| Konu: | ADANA MİLLETVEKİLİ SEYFETTİN YILMAZ VE 21 MİLLETVEKİLİNİN; UYGULAMALARINDA SİYASİ NÜFUZUNU KULLANARAK GAZİ YERLEŞKESİNİ, ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARAZİSİNİ VE İSTANBUL ORMAN BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNDEKİ HAFRİYAT ALANLARINI DEVREDEREK KAMUYU ZARARA UĞRATTIĞI VE GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANDIĞI İDDİASIYLA ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMELERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 14.11.2012 |
MHP GRUBU ADINA SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su İşleri Bakanı hakkında verdiğimiz gensoru ile ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayın Orman ve Su İşleri Bakanının bu Bakanlığı yönetme kabiliyetinin ortadan kalktığı bir süreci yaşıyoruz. Söylediklerimi çok ciddiyetle dinlemenizi istiyorum. Hani Sayın Başbakan "Ciddi konular olmadan verilen gensorular gensoru değildir." diyor ya, şimdi, ciddi konulara değinip bu konudaki sizin samimiyetinize de bakacağız ve vicdanlarınıza sesleneceğiz.
Şimdi bakın, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan kendisini hoca, çalışanlarını talebe görüyor. Öyle bir Bakanlığı yönetiyor ki, öyle bir anlayışla, siz değerli milletvekillerinin oğlunu açıktan atamayla kadroya alıyor. Kendisi açıklar biraz sonra kimler olduğunu.
Bakın, Özel Kalem Müdürü Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı görevinden maaş alıyor. Strateji Geliştirme Başkanlığı görevini yapıyor mu? Yapmıyor. Niye Strateji Geliştirme Başkanlığı görevinden maaş alıyor? Çünkü onun ek göstergesi 6400 yani genel müdürün aldığı haklara ve maaşa sahip. Bu helal midir?
Yine?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahısar)- Kırk sekiz saat çalışıyor?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla)- Kaç saat çalışırsa çalışsın Sayın Bakan.
Şimdi, Mustafa Yaraşır'ı önce Personel Daire Başkanlığına atıyor, hiçbir gün o görevi yapmıyor, bu kadroyu alıyor; sonra başmüfettişliğe geçiriyor; daha sonra, bu son kararnameyle müşavirlerin maaşı 1 milyar arttı ya, hemen müşavirlik kadrosuna geçiriyor yani kendine yakın olanları, yandaşları, akrabaları Özel Kalemden özel kadrolara alıyor ağabeyinin oğlu dâhil olmak üzere; kendine yakınlara -efendime söyleyeyim- özel kadrolarla özel maaş aldırıyor.
Peki, şimdi sormak lazım Sayın Bakana, bizi izleyenlere de sormak lazım: Milyonlarca gencimiz -KPSS sınavlarıyla- 2 dil bilmesine rağmen, dirsek çürütmesine rağmen sınav sınav koşarken siz hangi özelliklerden dolayı bunları özel kadrolara alıyorsunuz?
Orman Bakanlığında, yangınlarda yirmi dört saat çalışan? Biraz önce dedi ya: "Bizim Özel Kalem Müdürü kırk sekiz saat çalışıyor." Bakın, ormancılar yirmi dört saat esasıyla çalışırlar. Yazın yangınlarda üç gün uyumayan orman yangın işçisi vardır, kadro bekliyorlar. Orman mühendisleri üç gün uyumazlar, orman işletme şefleri üç gün uyumazlar; bölge müdürleri, genel müdürler, ormancılar böyle çalışır. Sadece o sizin Özel Kalem Müdürünüze 6400 ek göstergeyi veriyorsunuz, onların ne kabahati var?
Şimdi, bu anlayışla yönettiğiniz bir Bakanlıktan verim almanız mümkün mü? Çalışanları ötelediniz, kendinizi hoca, çalışanları talebe gördünüz. Ormancılık tarihinin kendinizle başladığını düşünen, ormancıların o devasa hizmetlerini görmemezlikten gelen, onları liyakat esasına göre değil, yandaşlığa göre atadığınız bir sistem çökme noktasına gelmiştir Sayın Bakan.
