| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 26.04.2012 |
ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben bu Meclis araştırma önergesini 16 Aralık 2011 tarihinde verdim. Sayın milletvekilleri, geçen dönemde de bu Parlamentoda, bu Genel Kurulda enerji konusu çok sık konuşuldu, çok uzun tartışmalar yapıldı. Öncelikle, nükleer enerji olmak üzere termik santraller meselesi Meclisimizin ve Türk siyasal yaşamımızın sürekli gündeminde kaldı.
Arkadaşlar, enerji nasıl olmalı? Hepinizin de kabul edeceği gibi, enerjiyle ilgili belli çizgiler, kriterler var. Enerji temiz olmalı, enerji ucuz olmalı, enerji güvenilir olmalı, enerji çevre dostu olmalı, millî olmalı ve yenilenebilir olmalı. Bu, genel bir kaide. Bu genel kaide Recep Tayyip Erdoğan'ın 61'inci Hükûmet Programı'na da esasen yansımış. Yansımış da tatbikata niyeyse bir türlü yansımıyor, bunu anlamış değilim. 61'inci Hükûmet Programı sayfa 63, tümünü okumuyorum: "Bu çerçevede önümüzdeki dönemde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını en üst düzeyde değerlendireceğiz." Eyvallah. Bu ifadeye kim "Ben katılmıyorum." diyebilir? Kimse diyemez. Ama Bakanlığın tatbikatı çok böyle değil.
Gene Enerji Bakanlığı İnternet sitesine girin, bakın. "Enerji ve maden kaynaklarını verimli, etkin, güvenli, zamanında ve çevreye duyarlı şekilde değerlendirerek dışa bağımlılığı azaltmayı -altını çizerek söylüyorum- ve ülke refahına en yüksek katkıyı sağlamayı görev edindik." Diyen kim? Enerji Bakanı, Enerji Bakanlığı. Ama sayın milletvekilleri, maalesef tatbikat ve Hükûmetin politikaları böyle değil.
Şimdi, 46 adet ithal kömür kaynaklı termik santral kurma projesi, fikri, tatbikatı bu Hükûmet Programı'yla bağdaşıyor mu Allah aşkına? Arkadaşlar, böyle bir şey olabilir mi? Ve biraz önce, BDP grup önerisi sebebiyle, cari açık konuştunuz burada. Cari açığı Hükûmetin iktisatçıları, partinizin iktisatçıları enerjide dışa bağımlılığa bağlıyor. Öyleyse siz ithal kömür getirerek Türkiye'de hangi akla ve mantığa hizmet elektrik üretmeyi düşünüyorsunuz? Hem diyorsunuz ki, efendim cari açığın bir sebebi de enerjide dışa bağımlılık hem 46 tane ithal kömür kaynaklı termik santral kurmayı düşünüyorsunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Böyle bir şey olamaz.
Bakın, şimdi, enerji çevreci olacak. 23 Nisan haftasındayız. Sevgili milletvekilleri, vicdanlarınıza, kalplerinize, iyi niyetinize sesleniyorum, 23 Nisan haftasında şu Parlamentodan çocuklarımıza bir mesaj versek, çocuklarımıza daha yaşanılabilir, daha güzel, daha çevreye zarar verilmemiş bir dünya bırakacağız diyebilsek fena mı olur? Bunu yapabilmeliyiz. Bu konuda elimizi tutan yok.
Bakın, ayrıca, enerji gereksinimlerinde, bunların karşılanmasında, enerji ihtiyaçlarında çevresel ve ekonomik değerlerimiz ve hassasiyetlerimizle karşı karşıya gelmeden bu ihtiyaçları gidermek idarenin en temel görevidir.
Şimdi, sayın milletvekilleri, bugün 26 Nisan. Tam yirmi altı sene önce Çernobil'de bir facia oldu, bir kaza oldu. Olay anında, esnasında ve aradan geçen bunca zamanda bu nükleer serpintiden dolayı binlerce, yüz binlerce insan hayatını kaybetti. Şimdi, Hükûmet bir yandan da Sinop'ta ve Akkuyu'da nükleer santral yapma projelerini de hayata geçirmek istiyor.
Arkadaşlar, Fukushima faciası daha üç günlük olay. Eğer Hükûmeti Fukushima da uyandıramadıysa, bu tehdit ve tehlikeye karşı Hükûmet Fukushima'dan da ders almadıysa Allah hepimizin ve Türkiye'nin sonunu hayretsin.
