olursa olsun bayram günlerinin millî coşku ve heyecanı söz konusu olduğunda hepimizin aynı türküyü söyleyebilmesi lazım. Zira, vatan bir, devlet bir, millet bir, bayrak bir olduğuna göre, bunun ötesinde bir duyguyu düşünmek, tahayyül etmek, tasavvur etmek söz konusu bile değildir.
Muhalefetin eleştirisi var, bayram kutlamalarının formatı değiştiğinden dolayı ama bir yandan da öz eleştiri yapmak lazım, bayramın bugünkü kutlama biçimine yoğunlaşmak lazım. Dün biz gençlerimizle beraberdik. On binlerce üniversiteli ve liseli gencimizle birlikte Anıtkabir'e çıktık, Atatürk'ün manevi huzurunda saygı duruşumuzu gerçekleştirdik, sonra o gençlerimizle birlikte bayram kutlamalarına devam ettik. Türkiye'nin dört bir yanında bayram kutlamaları farklı bir coşku ve heyecana tanıklık etti. Seksen bir ilimizde, istisnasız tamamında ay yıldızlı al bayraklarımızla on binlerce genç sokaklarda, meydanlarda, okullarda, salonlarda, alışveriş merkezlerinde, sportif etkinliklerde bayramın heyecanını milletimizin iliklerine kadar hissetmesini sağladılar. Gerçekten ortaya çok büyük bir enerji çıktı. Bu enerjilerin toplamında iyi bir sinerjiye ulaştığımız kanaatindeyim. Eskiden bayram kutlamalarında resmî geçitler olurdu, adına "geçit resmi" dediğimiz, kamu araçları geçerdi. Tankın olmadığı yerde, top arabasının olmadığı yerde belediyelerin yeni alınan çöp kamyonları, yeni alınan zabıta arabaları, sağlık teşkilatına yeni dâhil olan ambülansların geçidi ile bir bayram kutlamasının Türk milletinin heyecanına, arzusuna, arayışına uygun bir bayram olduğunu biz doğrusu bugüne kadar düşünemedik.
Çok değerli milletvekilleri, bayramı sembolik düzeye indirgememek lazım; bayramı sembollerden almak, yaşatılması gereken sembolleriyle birlikte telaffuz edilmesi gereken fikirlerle donatmak lazımdır. 19 Mayıs 1919'da ne oldu? 19 Mayıs 1919'da yaşanan tarihî hadise yaşanmasaydı bugün ne olurduk, nerede olurduk, ne şekilde olurduk? Eğer biz gençlerimize bunları konuşturamayacaksak, bunları tartıştıramayacaksak, bunların toplumsal zeminde ve özellikle genç kitlelerde anlaşılmasını sağlayamayacaksak bayram bugün olur, yarın olur ama öbür gün tartışmaya açık olur. Bu toplumun manevi değerlerinin yok edilmesine fırsat vermemek lazım. Ben bu duyarlılığı başka zeminlerde, başka zamanlarda da topyekûn ortaya koymamız gerektiğine inananlardanım. Yakın zamanda "Çanakkale Harbi'nde Seyit Onbaşı var mıydı, yok muydu?" tartışması yapıldı bu ülkede. "Bir insan bedeniyle 200 küsur kiloluk top mermisini kaldırıp onu topun namlusuna sürmek mümkün müdür değil midir?" tartışması yapıldı bu ülkede. O günlerde de bu tepkiyi beraberce ortaya koymamız lazımdı. Biz tepkimizi koyduk, reaksiyonumuzu gösterdik. Bu topraklar Seyit Onbaşılarla vatan, bu topraklar Ulubatlı Hasanlarla vatan. Bugün Seyit Onbaşı'yı tartıştırırsak yarın Ulubatlı Hasan'ı tartışmaya açacaklar, bir başka gün "Sultan Mehmet, Fatih miydi?" tartışmasını açacaklar. Bir başka gün belki, "Mustafa Kemal Atatürk Samsun'a çıkmış mıydı, çıkmamış mıydı? İstiklal Harbi hangi zeminde, hangi boyutta cereyan etmişti?" tartışmasıyla devam edecekler.
