GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGILAMA SÜRELERİNİN UZUNLUĞU İLE MAHKEME KARARLARININ GEÇ VEYA KISMEN İCRA EDİLMESİ YA DA İCRA EDİLMEMESİ NEDENİYLE TAZMİNAT ÖDENMESİNE DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:50
Tarih:09.01.2013

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Huzurlarınızda bulunan 342 sıra sayılı Tasarı'nın geneliyle ilgili Genel Kurulumuza birtakım bilgileri arz etmek üzere söz aldım.

Bu tasarının getiriliş amacına ilişkin birkaç tespitte bulunma ihtiyacı hasıl oldu. Zira, burada yapılan değerlendirmelere baktığımızda, sanki bir mahkeme kuruyoruz da bir yargılama yapacağız gibi algılamalar var ve bunun yürütmeye bağlı bir şekilde kurulması eleştiriliyor; bu oluşan yapının bağımsız olmadığı, tarafsız olmayacağı değerlendirmeleri yapılıyor. Tasarı iyice incelenirse, gerekçesine bakılır ise ve özellikle Avrupa Konseyi üyesi ülkeler içerisinde başka ülkelerdeki uygulama örneklerine bakılır ise bu komisyonun amacı daha iyi anlaşılacaktır.

Uzun yargılamalar sadece Türkiye'nin problemi değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargılama yetkisini tanımış birçok ülkenin benzer sorunları var idi. Bu sorunları aşabilmek için, yine Konsey üyesi ülkeler, benzer yöntemlerle iç hukuk yolları oluşturarak bu uzun yargılamalardan doğan zararları karşılamak üzere komisyon kurdular. Bu komisyonlar kesinlikle ihtilaf konusu yargılamaların özüne dönük bir tespit yapmayacaklar, yargılamaları sonlandırmayacaklar, yargılamayı yapan mahkemelere bir telkinde bulunamayacaklar. Sadece, bu uzun yargılamalardan mağdur olanlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine giderek şunu söylüyorlar: "Ben, mağdur oldum. Bu mağduriyetimi tespit et ve benim mağduriyetimi giderecek bir tazminat ver."

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Bunu yargı yapsın Sayın Bakan.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Vatandaşın talebi de bu AİHM mahkemesinden. AİHM de, bir uzun yargılama süreci varsa bununla ilgili ihlal kararı veriyor ve Türkiye'ye diyor ki: "Vatandaşına şu kadar tazminat öde."

Şimdi, bizim getirdiğimiz düzenleme şu: Bu uzun yargılamadan dolayı bu tespiti Strazbourg Mahkemesi yapacağına içte oluşturulan idari nitelikli bir komisyon yapsın.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Yargıtay yapsın.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Bu komisyon bu tespiti neye göre yapacak, kendi kafasına göre mi yapacak? Hayır. Her konuda yapabilecek mi? Hayır. Sadece ve sadece -yasanın içerisinde kriterleri koyulmuş- İnsan Hakları Mahkemesinin yerleşik içtihat oluşturduğu ihtilaflarla bakabilecek. Ne demek o? İnsan Hakları Mahkemesinin çok sayılı hâkimlerle verdiği kararları değil, 3 hâkimle değerlendirme yapabildiği ve üzerinde tartışmasız içtihatların oluştuğu basit türden ihtilafları karara bağlayan kurulların yetkisini bu idari kurula veriyoruz. "Ey vatandaşım! Evet, Ümmühan Kaplan dosyası pilot dosyasıdır. 1970'li yıllardan gelen bir ihtilaftır ve hâlâ çözülmemiştir. Ve sen bundan dolayı mağdursun. Bu mağduriyetini teslim ediyorum, sana şu kadar da tazminat öngörüyorum." diyecek bu komisyon. Bu tazminatı neye göre öngörecek? İnsan Hakları Mahkemesinin bugüne kadar oluşturmuş olduğu içtihatlara paralel olarak ödeyecek ve bu karar, yine, idari yargının denetimine tabi olacak. Yaptığımız iş yargılama faaliyeti değil.

Değerli arkadaşlar, bakarsanız, Kıbrıs'taki Loizidou davasından sonra, taşınmaz mal komisyonu kurmak suretiyle bir iç hukuk yolu oluşturuldu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu komisyonu etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul ettiği için "Bu mal komisyonundan geçmeden başvurular AİHM bu başvuruları kabul etmez."lik kararı verdi, böyle bir ilke oluşturdu.

Yine, doğu, güneydoğuda yaşanan terör hadiselerinden mağdur olan vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin karşılanması maksadıyla geçmişte benzer komisyonlar kuruldu. Bu komisyonların da tamamı idari mahiyette komisyonlardı. Aksine, bizim bugün kurduğumuz komisyonun 5 üyesinin 4 tanesi hâkim, savcı sıfatı taşıyan kişilerden oluşacak ama yapacakları iş yargılama değil, idari nitelikli bir faaliyettir. Geçmişte kurduğumuz bu komisyonların faaliyeti Strazburg mahkemeleri tarafından etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul edilmiştir ve bu komisyonlardan geçmedikçe, müracaatlar o mahkeme tarafından kabul edilmemiştir.

