| Konu: | ANA DİLDE EĞİTİM YASAĞININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 8/2/2012 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 21 ŞUBAT 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 21.02.2013 |
ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
21 Şubat Dünya Ana Dil Günü'nü ben de kutluyorum. Umarım ve dilerim ki dünyadaki bütün halklar ana dillerini özgürce kullanır. Türkiye'de bu sorun büyük çapta aşıldı. Ben daha çok, dünyanın başka halkları için ve Türkiye'deki diğer unsurlar için de bunun olabilmesini çok isterim. Ancak, eğer Türkiye'de -sayın vekilime cevap diye söylemiyorum, belki teyiden söylüyorum- bir kaymakama ya da valiye verilen bir dilekçede "newroz" w'la yazıldığı için o dilekçeyi reddeden kaymakam ve valiye sayın milletvekilimin şunu yapmasını da önerirdim: Hükûmet konağının alt katında ya da üst katındaki tuvalete gidip, o duvardaki "WC" harfleri yazılı olan tabelayı alıp valinin masasına koymasını da isterdim. (BDP sıralarından alkışlar)
Çözüm bazen çözümsüzlüğü içerir yani "Çözdük." derken işleri daha çok sarpa sardırmak da hep mümkün olmuştur. Şimdi, bunun en güzel örneğini aslında AKP iktidarının millî eğitim sistemiyle ilgili uygulamalarında görüyoruz.
Bakın, AKP'ye bir şey söyleyeyim: Kara yollarında yaptığınız işlerle ne kadar övünseniz azdır ama Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili yapılan işler için de utanmanız lazım, kesinlikle utanmanız lazım.
Şimdi, on yıllık iktidarınızda bu beşinci Millî Eğitim Bakanı. Sayın Bakan orada başladığı günkü gibi yerinde oturuyor, görevini yapıyor. Millî Eğitim Bakanımız da gelmiş. Hayırlı olsun. İnşallah Komisyon Başkanıyken uyguladığı tatbikatı Bakanken uygulamayacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'ne, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na sadık ve bağlı kalarak Bakanlıktaki bu tahribatı düzeltmesini de kendisine temenni ediyorum; başarı diliyorum. Ancak, Sayın Bakan, devraldığınız Millî Eğitim Bakanlığı OECD PISA sonuçları bakımından sonda bir ülke, sonda bir Bakanlık, sonda bir eğitim sistemi.
Sayın Bakan, öncelikle, Türk millî eğitim sistemindeki nitelik sorununu, başarı sorununu, güven sorununu, erişim sorununu, fiziki kapasite sorununu, öğretmen yeterlilik sorununu ve ilaveten güvenlik sorununu çözmek gibi çok önemli bir göreviniz var. Umarım bunları yaparken tek adamın ağzından çıkan her cümleyi emir ve talimat kabul etmezsiz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, madem konu ana dil, bu konudaki düşüncelerimi de, esasen partimizin düşüncelerini de Genel Kurulla paylaşmak isterim.
Ana dilde eğitim mi ana dilin eğitimi mi? Bizim burada, bir kere, antant kalmamız lazım. Ana dilde eğitim talebi, bana göre ve partimize göre de, kabul edilebilir bir talep değildir ancak, bununla beraber, ana dilin eğitimi noktasında Cumhuriyet Halk Partisi, özgürlükçü yaklaşımıyla, bu konuda somut, Bakanlığın yapacağı her türlü uygulamaya, iş ve işleme açıktır. Herkes dilini öğrenmelidir; herkes dilini özgürce kullanmalıdır; herkes sanat, kültür faaliyetlerinde, basın, yayın, iletişim faaliyetlerinde ana dilini kullanabilmelidir. Bunda bizim açımızdan hiçbir sorun yoktur. Bunun için, esasen, yürürlükteki mevzuat da büyük çapta yeterlidir. Alfabe kanunundan bahsetti Sayın Milletvekili, Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun'dur o, zannediyorum onu kastetti.
ADİL KURT (Hakkâri) - Evet, evet.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Milletvekili, bu kanunun yürürlükte olması, işte benim ilk başta verdiğim yapılması gereken işle ilgilidir. Bizim yürürlükteki kanunlarımızda "Askerlere günde şu kadar gram tütün verilir." diye de kanun var ama bir yandan da sigara yasağı kanunu var. Elbette kimi kanunların -çıkarıldıkları yıla, güne göre- günümüz şartlarıyla bir uyum, adaptasyona ihtiyacı var. Bu kanun sizin için bir engel değil. Sizin demokratik taleplerinizin karşılanması noktasında, günü geçmiş kimi kanunlara dayanmanıza ve buradan yola çıkarak yeni ve değişik talepler ortaya koymanıza bence gerek yok, lafı uzatmaya gerek yok.