Ruh kökümüze inmemiz lazım ruh; mana kökümüze inmemiz lazım. Mazisi olmayanın atisi olmaz. Geçmişe inmemiz lazım. Geçmiş yüzyılı anlamayan nesillerle gelecek yüzyılı inşa edebilmemiz, saygıdeğer milletvekilleri, mümkün değildir. Biz, her zaman her zeminde ifade ettik: Kökleri mazide olan atiyi temsil ediyoruz. Geçmişten gücümüzü, geçmişten enerjimizi, kaynağımızı alarak dallarımızı, kollarımızı, geleceğin aydınlık Türkiye'sini inşa etmek üzere gökyüzüne doğru uzatıyoruz. Ama nesillerin bunu idrak etmesi lazım. Nesillerin Mehmet Akif Ersoy'u da unutmaması lazım, nesillerin İstiklal Marşı'nı unutmamak için onun "Safahat" eserini de unutmaması lazım. Bugün, maalesef, elli yıl önce yetmiş beş yıl önce konuştuğumuz Türkçeyi bu ülkede "eski Türkçe" olarak adlandıranlar var;
bugün, maalesef, Atatürk'ün Nutuk'unun Türkçesini eski Türkçe olarak adlandıranlar var. Bugün, Safahat'ı anlamayan, Nutuk'u anlamayan nesiller, emin olun çeyrek yüzyıl sonra bağımsızlığımızın ve özgürlüğümüzün eşsiz dizeleri olan İstiklal Marşı'nın mısralarını da anlamaz hâle gelecekler. Buna göz yumamayız, buna rıza gösteremeyiz.
Stadyumlardaki geçit resimlerinden, stadyumlarda açılan pankart ve dövizlerden çok daha önemli olan, 19 Mayıs ruhunu, heyecanını ve 19 Mayısın akabinde gelişen, gerçekleşen tarihsel önemli olayları gençlerimizle birlikte konuşmak, paylaşmak, anlamak ve anlaşmaktır.
Çok saygıdeğer milletvekilleri, İç Tüzük'ten doğan hakkımızı Hükûmet adına kullanmak üzere burada bulunuyorum. Paylaştığım görüşler Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin görüşleridir. Şunu bilmenizi isterim: Eğer Çanakkale Harbi olmasaydı, 1915'te Çanakkale geçilmez kılınmasaydı -kuvvetle muhtemeldir- 19 Mayıs 1919'da, Bandırma Vapuru, Gazi Mustafa Kemal ve refakatindeki 19 kişiyle birlikte Samsun Tütün İskelesi'ne yanaşamayacaktı. Eğer 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun Tütün İskelesi'ne çıkmış olmasalardı, dalga dalga büyüyen heyecanla kurtuluş ve kuruluş mücadelesi Samsun'dan başlamış olmasaydı -yine kuvvetle muhtemeldir ki- akabinde Amasya, Sivas, Erzurum kongreleri yapılamayacaktı; sonrasında, 23 Nisan 1920'de, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanamayacaktı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin riyasetinde ve kumandasında büyük Kurtuluş Savaşı gerçekleşmeyecek, 30 Ağustos zaferine erişilemeyecek, 9 Eylülde işgalci kuvvetler İzmir'den Ege'nin sularına süpürülemeyecekti. 19 Mayıs 1919'da Gazi Mustafa Kemal Samsun'a çıkmış olmasaydı -çok büyük olasılıkla- İzmir'de ayaklar altına alınan ay yıldızlı al bayrağımız, sonsuza kadar kalmak üzere gönderdeki yerine çekilemeyecekti.