Şimdi, buradan soruyorum: Orman Bakanlığının merkezini biliyorsunuz değil mi değerli milletvekilleri? Orman Bakanlığının merkezinde, Bakanın alt katında 10 trilyonluk yolsuzluk oluyor, 10 trilyonluk.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yok canım!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bu yolsuzluk üzerine -basına da yansıdı- bu yolsuzluğun faturası kime kesiliyor? "İnayet Kara" diye bir mutemet şu anda cezaevinde.
Şimdi, buradan sizin vicdanlarınıza ve Bakana soruyorum: Harcama yetkilisi olarak görev yapan genel müdürler görevinde mi Sayın Bakan? Cevap verin, biraz sonra verin.
OKTAY VURAL (İzmir) - Görevde. Vay be!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Peki, çok daha enteresan bir şey söyleyeceğim; bakın, çok daha enteresan bir şey söyleyeceğim: Harcama yetkilisi olan ve bu 10 trilyonluk yolsuzlukta imzası olan genel müdür ne yapılıyor biliyor musunuz? Şu anda Orman Bakanlığının Müsteşarı, şu anda Orman Bakanlığının Müsteşarlığını yapıyor. (MHP sıralarından "Ooo?" sesleri)
Bu yolsuzlukta, bu usulsüzlükte imzası olan diğer bir genel müdür ne yapılıyor biliyor musunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) - Şirketi Hayriye!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Sayıştay denetçisi yapılıyor yani milletin hazinesini denetleyen bir birime?
ALİM IŞIK (Kütahya) - "Kediyle ciğer" misali?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Evet.
Şimdi, sorgulanmadan, yargılanmadan hüküm vermek doğru değil ama Sayın Bakana ve sayın milletvekillerine, özellikle AKP Grubuna soruyorum: Bu 10 trilyon nerede? Şu anda 10 trilyon yok. Yani 10 trilyonu bir tek bu İnayet Kara aldı? Peki, para nerede, 10 trilyon?
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Bakan biliyordur.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bu kimin parası? Bu, hazinenin parası; bu, fakir fukaranın, garip gurebanın, yetimlerin parası.
Değerli milletvekilleri, bu paranın çıkması lazım. Bu parada dahli olanların, üst düzey 30-40 kişinin imzası var. Hâlâ görevde olmayı, Sayın Bakana soruyorum, vicdanınıza sığdırabiliyor musunuz? Bunda imzası olan bir genel müdürü Müsteşar olarak atamayı vicdanınıza sığdırabiliyor musunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) - Sığdırıyor demek ki.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sığdırmasa yapar mı?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Yani bu para, değerli milletvekilleri, ortada yok, bu para yok. Bu para hazinenin malıdır, milletin malıdır?
ENVER YILMAZ (İstanbul) - Yargıya intikal etmiş.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Efendim?
ENVER YILMAZ (İstanbul) - Yargıya intikal etmiş.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ayrı?
ENVER YILMAZ (İstanbul) - "Ayrı" değil, mahkeme kararı?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Açıklar, Bakan açıklar.
Bakın, bir şey söylüyorum; hâlâ buna, var ya, kılıf bulmak kadar şey yok. Bir şeyde ihmal olabilir. Ben şimdi buradan bir şey soracağım. Bakın, "Ya, bunda imzaları var." diyorum, imzası var. Sayın Milletvekili, ikna edersem vicdanınla oy ver. Diyorum ki: "Bunda imzası var. Bu bir ihmalse, bu ihmali yapan adamı görevden alman lazım. Bu ihmali yapan kişiyi, bu ihmale yol açan kişiyi ne yapman lazım? Müsteşar yapmaman lazım."
Ben bir şey soracağım: Bakın, ormancı kökenliler bilir, "Dağın başında bir tane ağacın kesildiğini görmedi." diye silsile yoluyla muhafaza memurundan başlayıp şefe, işletme müdürüne kadar müfettişleri gönderip soruşturma açabiliyorsunuz. "1 metrekare, 2 metrekare yeri görmedi." diye muhafaza memurundan başlıyorsunuz, sorumlu işçiden başlıyorsunuz, işletme şefi, işletme müdürü, bölge müdürü, genel müdüre kadar müfettişleri gönderiyorsunuz akın akın, soruşturma açıyorsunuz ve açığa alıyorsunuz. Peki, burada ihmali olanları bu iş neticelenene kadar görevden almak ahlaki midir, değil midir?.
OKTAY VURAL (İzmir) - Değildir.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bu kadar net soruyorum.
