GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:50
Tarih:09.01.2013

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 370 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 3, 4 ve 6'ncı maddelerinde esnaf ve sanatkârların Sosyal Güvenlik Yönetim Kurulunda temsil edilmesine yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda işçi, işveren, kamu görevlileri ve emeklilere doğrudan temsil imkânı sağlanmıştır. Tarımda çalışanlar ile kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar aynı statüde değerlendirildiği için esnaf ve sanatkârlarımız Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda bugüne kadar temsil imkânı bulamamışlardır. Esnaf ve sanatkârlarımızın Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda temsil edilmesi Milliyetçi Hareket Partisinin uzun süredir gündeme getirdiği de bir konudur. Geç de olsa esnaf ve sanatkârların Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda yer almasına yönelik getirilen bu düzenlemeyi destekliyoruz.

Ancak, esnaf ve sanatkârlarımızın birçok sorunları bulunmaktadır. Esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarının çözümüne yönelik olarak vermiş olduğumuz kanun teklifleri maalesef komisyonlarda bekletilmektedir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Çelik bu kanunun yaklaşık 4,5 milyon kişiyi ilgilendirdiğini ifade etmiştir; doğrudur ancak komisyonlarda bekleyen bizim tekliflerimiz 74 milyonu ilgilendiren tekliflerdir ve Hükûmet tarafından da maalesef henüz dikkate alınmamıştır.

Bu kanun tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında vermiş olduğumuz ancak Adalet Kalkınma Partisi çoğunluğu tarafından dikkate alınmayan bazı tekliflerimizi burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre, emekli olduktan sonra 4/B'li olarak çalışan 13.264 esnaf ve sanatkârımızdan yüzde 15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilmektedir. Emekli çalışanlardan sosyal güvenlik destek primi kesilmesindeki amaç, iş gücüne katılması beklenen gençlerin önünün açılmasıdır ancak esnaf ve sanatkârlar birer işçi değil, tersine, işverendir; bu göz ardı edilmektedir. Bir başka ifadeyle, emekli olduğu hâlde hâlen çalışmakta olan esnaf ve sanatkâr genç iş gücünün önünü tıkayan değil, tersine, onlara iş imkânı yaratan kişiler durumundadır. Bu nedenle, emekli esnaf ve sanatkârlardan sosyal güvenlik destek primi almak, gençlere iş imkânı sağlayan bir kesimin ödüllendirilmesi gereken yerde cezalandırılması anlamına gelmektedir. Bu uygulama esnaf ve sanatkârın sıkıntılarını daha da artırmaktadır.

Bu nedenle, esnaf ve sanatkârların yaşlılık aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesilmemelidir. Oysa bu tasarının 11'inci maddesiyle, bugüne kadar emekli aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesilmeyen esnafın prim borçları yapılandırılmakta, güya bu kesime bir kolaylık sağlanmaktadır.

Diğer bir husus, 4/A kapsamındaki sigortalılara yani SSK'lılara hastalıkları sebebiyle geçici iş göremezlik ödeneği verilmektedir. Ancak 4/B kapsamındaki esnaf ve sanatkârlar, sadece yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu aldıkları süre için geçici iş göremezlik ödeneği alabilmektedirler. Bu eşitsizliğin giderilerek esnaf ve sanatkârlarımıza da hastalık ve ayakta tedavi süresinde geçici iş göremezlik ödeneği verilmelidir.

2000 yılı öncesi vergi mükellefi olan esnaf ve sanatkârlarımız bu sürelerini sigortaya işletememektedir. Bu nedenle 31/12/2000 tarihinden önce vergi mükellefiyet süreleri bulunan esnafların, daha önce kuruma sigortalılığı tescil edilmiş olması şartı aranmadan bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi ve bu sürelerin tamamının borçlanılmasına imkân verilmesi gerekmektedir.

Tabii, bu saydığım hususlarla ilgili daha önce bizim kanun tekliflerimiz mevcut olduğu gibi, gerek komisyonlarda, şimdi de Genel Kurulda da bu madde ilavesi şeklinde önergelerimiz, tekliflerimiz olacaktır.