Ana dilde eğitim demek, iki millet, iki ayrı ulus demektir. Biz ulusal birlikten, ulusal bütünlükten yanayız. Biz bu memleketi bir portakal gibi düşünüyoruz; cumhuriyeti, portakalın kabuğu gibi düşünüyoruz; içindeki dilimleri de bunu oluşturan, Türk milletini oluşturan halklar olarak kabul ediyoruz. Portakalın kabuğunu deşerseniz o portakalın içindeki dilimleri kurutur, birbirinden koparırsınız. Biz Türkiye'yi bir portakal gibi düşünüyoruz ve o kabuğun ve onun içindeki o lezzetli dilimlerin, birbirleriyle etle tırnak olmuş dilimlerin birbirinden kopmasına karşıyız ve siyasetimizi bu çerçevede sürdüreceğiz.
ADİL KURT (Hakkâri) - Sayın Vekilim, sıkmayın, suyu çıkar ha!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bırakın Kürtçeyi kardeşim.
Sayın Bakan, bak, eğitim konuşuyoruz; beni dinlemenizi rica ediyorum.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Dinliyorum, dinliyorum.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Bakan, Türkiye'de öncelikli sorun, Türkiye'de -bütün milletin, Kürt'ün, Türk'ün, Gürcü'nün, Abaza'nın, Laz'ın, Çerkez'in- millî eğitim sistemindeki 16 milyon çocuğa Türkçe öğretmek zorundasınız. Türkiye'nin en büyük sorunu Türkçe sorunudur. Millet Türkçeyi bilmiyor. Yani burada benim konuştuğum gibi kaba bir konuşma hepimizin yaptığı bir şey ama Sayın Bakan -bürokratlarınız size yanlış bilgi verebilir- 2009 SBS'de Türkçede 19 soruda ortalamamız 7,2; 0, 1, 2 yapanlar var. 19 Türkçe sorusunda Türkiye'nin çocukları 7 tane soruyu doğru cevaplıyor, ayıp budur. 2012 SBS'de 23 soruda 12 soruyu doğru cevaplıyor çocuklar, ayıp budur. Bu ayıbın sorumlusu da herhâlde muhalefet partisi değil, on yıldır her vesileyle millî eğitimle ilgili hamaset yapan, "şunu yaptık bunu yaptık" diyen Hükûmet ve onun eskittiği bakanlardır. Türkiye'de öğrencilerin en az yarısı okuduğunu anlamıyor Sayın Bakan, bununla meşgul olmanız lazım. Ama bir yandan Millî Eğitim Bakanlığı ne yapıyor biliyor musunuz? Kitap yasaklıyor, şiir yasaklıyor, bunlar kabul edilebilir şeyler değildir.
4+4+4'e sanıyorum zamanım yetmeyecek, bu 4+4+4 için, uygun bir zamanda, ayrıca bir konuşma alacağım Sayın Grup Başkan Vekilim Sayın Bakan, bu kılık kıyafet serbestisi konusunda ne yapacaksınız? Ben bir milletvekili olarak, bir öğretmen olarak, bir veli olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu kürsüsünden Millî Eğitim Bakanına soruyorum: Ne olacak bu kılık kıyafet yönetmeliği rezaleti deyin, garabeti deyin, ayıbı deyin ne derseniz deyin. Bunca aile, bunca veli bu konunun ne olacağının bir an önce çözülmesini istiyor. Bunu, siz, Millî Eğitim Bakanlığı bürokratlarıyla, il müdürleriyle toplantı yaparak mı çözecekseniz yoksa Sayın Başbakan "şöyle yap" diyecek siz de öyle yapacak mısınız bunu çok merak ediyorum. Bu kılık kıyafet yönetmeliğine gelirken hiçbir pedagojik araştırmaya, yönelime, incelemeye, şuraya buraya gerek duymadınız.
Şimdi, siz geldiniz, eğitim camiası sizden de umutlu onu da söyleyeyim ama umarım ki eğitim camiası sizin tatbikatlarınız bakımından beşinci hayal kırıklığını yaşamaz. Çünkü, AKP iktidarında, öğretmen, öğrenci, yandaş destek personel, paydaşlar, veliler, velhasıl Türkiye millî eğitimle ilgili dört tane büyük hayal kırıklığı yaşadı. Umarım, beşinci hayal kırıklığı olmazsınız Sayın Bakan. Size çok başarılar diliyorum.
Eğitimin her türlü siyasi mülahazanın dışında tutulmasının, bir ülkenin geleceğinin gerçekten teminatı olduğunu bilecek kadar pedagojik formasyonunuzun olduğunu da biliyorum. Size başarılar dilerken içinde bulunduğunuz Hükûmetin başının, bilir bilmez, anlar anlamaz, her konuda vereceği, verebileceği talimatlara karşı sizi ve yavrularımızı şimdiden uyarıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)