Sayın milletvekilleri, Ferhat Hançer elli yedi yaşında, emekli öğretmen; Mustafa Kıray altmış altı yaşında, dükkânını kapatmış bir terzi. Bunlar 17 Nisanda Sinop'un Gerze ilçesinden yola çıktılar. Öyle şehirlerin girişinde inip arabadan, şehrin çıkışında arabaya binmiyorlar. Gerze'den 17 Nisanda, hiç arabaya binmemecesine yola çıktılar ve Ankara'ya geliyorlar. Bu iki duyarlı yurttaşımız, 30 Nisan Pazartesi günü İller Bankası Macunköy tesislerinde yapılacak ÇED toplantısına yürüyerek gelme kararı aldılar. Bunun bir anlamı yok mu? Ben şimdi size soruyorum: Bu iki insan ne istiyor? Ferhat Hançer ve Mustafa Kıray, Parlamentodan, Ankara'dan, Hükûmetten ne istiyor, söyleyeyim.
Sayın milletvekilleri, şimdi, bu Sinop. Sizin termik santral yapmak istediğiniz yer şu körfez. Bu, bakın Başkanım, müsaadenizle bu güzel bir Sinop resmi. Burada durmuyor, şurada dursun. Buna biraz bakın. Şimdi, bana bir milletvekili, bu göstereceğim resimde göstereceğim yere günde 11.500 ton ithal kömür yakacak bir nükleer termik santral yapılsın derse ben de bundan sonra yapılsın diyeceğim. Şimdi, sayın milletvekilleri, bu Gerze ilçemiz. Bakın, arka fonda Sinop ve santralin yapılması düşünülen yer Gerze ile Sinop'un, şu körfezin tam merkezi, Çakıroğlu Körfezi. Sizi vicdanınızla baş başa bırakıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu körfeze ithal kömür kaynaklı termik santral yapılır mı? Bu Allah'tan reva mıdır? Yeni gelen milletvekillerimiz için şöyle bir hatırlatma yapmak istiyorum. Geçen dönem, Taner Yıldız Sayın Bakanım orada oturuyordu. Dedim ki: "Sayın Bakanım, ben senin arkadaşınım. Seninle Sinop'a gidelim. Yarım gün." Taner Yıldız dedi ki: "Bir gün." Dedim ki: "Sayın Bakan, ben sana burayı gezdireceğim. Sen gene dersen ki ya Engin, uzatma, yapalım, şerefsizim peşindeyim. Diyemezsin." Diyemez. Burayı gören hiç kimse "Buraya termik santral yapalım." diyemez.
Nitekim, bundan üç yıl önceydi, Sayın Cumhurbaşkanımız Sinop'a geldi, ev sahipliğimizi yaptık, gezdirdik, Sinop'u tanıttık. Sayın Cumhurbaşkanı o kadar üzgün ayrıldı ki, bana ve o dönemin Sinop milletvekillerine giderken dedi ki: "Çok hoş geldim, hoş tutuldum, hoş karşılandım, sağ olun ama çok üzgün ayrılıyorum." "Niye Sayın Cumhurbaşkanım?" "Böyle bir güzelliğin içine günde 11 bin ton ithal kömür yakan termik santral olmaz." dedi ve biz de Sinop olarak, Gerze olarak, kendimizi Sayın Cumhurbaşkanımızın himayesine teslim ettik. Kendisinin de bu konuda samimi gayretleri var, biliyorum.
İktidar partisinin değerli grup başkan vekillerine, siz değerli milletvekili arkadaşlarıma, buradan, çevreyi, doğayı, ormanı, denizi, balıkları seven bir milletvekili arkadaşınız olarak size yalvarıyorum, 30 Nisanda İller Bankası Macunköy'e gelin, oraya Sinop'tan gelen sivil toplum örgütlerini, bütün siyasi parti temsilcilerini, üniversitelerin görüşlerini orada bir dinleyin. Buna üniversiteler de karşı, Kuzka Projesi kapsamında Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreterliği de karşı, buna halk karşı, buna Sinop'taki bütün partiler karşı, buna köylüler karşı yani buna, Allah karşı, Allah! Allah da karşı olur buna, razı olmaz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu cenneti cehenneme çevirmeye Allah razı gelmez, siz de razı gelmeyin. Sizden rica ediyorum, size, vatanını, memleketini, doğup büyüdüğü yeri seven, o bölgeye karşı vefa ve minnet duygusu olan bir Sinop çocuğu olarak, on yıllık milletvekilliği hayatımda ilk defa yalvarıyorum, bu konuda Sinop'a yardımcı olun. Bu konuda Sinop'a yardımcı olmak demek, bütün dünyaya, bütün çevreye yardımcı olmak demektir. Sizi, bu konuda, İktidar Partisi olarak, yetkili yetkisiz, etkili etkisiz bütün arkadaşlarımı bu konuda, bu davada bize sahip çıkmaya davet ediyorum. (CHP, MHP ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Altay.