GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:30.01.2013

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, bir kavram kargaşası yaşıyoruz. Eğer bu 2/B'lerin nereden nasıl geldiğini bilmezsek neticesini de doğru ortaya koyamayız.

Şimdi, çıkıp "Altmış, yetmiş, seksen yıldır çözülemeyen sıkıntıyı biz çözdük." dersek doğru bir yaklaşım olmaz. Hepimiz biliyoruz ki en doğru çözüm, kadastronun tamamlanmasıyla beraber. Hâlbuki, bakın, 1960 ihtilalinden önce, dönemin hükûmetleri zamanında 2/B çalışması yapılmış, 2/B'yle ilgili çalışmalar gerçekleşmiş; ihtilal olmuş ve ihtilal hükûmeti yapılan çalışmaların tamamını iptal etmiş. Daha sonra, 2000'li yıllarda yine mevcut hükûmetler bu yasayı getirmişler, çözümünü ortaya koymuşlar, Anayasa Mahkemesi iptal etmiş.

Şimdi, bir çalışma yapıldı, doğrudur ama bu çalışma da Sayın Bakan, Anayasa'ya aykırı. Anayasa'nın 169 ve 170'inci maddesine baktığınız zaman orada orman köylülerinden bahseder, orman köylülerinin korunmasından bahseder. Ama bu yasada orman köylülerine ve ormana verilen herhangi bir şey yok. Şimdi, anayasal çoğunluğunuzla, Parlamento çoğunluğunuzla bunları geçirebilirsiniz ama bir suç işliyorsunuz. Eğer siz orman köylerini korumadığınız müddetçe, orman köylerine buradaki kaynakları aktarmadığınız müddetçe ve buradan gelen kaynakları ormanlara aktarmadığınız müddetçe Anayasa suçu işlemeye devam edeceksiniz. Şimdi çoğunluğunuz olabilir ama yarın bunların sorgulanamayacağının garantisi yok. Nasıl bugün siz, geçmişe dönük on-on beş yıllık olayları sorguluyorsanız, emin olun bunlar da sorgulanacak çünkü 169 ve 170 açık, tamamen buradan elde edilen gelirlerin orman köylüsüne aktarılması gibi bir zorunluluk var. Ama burada orman köylüsüne bir şey var mı? Yok.

Peki, Sayın Bakan, ben size bir şey soracağım: Bu ormanları kim koruyor? Sanıyor musunuz ki sadece orman teşkilatı koruyor. Orman teşkilatı yüz yetmiş yıldır özveriyle çalışıyor ama burada orman mühendisleri var, ben bu teşkilatta yirmi iki yıl boyunca çalıştım, hep söylüyorum, sizin dört saatte ulaşamadığınız yerlere ilk önce oradaki orman köylüsü geliyor o orman yangınlarını söndürmeye. Ormana yapılan yasal olmayan bir müdahale olduğu zaman o orman köylüsü gelip orada koruyor. Ormanlarda kaçak olduğu zaman, otlatma olduğu zaman ilk önce ormanları koruyan, gözü gibi koruyan orman köylüsü. Peki, orman köylüsü bu kadar ormanları korurken orman köylüsüne niye hiç imkân getirmiyorsunuz Sayın Bakan? Burada bir imkân var mı? Ama sizin grup başkan vekiliniz çıkıyor, bunları sadece "işgalci" olarak değerlendiriyor.

Şimdi, ben size soruyorum, yüz yıldır size dedenizden atanızdan kalmış bir yer, Toroslarda, dağın başında 2-3 dönüm taşlık alanı, kayalık alanı açmış, orayı ekmiş biçmiş -babasından dedesinden kalmış- ancak karnını doyurabiliyor, ancak karnını doyurabiliyor. Biz İstanbul'la ilgili düzenlemede diyoruz ki: Aylık gelirleri 2 milyarın altında olduğu için bu düzenlemeyi getiriyoruz. Emin olun, orman köylerine gidin yıllık gelirleri 2 bin lira yok, yıllık geliri 2 bin lira yok. Ben Adana'nın Feke'sini, Kozan'ını, Saimbeyli'sini, Pozantı'sını, Aladağ'ını köylerine kadar tek tek bilirim. Gidin, Saimbeyli'nin Eyüplü köyüne, Aladağ'ın Küp köyüne. Küp köyünde altı ay yollar açılamıyor, yiyecek ekmeğe muhtaç insanlarımız var. Bunlarla ilgili yalvarıyoruz, diyoruz ki: Ya, şu gelen haktan orman köylüsüne bir imkân tanıyın. Şimdi, biraz önce de söyledim, bakın, Aladağ'da, Pozantı'da, Feke'de, Saimbeyli'de, Antalya'da, Muğla'da 20 bin lira, 30 bin lira, dönümüne, fiyat koymuşsunuz. Nasıl alacaklar bunu? Soruyorum: Müracaat ettiniz mi? Eden var, etmeyen var. "Vekilim, biz müracaat ettik ama bizim burada toprak namustur. Ama biz bunları bu şartlarda alma şartına sahip değiliz." diyor.

Sizin bu getirdiğiniz yasadan kim yararlanıyor, biliyor musunuz Sayın Bakan? Arsa spekülatörleri yararlanıyor, emlakçılar yararlanıyor, zenginler yararlanıyor. Ya, nerede, hani fakir fukara, garip gureba? İşte, fakir fukara, garip gureba arıyorsanız o orman köylerine bakın. İsyanımız bu. Bunu defalar kere söyledik, gene yok, gene yok. Getirdiniz bir tane düzenleme.

Bakın, buradan açık ve net söylüyorum: Satamayacaksınız, satamayacaksınız, satamayacaksınız! Siz buna, sadece "Bütçe açığını kapatayım, cari açığı kapatayım." mantığıyla bakarsanız, sosyal problemleri göz önüne almazsanız yarın o Aladağ'ın köyüne kime gidip satacaksınız orada alamadığı zaman? Alamayacaklar, bak, göreceksiniz, bunların yarısından fazlası bu dağ köylerinde, Torosların eteklerindeki o fakir fukara bunları alamayacak ama birtakım zenginler buradan rantı vuracaklar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - ?köşeyi dönecekler, onların işi görülmüş olacak. Biz o zaman hangi problemi çözmekten bahsedeceğiz Sayın Bakan? Amacımız problem çözmekse gelin doğru çözelim, vaktimiz var.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.