SADİR DURMAZ (Yozgat) - Kayseri'de de bir mutemedin üzerinde kaldı.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Evet, şimdi başka bir şey...
OKTAY VURAL (İzmir) - Daha var değil mi?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) -Bakın, başka bir şey söyleyeceğim:
"Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
`Gömelim seni tarihe' desem, sığmazsın.
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana."
Evet, Sayın Başbakanın kitapçıkta okuduğu ve Çanakkale'de o millî mücadelemizi veren Çanakkale ruhuna ithafen onların hatırasını yaşatmak adına okuduğu bir şiir. Hepimizin tüyleri diken diken oluyor bu şiiri okurken.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Altına da şey yazalım: "Haram helal ver Allah'ım, garip kulun yer Allah'ım."
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Fakat bakın şimdi Çanakkale hatırasını, Başbakanımızın bu şiirini dahi kirleten bir olayı anlatacağım size. Sayın Bakan, şu kitabı hatırlıyor musunuz, şu kitabı? Bu kitabı hatırlıyor musunuz?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Hatırlamaz mı ya!
OKTAY VURAL (İzmir) - Hatırlatalım.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Evet, fakat bu kitaplar toplatıldı arkadaşlar. Bakın ama bana vatansever bir kişi tarafından posta yoluyla gönderildi, ele geçmiş, o bundan dört? Niye toplatıldı biliyor musunuz? Açın bunun sayfasını, bakın, iş hızla devam ederken inşaat tabii zemin seviyesine çıktığı çelik konstrüksiyon işlerinin?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Kitabın adını da okur musunuz Seyfettin Bey? Kayıtlara bir girsin.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - ?atölyede imalatların tamamlandığı, elektronik malzemenin bir kısmının şantiyeye geldiği, diğer kısmının da peyderpey sipariş programına göre gelmekte olduğu, dekorasyon işlerinin de büyük kısmının imalathanelerde yapıldığı, tesiste gösterilecek filmlerin çekiminin yapıldığı bir dönemde Gintaş İnşaat, Taahhüt ve Ticaret firması dava açıyor ve davayı kazanıyor. Tamam mı, davayı kazanıyor.
Şimdi içinizde hukukçular var, içinizde kamudan gelenler var. Ve bakın, bakanlık ne yazıyor biliyor musunuz? "İhaleyi alan firma, bu davayı kazanan firmanın masraflarını karşıladı ve kâr mahrumiyeti talebini karşılamak üzere davadan vazgeçirdi" diyor.
Değerli milletvekilleri, bu tek başına Yüce Divanlık bir suçtur. Bu ihaleye fesat karıştırmaktır, bu ihalede yolsuzluktur. Ne oluyor bakın değerli arkadaşlar? Önce bu davayı kazanan firmanın masraflarını karşılıyor şu cebine koyuyor mu? Davayı kazanan firma bununla da yetinmiyor, "Benim burada bir kâr mahrumiyetim var" diyor. Yani "Ben bu işten 3-4 trilyon para kazanacaktım" diyor. Bu paraların tamamını? Burada, Bakanlığın kitabı, Sayın Başbakanın ve Bakanın da resimlerinin olduğu bir kitapta kendileri deklare ediyorlar ve bir Bakanlık yetkilisi ayıkıyor, diyor ki; "Biz kendi kendimizi ihbar etmişiz. Biz kendi kendimizi suçlu pozisyonuna düşürmüşüz." Ve bu kitap anında toplatılıyor değerli arkadaşlar.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - O kitabın ismini bir geçirelim kayıtlara.
ENVER YILMAZ (İstanbul) - Yani resmî olarak öyle bir kitap yok.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Evet? Evet? Evet?
Buyurun, Sayın Bakan biraz sonra çıkacak, bu kitaba cevap versin. (MHP ve AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, siz cevap verin. Bakın bir şey söylüyorum, Sayın Bakan? Yani, en aşağı 15, 20 tane daha dosyam var, süremi almayın.
OKTAY VURAL (İzmir) - Daha çok var, heyecanlanmayın!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Daha 15, 20 tane, çok dosyam var yani, onun için müsaade edin.
Bakan çıkacak. Bakan çıktığında desin ki; "Bu kitabı biz bastırmadık ve dağıttık."
