| Konu: | ASKERLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (S.S.:82) |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 29.11.2011 |
BDP GRUBU ADINA İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tipik bir Başbakan Erdoğan klasiğini bu tasarıyla bir kez daha yaşıyoruz. Neden mi? Tarih 15 Ağustos 2005, yer Diyarbakır: "Kürt sorunu ne olacak?' diyenlere diyorum ki bu ülkenin Başbakanı olarak herkesten önce benim sorunumdur." diyerek Kürt seçmenlere göz kırpan Başbakan Erdoğan 15 Temmuz 2011 tarihli İstanbul konuşmasında partimizi de tehdit ederek "Bu ülkede Kürt sorunu yoktur." diyor ve Kürtlere aba altından sopa gösteriyor.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Yanlış söylüyorsun.
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) - Evet, yanlışsa siz değerlendirin.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Başbakanın söyleyeceklerini anlayabilecek kapasitede değilsin.
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) - Sen kimsin? Sen kürsüye karışamazsın.
BAŞKAN - Sayın Metiner, lütfen? Lütfen Sayın Metiner.
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) - Kürsüye karışamazsın? Kürsüye karışamazsın, bu, halkın kürsüsüdür.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Çarpıtma!
BAŞKAN - Sayın Metiner?
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) - Konuşma. Başbakan sana ne söyledi, onu hatırlatmayayım sana.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Kürt sorunu yokmuş varmış, ne anlarsın sen.
BAŞKAN - Sayın Metiner, lütfen?
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) - Sen ne anlarsın, sen bundan ne anlarsın?
Lütfen Başkan, müdahale edin.
BAŞKAN - Ediyorum.
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) - Lütfen müdahale edin.
BAŞKAN - Sayın Metiner, lütfen?
Sayın Binici, buyurun, siz Genel Kurula hitap edin.
SIRRI SAKIK (Muş) - İbrahim, bu tarafa konuş.
BAŞKAN - Lütfen Sayın Metiner.
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) - Ne demek oluyor?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - İbrahim, muhatap alma.
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) - 15 Ağustos 2005, yer Diyarbakır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Yakışıyor mu sana?
Sayın grup başkan vekilleri, ayıptır ya, iki laf söyleyin?
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) - "Kürt sorunu ne olacak?' diyenlere diyorum ki bu ülkenin Başbakanı olarak herkesten önce benim sorunumdur." diyerek Kürt seçmenlere göz kırpan Başbakan Erdoğan 15 Temmuz 2011 tarihli İstanbul konuşmasında partimizi tehdit de ederek aba altından sopa göstermektedir.
Tarih 11 Şubat 2008, yer Almanya Köln, Arena Stadyumu. "Asimilasyon bir insanlık suçudur. Kimse Türkleri asimile edemez." diyerek Almanya'da Türkçe öğrenim gören ortaöğretim kurumlarının açılması gerektiğini savunan Başbakan Erdoğan, 24 Eylül 2010 tarihli Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında "Anadilde eğitim isteyenlere sesleniyorum: Türkiye'de resmî dil Türkçedir. Anadilde eğitim yok." diyerek ikinci yüzünü sergilemektedir. Başbakan Erdoğan bunu hep yapıyor, karakolda doğru söylüyor ama mahkemede şaşıyor.
Başbakan Erdoğan, 17 Mart 2011 tarihinde bedelli askerlik konusu için kendi ifadeleriyle aynen bunları söylüyor: "Biz kalkarız da böyle bir süreyi ancak referandumda tartışırız ki halkımız bunun kararını versin." diyor ve devamla "Ben şahsen böyle bir sorumluluğun altına Tayyip Erdoğan olarak giremem çünkü parası olan var, parası olmayan var. Parası olan bastıracak parayı askerlikten kurtulacak, parası olmayan gidecek, askerliği tıpış tıpış yapacak." diyerek yoksul kesimlere de selam göndermeyi ihmal etmiyor.
Şimdi, sormak istiyorum: "Ben şahsen böyle bir sorumluluğun altına Tayyip Erdoğan olarak giremem." diyordun, söyle Allah aşkına Sayın Erdoğan, Başbakan olarak mı, AKP Genel Başkanı olarak mı yoksa Tayyip Erdoğan olarak mı bu sorumluluğunuzun altına girdiniz? Gerçi bizleri bu kimliğine, kapatılan DTP eski Genel Başkanı Sayın Ahmet Türk'le yaptığın görüşmede AKP Genel Başkanı sıfatını kullanarak alıştırmıştın.
