| Konu: | CEZA MUHAKEMESİ KANUNU İLE CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 23.01.2013 |
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 365 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım, bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, AK PARTİ olarak yola çıktığımız tarihten itibaren Türkiye'nin demografik gerçeklerini nazara alarak, farlılıkları bir zenginlik olarak gördük. Farklı toplumsal kesimleri reddeden tek tipleştirici, homojen bir ulus inşa etmeye dönük, baskıcı ve inkârcı siyasi yaklaşımları elimizin tersiyle ittik. Ülkemizin birlik ve bütünlüğünün daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük ile sağlanacağını benimseyen bir siyasi yaklaşım ortaya koyduk. Bugün artık, tabu olarak kabul edilen ve yıllarca halının altına süpürülen sorunlar rahatlıkla konuşulmakta, çözüme dönük adımlar atılmakta, böylelikle çevreyle merkez arasındaki makas kapanmakta, Türkiye normalleşirken devlet millet kucaklaşması yaşanmaktadır.
Sayın milletvekilleri, müzakere ettiğimiz tasarı hakkındaki tartışmalar başka bir dilde savunmaya ilişkin, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişiklik etrafında yoğunlaşmış ise de Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un muhtelif maddelerinde çağdaş ceza ve infaz hukukunun gereklerine uygun olarak, gerçekleştirilen değişiklikler gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle, tutuklu ve hükümlüler lehine getirilen yeniliklerden bahsettikten sonra tasarının çerçeve 1'inci maddesinde öngörülen savunma konusundaki değişikliklere değineceğim.
Sayın milletvekilleri, tasarının yürürlüğe girmesiyle birlikte cezaevi koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyecek düzeyde ağır hasta ve sakat olan hükümlüler için infazın ertelenebilmesinin yolu açılmakta, hükümlü ve tutuklulara ödül olarak eşleriyle görüşme olanağı tanınmakta, böylelikle ceza infaz kurumlarında bulunan yaklaşık 40 bin evli hükümlü ve tutuklunun eşleriyle mahrem bir şekilde zaman geçirmelerine imkân sağlanarak aile birliğinin korunması hususunda önemli bir adım atılmaktadır.
Yine, çocuk hükümlüler için de ana babasıyla aile görüşmesi yapabilmelerinin önü açılarak çocukların sağlıklı gelişimine katkı sunulmaktadır.
Diğer yandan, ölüm veya hastalık nedeniyle mazeret izni verilen hükümlü ve tutukluların valilik kararıyla gittikleri yerde kendi evlerinde ya da bir yakınının evinde veyahut güvenli görülen bir başka yerde gece konaklayabilmelerinin önü açılmaktadır.
Ayrıca infazın ertelenmesiyle ilgili mevcut koşullar genişletilmekte, doğrudan yakalama emri düzenlenmesinin sınırları daraltılmakta, iyi hâlli hükümlü ve tutuklular için azami ziyaret süresi, tek kişilik odada televizyon bulundurma gibi ödüllendirme alternatifleri getirilmektedir.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da yapılması öngörülen bu düzenlemelerle bir yandan hükümlülerin dış dünyayla daha iyi ilişki kurmaları ve toplumsal hayata uyum sağlamaları amaçlanmakta, diğer yandan da eksiksiz demokrasi için yürüdüğümüz yolda biraz daha mesafe katetmeyi amaçlamaktayız.
Sayın milletvekilleri, tasarının çerçeve 1'inci maddesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 202'nci maddesinde değişiklik öngörülmekte, sanığa iddianamenin okunması ve esas hakkındaki mütalaanın verilmesi üzerine sözlü savunmasını kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde yapabilmesine olanak sağlanmaktadır. Öte yandan, sanık meramını anlatabilecek düzeyde Türkçe bilse bile savunmasını kendisini daha iyi ifade ettiğini beyan ettiği dilde yapmak istediği takdirde tercüman masraflarının sanık tarafından karşılanması öngörülmektedir.
Sayın milletvekilleri, bu değişikliğin amacı savunma hakkının genişletilmesi, Anayasa'nın 36'ncı maddesinde hükme bağlanan hak arama hürriyeti ve tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesinde hükme bağlanan adil yargılanma hakkının tam anlamıyla hayata geçirilmesidir.
Yargı, maddi gerçeği tam olarak ortaya çıkarmak, hükmü de buna uygun olarak oluşturmakla yükümlüdür. Dolayısıyla sanık kendisini en iyi hangi dilde ifade ediyorsa öyle ifade edebilmeli ki mahkeme gerçeği tam olarak ortaya çıkarsın ve yanlış hüküm kurulması tehlikesiyle karşılaşılmasın. Kendisine isnat edilen bir fiil nedeniyle cezalandırma tehdidiyle sanık sandalyesinde oturan kişi, savunmasını her türlü kaygı ve endişeden uzak, güven içerisinde, ifade etmek istediklerinin anlaşılmayacağı tereddüdünü taşımadan yapabilmelidir. Böyle bir savunma ise, ancak sanığın kendisini daha iyi ifade edebileceği bir dilde yapabilmesiyle mümkün olacaktır.
Hâl böyle olmakla birlikte, gerekçesi savunmayı güçlendirmek olan değişikliğe amacını aşan anlamlar yükleyerek "ülke bölünecek" tezviratında bulunmak, bir kez daha ülke gerçeklerine sırtını dönerek konuyu istismar zeminine çekmekten başka bir şey değildir.
