GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE LİBYA HÜKÜMETİ ARASINDA ASKERİ EĞİTİM İŞ BİRLİĞİ MUTABAKAT MUHTIRASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:52
Tarih:15.01.2013

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, dünyadaki tüm ülkelerle dostlukla, barış içinde, sevgi içinde iş birliği yapmak ülkemizin en doğal hakkıdır. Düzen böyle kurulmalıdır, menfaatsiz bir dünya olmalıdır.

Biz bazı ülkelerle anlaşmalar yapıyoruz, bu iş birliği anlaşmaları değişik konularda oluyor ama ben burada, özellikle Libya olduğu için bir kez daha Dışişleri Komisyonuna? Yani Gençlik ve Spor Bakanımız olduğu için, ona o soruyu sormaya hakkım yok ama özellikle Dışişleri Komisyonuna birkaç soru sormak istiyorum.

Bir ülkenin iç işlerine karışmak, hiç kimsenin haddi de değildir, görevi de değildir. Her ülke kendi kaderini kendi çizer, her ülke kendi egemenliğinin nasıl olacağını kendi çizer.

Libya halkı, Libya'daki yönetimi kendi seçer; nasıl yönetileceğini, nasıl yönetilmesi gerektiğini halk iradesi belirler. Zorla, güçlerle irade belirlenmez; bu, işin bir başka tarafı. Ama, bizim en önemli sorunumuz, Türkiye'nin, özellikle yurt dışı müteahhitlerimizin bir numaralı pazarı olan Libya'daki müteahhitlerimizin durumunu biliyor musunuz?

Değerli arkadaşlarım, aradan üç yıl geçti, hiç kimse "Nedir, ne değildir, ne yapıyorsunuz, burada ne yaptınız?" diye sormadı. Bir sürü ülke gitti Libya'dan alacağını petrolle aldı geldi, altını çiziyorum petrolle aldı geldi. Gitti, Libya'dan alacaklarına? Fransa'sıdır, İtalya'sıdır, bir sürü ülke? Çünkü, günde 150 milyon varil petrol ihraç ediyor. Parası da var, pulu da var. Ama, her ne hikmetse, biz hâlâ daha -sorunlar bitti, olaylar bitti, Kaddafi öldürüldü, bir buçuk yıl geçti ama- niçin, neyi bekliyoruz, bilmiyoruz. İki yıldır bu müteahhitlerin derdiyle ilgilenen kimse yoktur. Bir tek Sayın Zafer Çağlayan Bakanım ilgilenmeye çalıştı ama maalesef bu bir kül hâlinde alınmalı. Enerji Bakanı da gitmeli, tüm bakanlar oradan paramızı almalı. Bu insanların yaklaşık 3 milyar dolar bir alacağı var Libya'dan arkadaşlar; çok zor durumdalar, çok güç durumdalar.

Burada iki türlü firma çalışıyor: Bir; işi direkt alanlar. İki; işi alanlara taşeron hizmeti verenler. Özellikle, taşeron hizmeti veren firmaların işçileri perişan, perişan, açlar arkadaşlar. 500 kişi-600 kişi her firmada? Özellikle, ikinci el ise, birinci el alan firmanın taşeronu ise bu işçilerin hepsi perişan oldu arkadaşlar. Ve Türkiye'nin en ünlü firmaları taşeronla anlaşma yapmış "Ben paramı alırsam vereceğim." diyor. E, Libya para vermiyor. Birinci müteahhit parasını alamadım diye hiçbir firmaya ne bir ihracat bedelini ödüyor ne malzeme bedelini ödüyor ne işçinin parasını veriyor.

Değerli arkadaşlarım, bir ülkeyle anlaşma yaparsan, o ülkede eğer bu ülkenin bir alacağı, bir hakkı varsa bu hakkını almak herkesin görevidir. Ben soruyorum: Dışişleri Bakanlığı, Libya'dan Türkiye'nin alacaklarıyla ilgili bugüne kadar siz ne yaptınız? Bir tek müteahhidin alacağı için gidip o insanların kapısına vurdunuz mu? Türkiye Cumhuriyeti müteahhitlerinin parasını istediniz mi? Hayır. Fransa gitti, Kaddafi'yi devirdi, petrolü aldı gitti arkadaşlar. Ya, biz mi enayiyiz? Biz mi birilerinin taşeronuyuz? Biz hakkımızı niye istemiyoruz?

Değerli arkadaşlarım, burada problem var. Dışişleri Bakanlığı da Enerji Bakanlığı da eğer müştereken Sayın Zafer Çağlayan'a yardım etselerdi biz paramızın çoğunu almıştık. Ben bu konuyla bire bir ilgilendim, her gün ilgileniyorum. Çünkü ben daha önce Libya'ya 29 kez müteahhitlerin işlerini devretmeye gittim, Libya'yı biliyorum. Ama siz Libya'dan para istemeyeceksiniz, "Benim paramı verin." demeyeceksiniz, müteahhitleri yarı yolda bırakacaksınız; ondan sonra, oldu, Libya'yla iş birliği... Böyle iş birliği olmaz arkadaşlar! İş birliği karşılıklı saygıyla olur, sevgiyle olur.

OKTAY VURAL (İzmir) - Hükûmetin sorumluluğu yok ki bunu devlet?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, burada ciddi bir mesele var; hâlâ oyalanıyoruz, hâlâ hiçbir cevap verilmiyor.

Buraya Libya'dan bir konsey başkanı geldi; Sayın Cumhurbaşkanı ağırladı, işte sayın bakanlar ağırladı, Dışişleri ağırladı. Sonuç? Hiç. Sonuç "hiç" arkadaşlar.

Ben buradan sesleniyorum: Libya'da iş yapan müteahhitlerin? Türkiye'nin çok önemli bir ihracat kapısıdır. Yaklaşık şu anda Türk müteahhitlerinin aldığı iş 20 milyar dolar civarında arkadaşlar, 20 milyar dolar. Bu, Türkiye ihracatının, Türkiye'deki işçi kardeşlerimin en önemli ekmek kapısıdır. Bunlar malzemelerin hepsini Türkiye'den alıyorlar, bu kapı kapatılamaz, bu kapıya kilit vurulamaz. Ama, bu insanların sorunlarıyla ilgilenmiyorsunuz. Çok acıdır, bir daha söylüyorum çok acıdır. Bu acıyı hakikaten gidin müteahhitlere sorun, hele ikinci el iş alan taşeronlara sorun, insanların hepsi battı arkadaşlar. İşçilerine parayı ödeyemediler. Bir sürü işçi her gün mesaj çekiyor. Biraz önce Sayın Grup Başkan Vekilime Libya'dan bir işçi âdeta yalvarıyor, "Ekmeğe muhtaç ettiler." diyor. Sorun bu. Yoksa biz bu anlaşmaya karşı değiliz ama anlaşma karşılıklı iş birliğiyle olur. Bunun adı "iş birliği" değildir. Libya'dan alacağımızı almalıyız, Türkiye'deki insanlarımızın ekmeğidir. Bizim ekmeğimizi birilerine kimse peşkeş çekemez arkadaşlar.

Ben buradan Dışişleri Bakanlığına bir kez daha sesleniyorum: Alacaksanız alın, almayacaksanız bu insanları yerlerde süründürmeye kimsenin hakkı yoktur arkadaşlar.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.