ENVER YILMAZ (İstanbul) - Öyle bir kitap yok diyorsunuz zaten resmî olarak.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Kitabın adı neydi Seyfettin Bey, kayıtlara geçsin.
OKTAY VURAL (İzmir) - Boş ver ya! Kitap işte görüyorsunuz, bu kitap değil ne!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bakın, Sayın Başbakanın açıklaması? Bu kim? Sayın Veysel Eroğlu. Daha sonra, tamam mı, bu kitap toplatılıyor değerli arkadaşlar.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Kitabın adı neydi Seyfettin Bey?
OKTAY VURAL (İzmir) - Sakıncalı kitap.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kabatepe Simülasyon Merkezi?
Yeniden piyasaya bir şey sürülüyor, burada bu bilgi dışarıya çıkarılıyor. Şimdi işin enteresan tarafı, bu ihale ne kadarlık bir ihale? 58 trilyonluk bir ihale değerli arkadaşlar. Şimdi, ne kadara mal oluyor? 79-80 trilyon liraya mal oluyor. Bakın, burada komisyonlar değiştiriliyor, hak edişleri imzalamayan komisyonlar değiştiriliyor. Bakan odasında toplantı yapıyor, açıklasın, Mustafa Eldemir, genel müdürler, şunlar, bunlar. Diyor ki: "Bunlar imzalanacak."
ALİ ÖZ (Mersin) - Seni ayakta alkışlıyorum.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, en sonunda şartnamede, sözleşmede olmayan elektronik malzeme ve ses düzeniyle ilgili bir hak edişin imzalanması için baskı yapılıyor. Değiştirilmesine rağmen bunu imzalamayan, bakın, bunu imzalamayan Bülent Karaoğlu, mimar, onurlu bir davranış sergiliyor ve istifa ediyor. Yine "Taner" diye bir inşaat mühendisi -kayıtlarında var, komisyonlarda var- onun da Çanakkale'den Van'a tayini çıkıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, duygu sömürüsü yapmak istemiyorum. Bu hizmeti çok önemsiyoruz, alkışlarız da bu hizmeti ama o Çanakkale ruhunun olduğu yerde bari bu tür şaibeli konuları gündem etmeyin, Allah rızası için.
Bakın, Çanakkale'de, 1 mecid borcu olduğu için, şehit düştükten sonra babasına mektup gidiyor, diyor ki: "Falan bakkala 1 mecid borcum var." Bakkal diyor ki: "Ödendi." Yani Çanakkale'de bir sürü bu şekilde destansı olaylar anlatılır. Şimdi, burada bu kadar ulvi bir iş yapıyorsunuz -girişinde okudum, iki kitapta da var, Başbakan'ın şiirini, yani bunlar millî duyguları kaldıran ve onların aziz hatırasına saygının olduğu yerlerdir- aziz hatıraya saygının olduğu, Çanakkale ruhunun olduğu yerde, bu tür şaibeli konuların gündeme gelmesi doğru mudur, değil midir?
OKTAY VURAL (İzmir) - Gelibolu'yu satarken Anzaklara, yakaladık önergeyle burada.
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) - Bunlar Çanakkale'nin ruhlarını satıyor, kime söylüyorsun.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, İstanbul bölgesinde yapılan bir hafriyat yolsuzluğu var. Şimdi, Sayın Bakan biraz sonra çıkacak "Efendim, Orman Bölge Müdürlüğü zamanından şu kadar oldu, biz şu kadar yaptık." falan diye anlatacak ama gerçekleri bilmenizi istiyorum.
Bakın, değerli milletvekilleri, Bakan göreve geliyor. Bakan göreve gelmeden önce, bu Bakandan önce Osman Pepe zamanında, dönemin Orman Bölge Müdürlüğü o kömür ocaklarının olduğu alanları doldurarak, rehabilite ederek, yeniden ağaçlandırılmasıyla ilgili bir çalışma başlatıyor -İstanbul'da, hepiniz biliyorsunuz ki, hafriyat işi çok önemlidir- ve burada ihaleye çıkıyor, ihale açıyor; işte, 50 bin metreküplük, 75 bin metreküplük, 100 bin metreküplük? Şirketler ihaleye giriyorlar.