Sayın milletvekilleri, öte yandan, öngörülen değişikliğin dünyanın hiçbir ülkesinde uygulamasının bulunmadığını ileri sürmek ülke gerçeklerine yabancı olunduğu gibi dünyada yaşananlardan da bihaber olmaktır.
FARUK BAL (Konya) - Söyle, söyle.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Örneğin, Kosova ve Makedonya cumhuriyetlerinde yaşayan soydaşlarımız meramlarını anlatacak düzeyde Arnavutça ya da Makedonca bilseler dahi Türkçe olarak savunma yapabilmektedirler.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Onların egemenlik iddiası yok, devlet olma iddiası yok.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Şimdi değişikliğe karşı çıkanlara soruyorum: Yarın, Kosova ya da Makedonya "Üniter yapımız tehlikede, bölünme riski taşıyoruz" iddiasıyla bu haktan soydaşlarımızı yararlandırmak istemediği takdirde soydaşlarımızın bu hakkını nasıl savunacaksınız?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya nereye gittin ya? Ne alakası var?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Yanı sıra Rodos'ta, İstanköy'de, Köstence'de, kısaca dünyanın muhtelif yerlerinde böyle bir talebi bulunan soydaşlarımıza ne cevap vereceksiniz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CELAL ADAN (İstanbul) - Karıştırıyorsun sen, karıştırıyorsun.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilleri, öte yandan ana muhalefet partisindeki zihin bulanıklığı, kafa karışıklığı bu değişiklikte de kendini göstermektedir.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Sen kendi zihnine bak!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - CHP, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda öngörülen bu değişikliği Anayasa'ya, Anayasa'nın değiştirilemez hükümlerine...
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Dolanıyorsunuz, dolanıyorsunuz!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - ...Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğundan bahisle şiddetle eleştirmekte, öngörülen değişikliği Türkiye'nin üniter yapısına bir tehdit olarak göstermektedir. Ancak CHP'nin bahsettiğimiz gerekçelerle eleştirdiği bu değişikliğe alternatif olarak Adalet Komisyonunda sunduğu önergesi tam bir paradoks, hatta ironik bir durumu yansıtmaktadır.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Anlamamışsın, anlamamışsın.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Bakınız, CHP'nin önergesini sizlerle paylaşmak istiyorum. CHP'nin önergesinde aynen "Yeterince Türkçe bilmediğini beyan eden sanık ve mağdura bedeli devlet tarafından karşılanmak üzere mahkemece tercüman tayin edilir." denilmekte. Yine bu hükmün soruşturma evresinde şüpheli, mağdur ve tanıklar hakkında da uygulanması öngörülmektedir.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Devamını oku, devamını.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - "Bu hak kötüye kullanılamaz"ı unutuyorsun. Hakan Bey, hakkın kötüye kullanılmasını unutuyorsun.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilleri, siz bir yandan tasarıda öngörülen değişikliği bilumum üst normlara aykırı bularak Türkiye'nin üniter yapısını tehdit ettiğini iddia edeceksiniz, diğer yandan da bu içerikteki bir önergeyi getireceksiniz.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Gerekçeyi oku, devamını oku.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Siz, bu önergeyle parti içi dengelerinizi gözeterek ikircikli bir tavır ortaya koyabilirsiniz ancak kamuoyunu yanıltamazsınız.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Sen devletin dengesinden bahset.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Önergenin yarısını okumadın, devamını oku.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Zira bu önerge tasarıyla getirilen değişiklikten de öte bir önergedir. Bir kere bu önerge mahkemeye sanığın ne ölçüde Türkçe bildiğini tespit görevi veren bir hüküm içermemektedir. Bu nedenle, önergeye göre, yeterince Türkçe bilmediğini sadece beyan eden ya da Türkçe biliyor olmakla birlikte yeterince bilmediğini söyleyen veyahut meramını anlatacak düzeyde Türkçe bildiği hâlde yeterince bilmediğini ileri süren sanık istediği dilde yani kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği dilde savunma yapabilecektir. Bu durumda, verilen önergenin getirilen değişiklikten ne farkı var? Hatta sizin önergenize göre sanık yargılamanın her safhasında Türkçeden başka bir dilde savunma yapabileceği gibi bu haktan mağdur ve tanıklar da yararlanacaktır. Üstelik, tercüman giderleri de devlet tarafından karşılanacaktır. İşte, bu nedenlerle CHP'nin önergesi tasarıyla getirilen değişiklikten öte imkânlar tanıyan bir önergedir. Hâl böyle olunca CHP'nin tasarıdaki değişikliği eleştirmesi ya da karşı çıkması mümkün değildir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye AK PARTİ ile yeni ufuklara yelken açmıştır, Türkiye artık eski Türkiye değildir. Türkiye'yi eski Türkiye üzerinden okuyanlar Hükûmetimizin evvelce gerçekleştirdiği demokratikleşme reformlarına gösterdikleri dirençlerinde nasıl ki yanılmışlar ise mezkûr değişiklik konusunda da yanıldıklarını çok geçmeden anlayacaklardır.
Tasarının yasalaşmasının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diler, Genel Kurulu tekrardan saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)