Yine sormak istiyorum Sayın Başbakana: "Parası olan var olmayan var." diyordun. Şimdi, parası olmayana para dağıtıp adalet mi sağlayacaksın? Bedel veremeyen fakirlerin isyanı meşhur bir Urfa türküsünde ne de güzel dile getirilmiş: "Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir."
Üzerinde yaşadığımız bu topraklar da çok büyük değerler yetiştirdi. Nasreddin Hoca da bunlardan biridir. Ne güzel de demiş Nasreddin Hoca hikâyesinde: "Parayı veren düdüğü çalar." Anlaşılan o ki AKP bu düdüğü çok pahalıya çaldırmaya niyet etmiş. Vicdani reddi tartışmaktan korkarak gündeminden çıkaran AKP Hükûmeti bu tasarıyla cüzdanı reddi kanunlaştırmakta sakınca görmemiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin malumu olduğu üzere günümüze kadar bedelli askerlik uygulaması 1987, 92 ve 99 yıllarında çıkarılan kanunlarla toplam 3 kez yapılmıştır. Çıkarılan kanunlardan yarar sağlayanların sayısı ise 1987 yılında 18.433 kişi, 1992 yılında 35.111 kişi, 1999 yılında ise 72.290 kişidir.
Çıkarılan bu kanunlardan yarar sağlayanların sayısında bir noktayı dikkate çekmek istiyorum: Yapılan her düzenlemede yarar sağlayan kişi sayısı bir önceki düzenlemeden yarar sağlayan kişi sayısının tam 2 katıdır. Yani katlanarak büyümekte olan bir yığılma olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Başbakan Erdoğan bu tasarıyı kamuoyuna açıklarken bakaya kalanların sayısındaki artışın ciddi boyutlara ulaştığını ve bedelli askerlik uygulamasıyla bu yığılmanın azaltılmasını hedeflediklerini ifade etti.
1987 ve 92 yıllarında yapılan düzenlemelerle amaçlanan, ortaya çıkmış olan bu yığılmanın eritilmesine yöneliktir. 1987'deki ilk düzenlemeden beş yıl sonra 92 yılında aynı şartlardan dolayı yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur.
Arkasındaki amacı farklı lanse edilse bile yığılmanın eritilmesinde önemli bir işlev gördüğü anlaşılan 1999 yılındaki 3'üncü uygulama, şimdi görüşmekte olduğumuz Tasarı'nın, kronikleşmiş olan bu sorununa kalıcı çözüm getirmediği ortadadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzunca bir süreden beridir bedelli askerlik beklentisi yazılı ve görsel medyanın da gündemini meşgul etmektedir. Medyada yer alan kimi haberlere göre yirmi altı yaş sınırı olup askerliğini henüz yapmayan yükümlü sayısının 500 bini aştığı belirtiliyor. Yaş sınırının otuz olması hâlinde ise yükümlü sayısının 400 bin civarında olduğu belirtiliyor ama bu insanların kaçında 30 bin lira ödeme gücü var, işte o belirtilmiyor.
Yine, hepimizin malumu üzere Genelkurmay Başkanlığı bir ilke imza atarak personel mevcudunu kamuoyuna açıkladı. Bu açıklamaya göre toplam yükümlü personel sayısı 467 bin 197 kişidir.
Şimdi sormak istiyorum?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hamaset dolu laflarla kendimizi ne de başkalarını kandıramayız. Kimseye bir faydası da yok.
"Her Türk asker doğar" veya "Her millet" gibi laflarla birbirimizi kandırmayalım. Ne her Türk asker doğar ne her Fransız asker doğar ne her Alman asker doğar ne her İngiliz asker doğar ne de her Kürt asker doğar, olsa olsa hepsi insan doğar.
Bu bağlamda vicdani ret konusunu içeren, alternatif sivil...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) - ?hizmet seçeneklerinin yer aldığı kalıcı çözümler üzerinde çalışmak gerektiğini düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)