ALİ HALAMAN (Adana) - Çukurambar'da ev satan Bakan!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Parayı vuran, arttıran, kamuya, devlete en çok parayı veren bu ihaleyi alıyor. Bu işler bu şekilde başlıyor fakat ne zaman ki Bakan göreve geliyor ve bir gün İstanbul Bölge Müdürlüğünü ziyaret ediyor, göreve geldikten birkaç hafta sonra İstanbul Bölge Müdürlüğünü ziyaret ediyor? Yanında kim var biliyor musunuz? İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı İbrahim Demir. İstanbul Bölge Müdürlüğü heyet olarak toplanmış, diyor ki: "Siz bu toprak döküm işlerini yapmayın. Bunları belediyeye devredin." Sunumu yapan, konuşmayı yapan kim? İbrahim Demir, Çevre Koruma Daire Başkanı. Ve tabii, Orman Genel Müdürlüğünün yetkilileri, kamunun menfaatini, kamunun yararını kollamak adına buna karşı çıkıyorlar. Sonuçta, Orman Bölge Müdürlüğündeki bu hafriyat işleri durduruluyor.
Bakın, bu İbrahim Demir sonra ne oluyor biliyor musunuz? Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesinde, ihalesiz hafriyat döküm yerlerinde bulunma karşılığında yüklü miktarda rüşvet alan bir çetenin içinde olduğu iddiasıyla davada ve görevden uzaklaştırılıyor. Daha sonra ne oluyor?
OKTAY VURAL (İzmir) - Muhakkak taltif etmişlerdir.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, daha sonra ne oluyor? Sayın Bakan, buraları, bir kanunda değişiklik yaparak götürüyor belediyelere devrediyor. Şimdi, Bakan diyor ki: "Sadece İstanbul'a değil, İzmir'e de, Bursa'ya da, Adana'ya da, Manisa'ya da, şuraya da buraya da verdik." Peki, Bakana şu soruyu sorun yani özelde sorun -mutlaka gene aklayacaksınız, parti grup kararı ama- İstanbul'da hafriyat dökümüyle ilgili ne kadarlık bir rant var? Kimine göre 5 milyar dolarlık, 5 milyar liralık, kimine göre 50 milyar liralık. Şimdi, ihaleyle yapılan -size soruyorum- 5-10 kişinin girdiği ihaleyle yapılan bir işi alıyor, İstanbul Belediyesi, şirketler marifetiyle? Ve oralara kimleri atıyor? Bakanlıktan kendi bürokratı olan ve üniversiteden öğrencisi olan Cevat Yaman'ı atıyor Daire Başkanlığına.
OKTAY VURAL (İzmir) - Allah, Allah!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Peki, bu hafriyat işinin başındaki şube müdürlüğüne kimi getiriyor biliyor musunuz değerli arkadaşlar?
OKTAY VURAL (İzmir) - İbrahim Demir?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Hayır, hayır? Ağabeyinin oğlu.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Hadi canım!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ağabeyinin oğlu, Türker Eroğlu. Önce, Özel Kalemden memuriyete alıyor bu kişiyi, yeğenini, ağabeyinin oğlunu. Özel Kalemden memuriyete başlıyor ve daha sonra buraya, İstanbul Büyükşehir Belediyesi hafriyat döküm işlerinin başına getiriliyor.
Şimdi, Sayın Bakan şunu diyebilir bunu diyebilir. 30 kuruşa metreküpünün gittiği yerde 5 liraya kadar gidiyor 15-20 katın olduğu ihalelerde.
Şimdi, bakın değerli milletvekilleri, burada 3-5 milyardan 50 milyara kadar ranttan bahsediliyor. Gelin, vicdan sahibi milletvekilleriyle, en uzmanlarla 3 kişiyle bir komisyon kuralım veya buna "Evet" deyin, bunları araştıralım, gidelim bu hafriyat ihaleleri kimlere verilmiş? İhalesiz şekilde, bakın, ihalesiz şekilde kimlere verilmiş, kim ne kadar para kazanmış ve ne kadar devletin zararı oluşmuş, kamunun zararı oluşmuş?
Şimdi, ben şunu söylüyorum, daha var devam edeceğim, sürem var herhâlde, çok, çok daha devamı da gelecek.
Şimdi burada parmak çoğunluğuyla aklayabilirsiniz bu anlattıklarımı. Çünkü, parmak demokrasisi var! Ama Sayın Bakan şundan emin olun, bu yaptığınız işlerin mutlaka takipçisi olacağız, Yüce Divan yolu size gözüküyor ama hiçbir şey olmasa bile mahkeme-i kübrâ var, Allah'ın adaletinden kurtuluş yok değerli milletvekilleri.