5510 sayılı Kanun'un 4/a maddesi kapsamındaki sigortalı kadınlar, 2 defaya mahsus olmak üzere, doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden iş yerinde çalışması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri doğum borçlanması yapabilmektedir. Ancak 5510 sayılı Kanun'un 41'inci maddesine göre, esnaf ya da tarım BAĞ-KUR'lu kadın sigortalıların doğum borçlanma hakkı bulunmamaktadır. 41'inci maddeye göre, kadınlar işe girmeden evvel yaptıkları doğum nedeniyle çalışma hayatından ayrı kaldıkları süreyi borçlanma imkânına kavuşmaları gerekir. Oysa erkekler işe girmeden önce askerlikte geçen süreleri borçlanabilmektedir. Bu haksızlığın giderilmesi amacıyla işe girmeden önce doğum yapan kadınlara doğum nedeniyle çalışma hayatından ayrı kaldıkları süre kadar borçlanma hakkı tanınmalıdır.

Ülkemizde, yaş haddinden emeklilik hakkını kazandığı hâlde hizmet süresi eksik olduğu için emekli olamayanların sayılarının 300 binden fazla olduğunu tahmin ediyoruz. 2009 yılında yaşanan ekonomik kriz ve son dönemlerdeki ekonomik durgunluk sonunda binlerce iş yeri kapanmış, bunun neticesinde yüz binlere varan kişi işsiz kalmıştır. İşsiz kalanların bir bölümü de, yaş haddinden emeklilik hakkını kazandığı hâlde hizmet süresi noksan olan sigortalılardır. Üniversite mezunu gençlerin dahi iş bulmakta zorlandığı bir dönemde belli yaşın üzerindeki sigortalı vatandaşlarımızın iş bulma şansı neredeyse yok denecek kadar azdır. Yaş haddinden emeklilik hakkını kazandığı hâlde hizmet süresi noksan olduğu için emekli olamayan vatandaşlarımız bir mağduriyet yaşamaktadır. Bu vatandaşlarımıza, beş yıla kadar eksik hizmet sürelerinin borçlandırılarak emeklilik imkânının sağlanması oldukça yerinde olacaktır.

Diğer bir husus, 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde ilk defa seçilen belediye başkanlarının Emekli Sandığı kademeleri, BAĞ-KUR ve SSK hizmetleri dikkate alınmaksızın 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 15 Ekim 2008 tarihinden sonraki yerel seçim tarihinden bu yana hesap edilmektedir. Bu durum, yaşlılık aylığı ve diğer mali haklar bakımından hak kayıplarına neden olmaktadır. BAĞ-KUR ve SSK hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylığı ve emekli ikramiyesinin hesabında dikkate alınması yönünde yasal düzenleme yapılması zorunlu hâle gelmiştir.

Bir diğer husus değerli milletvekilleri, AKP Hükûmetinin öğretmenlere yönelik hakarete varan itibarsızlaştırma söylemleri, öğretmenlerin yaşadığı maddi sıkıntılar, eğitim çalışanlarının özlük ve sosyal haklarının gün geçtikçe tırpanlanması, özür grubu tayinlerinin yapılamaması, öğretmenlere yönelik artan şiddet olayları, okullarda yaşanan güvenlik sorunu, öğretmen ve derslik açığı, okullarımızdaki teknik ve fizikî alt yapı imkânlarının yetersizliği, kalabalık sınıflar gibi daha sayabileceğimiz pek çok sorun altında fedakârca görevlerini yapan öğretmenlerimiz her geçen gün yıpranmaktadır. Bu nedenle öğretmenlerimize de fiilî hizmet süresi zammı verilmelidir. Ayrıca, 5510 sayılı Kanun'da 2008 yılında yapılan değişiklik ile başta basın çalışanları olmak üzere birçok çalışanın fiilî hizmet süresi zammı kaldırılmıştır ve bu çalışanların hakları geçmişe dönük olarak iade edilmelidir.

2007 ve 2011 yıllarında yaklaşık 418 bin sözleşmeli personel memur kadrolarına atanmıştır ancak başta il özel idareleri ve belediyeler olmak üzere birçok kamu kuruluşundaki sözleşmeli personel ve 22 bin 4/C mağduru kadroya alınmamıştır. Bu mağduriyetlerin de giderilmesi gerekmektedir.

Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akçay.