Bugün getirdiğimiz, huzurlarınızda görüşmesini tamamlayacağımız bu tasarı da benzer bir iç hukuk yolu oluşturma çalışmasıdır. Bundan maksadımız, İnsan Hakları Mahkemesi önünde Türkiye'den yapılmış bulunan başvuruların bu şekilde yerleşik içtihat oluşturanlarını vatandaşlarımızla kendi aramızda uzlaşarak çözmektir. Strazburg'daki hâkimlerin vereceği karar yerine, Ankara'da kendi vatandaşımızla barışmanın yoludur. Bu vesileyle, vatandaşımız, yıllarca, Strazburg'da hak arama zahmetine girmeyecektir. Türkiye, Strazburg mahkemelerinde, ilave yeni ihlaller almış olmayacaktır ve vatandaşımızın mağduriyetleri burada kurulacak bir idari komisyon marifetiyle daha kolay, daha ucuz karşılanacaktır. Burada, hakkı mağdur olan, ihlal edilen vatandaşımız kazançlıdır, uzun süre beklemeden hakkıyla buluşacaktır. Devlet kazançlı olacaktır, aleyhine ihlalleri önleyecektir ama AİHM kazançlıdır, önündeki dosya sayısı eksilecektir.

Bu tasarıya şu gözle bakmadık, bu şekilde takdim etmedik değerli milletvekilleri: "Bu tasarı geçince Türkiye'de uzun yargılamalardan kaynaklı sorunlar ortadan kalkacaktır." diye bir iddiamız olmadı. Bu sadece sonuçları ortadan kaldırmanın bir yolu, yöntemi ama esas itibarıyla Türkiye'de uzun yargılamaları önleyecek tedbirlerimiz çok daha kapsamlı ve adım adım hayata geçiriliyor.

Yargı Reformu Stratejisi'nin üç yılda yüzde 70'ini hayata geçirdiğimizi ifade etmiştim bu kürsüden. Değerli milletvekilleri, ona ilaveten, yargıyı hızlandırmaya dönük 3 tane tasarı bu Parlamentoda yasalaştı. Yine, yargılamaların uzamasında en büyük zaman kaybının yaşandığı Yargıtay ve Danıştayımızda hem üye sayısı hem daire sayısı artırılmak suretiyle çıkan kararlar arttı ve sadece 2011-2012 yılında, bir yıllık süre içerisinde Yargıtay kendi iş yükünün yaklaşık üçte 1'ini tasfiye etti. İnşallah, hukuk dairelerinde bir sene, ceza dairelerinde bir buçuk, iki sene içerisinde stokta bekleyen dosyalar tükendiğinde Yargıtay postaya çalışmaya başlıyor. Bu çok önemli bir netice bizim açımızdan ve Türkiye'nin iki sene, üç sene önce hayal bile edemediği bir noktaya doğru gidiyoruz.

Yine, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı getirilmek suretiyle, bundan sonra Strazburg Mahkemesine gidilmeden önce, kendi insan hakları mahkememiz sıfatıyla vatandaşlarımız Anayasa Mahkemesinde haklarını arayabilecektir. Bu da Strazburg mahkemelerine gidişi belli ölçüde filtre edecektir, süzecektir.

Onun dışında, yüksek yargının güçlendirilmesi ve yargının hızlandırılması tedbirlerine ilaveten, bugün yasalaştıracağımız -inşallah, oylarınızla kabul edilirse- yürürlüğe Cumhurbaşkanımızın onayıyla girmesi gereken bu tasarı ile önemli mesafeler almış olacağız. Önemli olan yargıya gelen iş yükünü azaltacak tedbirlerin alınması idi, buna dönük de bu Parlamentoda sizlerle beraber çok önemli tedbirler aldık. Bir tanesi Arabuluculuk Kanunu Tasarısı'ydı. Bu, yasalaştı. 2013 yılının Haziran ayından itibaren ihtilaflar mahkemelere gitmeden önce ya da mahkemeye gitmiş olsa bile o aşamada ara bulucular vasıtasıyla mahkemelerin gündeminden çıkartılabilecektir. Bu, alternatif uyuşmazlık yollarının Türk hukuk sistemine etkin bir şekilde girişinin adımlarından bir tanesidir. Cezada uzlaşmanın daha rahat uygulanabilmesi için ilave tedbirleri de peşi peşine getirmeye gayret ediyoruz. Buna ilaveten, idari uyuşmazlıkların filtre edilmesinde Kamu Denetçiliği Kurumunu getirdik, Anayasa'mızda düzenlemesini yaptık, yasasını çıkarttık, seçimlerini yaptık. İnşallah kısa süre içerisinde teşkilatlanmasını tamamlayıp o da müracaat almaya başladığında alternatif bir uyuşmazlık çözüm yolu daha hayata girmiş olacak, vatandaşlarımızın hak arama kanalları çeşitlenecek.

Değerli milletvekilleri, bu çerçevede, Türkiye, tarihinde ilk kez, yurt dışında vatandaşlarının çokça yaşadığı merkezler ile kurumsal menfaatlerimizin korunacağı merkezlere adli müşavirler atadı. 2012 yılının Eylül ayından itibaren Avrupa Konseyinde, oradaki daimî temsilciliğimizde, Brüksel'de, Londra'da, Berlin'de, Paris'te, New York'ta, Washington'da, dış temsilciliklerimizde artık uluslararası hukuku bilen, iyi dil bilen hâkim ve savcılarımız Türkiye'nin menfaatlerini, vatandaşlarımızın menfaatlerini korumak için göreve başladılar ve üç aylık bir görev süresi icra ettiler. Türkiye'nin menfaatlerini, vatandaşlarımızın menfaatlerini korumak için çok önemli adımlar attık. Bundan sonra inşallah bunların devamı gelecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Ben, tasarının hayırlara vesile olmasını dileyerek?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Beş sene hapiste çürüterek Sayın Bakanım.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - ?yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Beş sene hapislerde çürüterek vatandaş menfaati.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ergin.