Şimdi, şu son, güncel Ağaoğlu konusuna gelmek istiyorum, Aliağa konusuna.
OKTAY VURAL (İzmir) - Nasıl gensorudan korkup hemen iptal ettiler! İşte MHP'nin gücü.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, ben burada bütçe konuşmalarında... Bakın, ben bu Bakanlıkta çalıştım, Bakanı uyardım. Dedim ki: "Sayın Bakan, liyakat sahibi elemanlarla çalışın, işi bilen kadrolarla görevinizi götürün. Size yakın insanlarla görev yaparsanız ciddi sıkıntıları beraberinde yaşarsınız." dedim. Bu konuşmaları bütçe görüşmelerinde, Meclis Genel Kurulunda?
Bir ormancı çocuğuyum, babam orman muhafaza memuru. Ben, dağlarda büyüyen bir çocuğum. Kendim de orman mühendisi olarak yıllarca bu teşkilata hizmet etmiş bir kişiyim. "Gelin şu doğru işleri yapın. Yandaşlarınızı, yoldaşlarınızı, akrabayı talukatlarınızı bir kenara bırakın, hak sahibi, liyakat sahibi insanları getirin. Ormancıları devre dışı bırakmayın çünkü bu ormancılar yüz yetmiş üç yıllık bir geleneğe sahip ve birikime sahip." dedim. Bir konuda daha uyardım, dedim ki: "Sayın Bakan, bu Bakanlıktaki düzenlemelerle beraber Bakanlığı içinden çıkamaz bir duruma getirdiniz."
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ağaoğlu meselesi?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Oraya geleceğim.
"Davul sizde tokmak başkasının omzunda, gelirler sizin davulunuzu `Dan, dan, dan' çalarlar." dedim. Bu konuşmaları yaptım. Bunu niye anlatıyorum? Tabiat parklarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devretti. Millî Parklar Genel Müdürlüğüne hiç bu teşkilatta bir gün bile deneyimi olmayan, işlerinin tamamı, yüzde yüze yakını orman mühendisliği mesleğinin gereği olması gerekirken sosyal bilgiler öğretmenini getirdi, tanıdığı diye atadı oraya.
Şimdi, bakın, değerli milletvekilleri, bu Ağaoğlu olayı gerçekten kamuoyu baskısının, bizim gensorumuzun ve vatandaşların baskısı sonucunda ortaya çıktı. Şimdi, bunlar olmasaydı ne olacaktı? Dubai'de lansmanı yapılan, derenin çakılıyla derenin kuşunu vuran bir anlayıştı.
Sürem kalmamış da...
24 Aralık? Bakan, dün, açıklama yaptı, biliyorsunuz "İptal ettik." diye. Şimdi, burası ne yapıyor? TOKİ'nin yerini alıyor, ormanın manzarasını pazarlıyor, Dubai'de lansmanını yapıyor, ne güzel para kazanacak.
Peki, ben Sayın Bakana şunu soracağım: 24 Aralık 2010 yılında hisse devri olmuş, 24 Aralık 2010. Üç senedir neredesiniz Sayın Bakan?
Bakın, bir şey daha söyleyeyim de bitireyim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bugünkü sitesinde, burası imara açıldı. Ormancılık tarihinde ilktir. Burası tabiat parkına dönüştürüldü, imara açıldı. İnceleyin -İstanbul- Çevre ve Şehircilik Bakanlığının resmî Web sitesine girin?
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) - Başkanım, mikrofonu aç, kayıtlara geçsin. Bu çok önemli.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Burası imara açıldı ve buraya bungalov yapacaklar.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, mikrofonu açar mısınız.
OKTAY VURAL (İzmir) - Allah, Allah! Yeter artık ya! Vallahi!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Sayın Bakan, 2010 yılından? Bugün açıklamanızı okudum -gensoru geliyor, televizyonlar söylemiş, gazeteler yazıyor- bugün, korku dağları sardı ve "İptal ettik." diyorsunuz. (MHP sıralarından alkışlar) 2010 yılında hisse devri olmuş. Üç senedir neredeydiniz Sayın Bakan bunu iptal etmek için? (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Yılmaz, teşekkürler.