| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞINCA KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ MODELİ İLE TESİS YAPTIRILMASI, YENİLENMESİ VE HİZMET ALINMASI HAKKINDA KANUN (S.S:417) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 21.02.2013 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 18'inci madde üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla ilgili uygulamalar kısa, orta ve uzun vadede bütçe açıklarını da artıracak bir özellik taşımaktadır. Bu modelde bina kirasının yanı sıra P1 ve P2 ödemeleri de söz konusu olmaktadır yani zorunlu ve opsiyonel hizmetler bakımından. Bu rakamları da eklediğimiz de bir hastane için üç yılda ödenen kira bedeli ile bir hastane yapmak mümkündür. Dünkü konuşmamda da, Manisa Hastanesinde iki yıllık kira bedeli ile sabit yatırımlar hemen hemen aynı tutarda idi yani bu sistemde üç yılda ödenen ortalama kira bedeli ile bir hastane yapmak mümkündür. Yirmi beş yıllık bir sözleşme neticesinde ise toplam ödediğiniz kira bedeli ile en az beş hastane yapmak mümkündür. Değerli arkadaşlar, bu rakamlar eski Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ'a aittir, o da bu görüşlere sahip idi. AKP'nin tüccar devlet mantığı da böylece ortaya çıkmıştır ama bunu nasıl değerlendirmek lazım, bundan öte olumsuz bir durum çünkü bu sistem "1 al, 5 öde" düzenini öngörmektedir.
Tasarının Komisyon görüşmelerinde cevapsız kalan sorulardan birisi de yapılacak bu hastanelerin maliyet analizleriyle ilgilidir. Hemen hemen pek çok konuşmacı arkadaşımız Komisyonda, Genel Kurulda sıklıkla bu hususu dile getirdi. Şeytan bunun neresinde? Şeytan bunun burasında değerli arkadaşlar. Etki-maliyet analizinin yapılmayışında veya yapıldı da bizlerle ve kamuoyuyla paylaşılmayışında. Sağlık Bakanlığının bu tasarıyı hazırlarken hiçbir etki analizi, hiçbir fayda-maliyet analizi yapmadığını zannediyoruz. Özellikle, etki analizinde gelirler ve giderler yalnız kısa dönemde değil, orta ve uzun dönemde de yapılarak kapsamlı bir projeksiyon ortaya konulması gerekirdi. Hükûmet bu analizden uzak durarak aslında kamu-özel iş birliği modelinin geleceğini de tam öngöremediğini ortaya koymaktadır veya öngörülerini bizlerle paylaşmamaktadır.
Dünyada, sağlıkta kamu-özel ortaklığının ilk uygulamasından bu yana on beş yıl geçmiştir değerli arkadaşlar. On beş yıllık tecrübenin sonunda, bu modelin uygulanması için olumlu ve somut bir gerekçe, ikna edici bir gerekçe ortada yoktur. Kamu-özel ortaklığı sağlık alanında hizmetlerin kısılması sonucunu ortaya çıkarmış, sağlık hizmetlerinde kamu yararından ziyade özel sektör kârlılığı öne çıkmıştır. Sadece kârı gözetmek, değerli arkadaşlar, hiç kimse kusura bakmasın ama tüccarlıktan öte bezirgânlıktır. İngiltere'deki bazı hastanelerde 1 milyon pound koyanlar, üç yılda 34 milyon pound gelir elde etmiştir. Tam bir finansal skandal olan bu sistemin bir kamu politikası olarak uygulanmasını fevkalade sakıncalı görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu tasarı Türk sağlık sistemini kökten değiştirmektedir. Sağlık alanında sadece sabit sermaye yatırımları değil, aynı zamanda sağlık hizmetlerinin sunumu, çalışanların statüsü ve hastaların sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları kökten değişmektedir.
Önem arz eden bir diğer konu da bu modelin sosyal yönüdür. Tasarının sosyal yönünü incelerken sağlık hizmetlerinde hizmet veren ve hizmeti alan tarafları birlikte değerlendirmek gerekmektedir ve sağlık sektöründe öngörülen özelleşmeyle yaklaşık 500 bin sağlık çalışanının akıbetleri belirsiz bir hâl alacaktır.
Sözlerime son verirken, ekonomiyi sosyal yönüyle birlikte düşündüğümüzde genelde söylenen bir teori vardır değerli arkadaşlar:
Madde 1) Kamu tekeli kötüdür.
Madde 2) Özel tekeli daha kötüdür.
Madde 3) Kamu-özel tekeli en kötüsüdür.
En kötüsünü maalesef yapıyorsunuz.
Hepinizi saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)