| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU İLE ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 22.01.2013 |
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 393 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi, daha önce de belirtildiği gibi, elektrik piyasasının düzenlenmesiyle ilgili genel bir kanun tasarısı içerisinden çekilmiş yani çıkartılmış, aciliyeti nedeniyle birkaç maddenin bir sayın milletvekili tarafından Meclis gündemine getirildiği bir tekliftir. İçinde olması gereken düzenlemelerin olduğunu daha önce de ifade ettik ama olmaması gereken ve yer almaması gereken birkaç önemli konuyu bir kez daha dile getirmemiz gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi, bu Meclis tarihine ulusal tarifenin bir kez daha uzatıldığı kanun teklifi olarak geçecektir çünkü bu ulusal tarife, devletin elektriğini kaçak kullananlara AKP Hükûmetinin verdiği bir taviz olarak kayıtlara geçecektir. Çünkü, bu, Sayın Bakan, 2012 yılı sonunda biten ve artık kanun gereği bölgesel tarifeye geçilmesi gereken uygulamayı, böylece bir kez daha, 2015 yılına kadar uzatmış ve ardından da Bakanlar Kurulunun kararıyla 2019 yılına kadar uzatılabilecek bir düzenlemeyi savunmaktadır. Dolayısıyla bu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının enerji arz güvenliğiyle ilgili yaptığı planlamaların tutmadığının delili olmuştur. Bir taraftan kayıp kaçağı azaltamamış, diğer taraftan elektrik dağıtım özelleştirmelerini tamamlayamamış bir bakanlık, ardından da bunlar bir sorun yumağı olarak Türkiye'nin önünde dururken kâr eden, kazanan, kazandıran, binlerce işçinin evine ekmek götürmesine sebep olan elektrik üretim tesislerinin özelleştirilmesini gündeme getirmiştir ve bugün, maalesef, Türkiye'nin enerji üretim tesisleri kömür sahalarıyla beraber peşkeş çekilmektedir. Sayın Bakana bir kez daha, buradan, Kütahya'daki Seyitömer Termik Santralinin ve Seyitömer Linyitleri İşletmesinin kârlı işletmeler olmalarına rağmen neden satıldığını, tekrar sormak istiyorum.
Sayın Bakana sormuşum ben, demişim ki: "Sayın Bakan, bu işletmelerin özelleştirilmesiyle ilgili iddialar kamuoyunda devam ediyor. Bu konuya ilişkin görüşünüz nedir? Seyitömer Linyitleri İşletmesinin kömür sahalarının özelleştirilmesiyle ilgili bir program var mıdır, çalışmanız var mıdır?" Alt ay önce, mayıs ayında sormuşuz ve kendisi, mayıs ayı sonunda, 29 Mayıs 2012 tarihli ve 1149 sayılı resmî yazısıyla bize cevap vermiş.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan cevabında "Mevcut durumda Seyitömer Linyitleri İşletmesi özelleştirme kapsam ve programına alınmamıştır." diyor. Ne zaman diyor? Altı ay önce.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Kim demiş?
ALİM IŞIK (Devamla) - Sayın Bakan.
Arkasından, haziran ayının sonunda buraya getirilen torba yasa ile ilgili görüşmeler devam ederken, 4 Temmuz 2012 tarihinde yani yaklaşık bir ay sonra, bir gece yarısı önergesiyle, linyit sahalarının Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından özelleştirilebileceğine dair önergeyle bir madde eklendi ve Sayın Bakanın söylediği bu sözler havada kaldı ve bugün, kömür sahaları peşkeş çekilircesine satılır hâle geldi.