Değerli milletvekilleri, bu duygular, bu toplumun, bu ülkenin, bu milletin müşterek duygularıdır. Bayramda ayrışmak değil, bayramda birleşmek lazım; bayramda ayrı ayrı yürümek değil, bayramda kol kola girmek lazım; bayramda Atatürk'ün huzuruna ayrı ayrı çıkmak değil, birlikte çıkmak ve manevi huzurda ruhunu, vicdanını ebediyen istirahatgâhında huzurlu kılmak lazımdır. Biz bu coşkuyla hareket ettik, biz bu duygularla hareket ettik. Trabzon'un horonuna Diyarbakır'ın halayı karıştı, Şanlıurfa'nın zılgıtlarıyla Ege'nin zeybekleri oyunda birleşti. Bu heyecan dün bu ülkede yaşandı, dalga dalga yaşandı ve ben şuna inanıyorum: Karadeniz'den dalga dalga heyecan Türkiye'nin kuzeyinden güneyine ulaştı, batısından doğusuna ulaştı; dalga dalga bu heyecan sonrasında bayrak bayrak doğudan, güneydoğudan Anadolu'nun kuzeyine, Ege'sine, Marmara'sına, Trakya'sına uzandı. Bu coşku bizim coşkumuz, bu heyecan bizim heyecanımız. 81 vilayette yaşayan bütün gençleri bayram vesilesiyle kardeş oldukları gerçeğinde birleştirmek lazım. Bu bayram daha da gururluyuz, bu bayram daha da mutluyuz, bu bayram coşkumuz daha da kuvvetli.
Kutlamalarda da ifade ettim, Atatürk'ün Türkiyesi, bugün 2020 olimpiyat oyunlarının İstanbul markasıyla en kuvvetli adayıdır. Atatürk cumhuriyeti kurarken Düyun-ı Umumiyle (Borçlar İdaresiyle) yönetimi devralmıştı. Atatürk'ün Türkiyesi, bugün IMF'e olan borçların son taksitini de ödeyen ve özgürlüğü borçsuzlukta arayan bir Türkiye hâline gelmiştir. Bu, bizim gurur duymamız gereken bir tablodur; bu, bizim coşkuyla karşılamamız gereken bir tablodur.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Diğer borçları da açıkla, diğer borçları da!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) - Atatürk'ün Türkiyesi, bugün farklılıklara tahammülünü daha da geliştiren, demokrasiyi daha da içselleştiren, özgürlükleri daha da kuvvetlendiren, hukukun üstünlüğüne daha da fazla inanan insanların yönettiği, yaşadığı, paylaştığı bir Türkiye'dir.
Atatürk'ün cümlesi Türkiye Büyük Millet Meclisinin duvarında. Eğer 19 Mayıs 1919 olmasaydı, Samsun'dan Kurtuluş Harbi başlamasaydı, "Hâkimiyet bilakayduşart milletindir." cümlesi bu duvardaki yerini alamayacaktı. O gün, egemenliğin kayıtsız, şartsız millet iradesine teslim edildiği gündür. Diyarbakır'ıyla, Hakkâri'siyle, Van'ıyla, Rize'siyle, Trabzon'uyla, Samsun'uyla, Kayseri'siyle, Sivas'ıyla, Muğla'sıyla, Mersin'iyle, Antalya'sıyla, Konya'sıyla, Edirne'siyle, Tekirdağ'ıyla, Çanakkale'siyle, İstanbul'uyla ve elbette ki Ankara'sıyla 81 vilayetimizin, 76 milyon kardeşimizin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin dün bayram kutlamalarına rengârenk kıyafetleri, millî giysileri içinde büyük heyecan katan 25 Türk soyuna mensup ülkeden gelen kardeşlerimizin ve onların temsil ettiği halkların ve Anadolu'dan verilen evrensel mesajla "Yurtta sulh, cihanda sulh" prensibiyle huzur duyan bütün dünya gençlerinin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.
Sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)