Değerli milletvekilleri, bahsettiğim özelleştirme, Kütahya'nın ekonomisine ve istihdamına darbe vuracak, âdeta, kayıtlara bir ihanet olarak geçecek özelleştirmedir. Bahsettiğim özelleştirme, söz konusu iki işletmenin taşınır, taşınmaz tüm mal varlıklarının varlık satışıyla satışına ek olarak, kömür sahalarının ruhsatlarının işletme hakkının 2054 yılına kadar yani kırk iki yıllığına devrini öngören bir özelleştirme. Yüksek Planlama Kurulu ve Özelleştirme Yüksek Kurulunun kararıyla işletmeler birleştiriliyor. Bahsettiğim torba yasaya konulan düzenlemenin ardından, Anayasa'ya aykırı bir şekilde, maden sahalarının hiçbir şekilde devlet elinin dışında kullanılamayacağı hükmü yer alırken Sayın Bakanın da olumlu görüşüyle Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından özelleştirmeye çıkılıyor ve -tekrar söylüyorum, daha önce 9 Ocak tarihinde bir gündem dışı konuşmada ifade etmiştim- iki işletmenin toplam iki yıllık geliri karşılığında bir teklife satılıyor. Sayın Bakan da buna karşı çıkmıştı. Ben sözümün arkasındayım ve doğru olduğunu iddia ediyorum. İki yıllık geliri karşılığında kâra dönüştürme açısından da daha sonra kendilerinden istediğimiz rakamları alamadık ama Özelleştirme İdaresi Başkanlığından aldığımız kâr rakamlarına göre kıyaslama yaptığımız zaman da bu işletmeler dört veya beş yıllık kârları karşılığında varlık satışıyla satılıyor. Dolayısıyla, Sayın Bakan bu özelleştirmeyi kâr eden bir işletmenin satışı olarak durdurması gerekirken alelacele satmanın telaşı içerisinde ve eleştiren insanlara da söz yetiştirmenin telaşında.
Şimdi, Sayın Bakana buradan tekrar soruyorum: Bir milletvekilinin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde üretilen enerjinin bedelinin parasının verilmesi gerektiği yönündeki açıklamalarına karşılık, kendisinin bugün medyada yer alan açıklamaları var, cevap veriyor, sanki bu ülkenin Enerji Bakanı olarak cevap vermiyor, mahcubiyet içerisinde "Olur mu böyle bir şey?" diyor.
Sayın Bakan, bakınız, siz eğer bu konuda dik durmaz iseniz, net olarak görüşlerinizi ifade etmekten kaçarak kaçamak cevaplar verirseniz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yüzde 72 olarak bugün resmî kayıtlara geçmiş kayıp kaçak bundan sonra yüzde 100'e çıkar. Kamu idarelerinin, kamu kurumlarının dışında hiçbir yerden elektrik parası tahsil edemezsiniz. Tahakkukları çıkarıyorsunuz, tahsilat oranınız o bölgede yüzde 20'lere ulaşmıyor. Şimdi, bu gerçekleri burada konuşmak ve çözmek zorundayız. Dolayısıyla, bu kanun, maalesef, ifade ediyorum, Türkiye'nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı tarafından savunulmuş, talihsiz bir kanun olarak Meclisin tarihine geçecektir.
Değerli milletvekilleri, biraz önce bahsettim özelleştirmeyle ilgili bir konuyu daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Süreç devam ediyor, işletmeler satışa sunulmuş ama Sayın Bakanın kontrolünde bulunan, bağlı bulunan bir işletme, EÜAŞ aynı işletmeye 113 işçi, personel alıyor. Ay sonunda Gazi Üniversitesinin yaptığı bir sınavla, KPSS puanına göre eleman alımı yapılıyor. Daha önce Kütahya'da arazisi istimlak edilmiş mal sahiplerine kontenjan ayrılırken, bu son eleman alımında ne hikmetse bunlara bu hak verilmedi, KPSS puanına göre işçi alınıyor. Çalınan KPSS soruları nedeniyle, bazı illerde sınav öncesi satıldığı için kimlerin yüksek puanlarla Kütahya'da son anda işe yerleştirildiğini de kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Sayın Bakan, bu personel alımını durdurunuz, bunu iptal ediniz. Bu, o bölgede birçok kavganın yaşanmasına sebep olacak bir şeydir. Hem malı satıyorsunuz hem sattığınız işletmeye eleman alıyorsunuz! Bu nasıl bir iş? Bu nasıl bir anlayış? Kimin malın, kimden kaçırıyorsunuz, kime peşkeş çekiyorsunuz?
Daha önceki eleman alım stratejinizi değiştirdiniz, satılan işletmeye şimdi eleman aldınız. Bu eleman listesine baktığınız zaman, bunların birçoğunun, hemen hemen yüzde 80'inin, 90'ının Kütahya dışından Kütahya'ya gelen işçiler olduğunu görüyorsunuz. Ne oluyor şimdi, kimin malını kime satıyorsunuz? Öbür tarafta "Bu enerjinin bedelini bize ödemelisiniz." diyenlere sesiniz çıkmıyor ama Kütahya'nın malını satarken de birilerine peşkeş çekiyorsunuz. Bunun cevabını vermeniz lazım. Bu özelleştirme iptal edilmeli, bu personel alımı iptal edilmeli ve?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla) - ?Kütahya'nın malı birilerine peşkeş çekilmemeli.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.