| Konu: | TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 18.10.2012 |
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz evvel üç ayrı önerge okundu ama elimizde de pek çok önerge var, tabii önergeler resmî işleme koyulmadığı için adına önerge demek mümkün değil. Bu, şunu gösteriyor ki, bu yasa gerçekten zorlama, sendikaları etkisiz hâle getirebilmek, onları Bakanlığa bağımlı hâle getirebilmek için özellikle üzerinde hassasiyetle durulmuş bir düzenleme.
Kendi önergemize değineceğim kısaca, hükûmetin önergesi üzerinde durmak istiyorum. Bir kere değerli arkadaşlar, bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için öncelikle iş kolu barajını aşması gerekiyordu. 2822 sayılı Yasa'da, toplu sözleşme hakkı için iş kolu barajı yüzde 10, iş yeri barajı yüzde 50 artı 1. Burada, üç tane barajla karşı karşıya olan bir düzende sendikaları sıfırladık, yetmedi sendikaları bitirme ya da yandaş sendika yaratma operasyonu, bu düzenlemeyle Ekonomik Sosyal Konseye üyelik koşulunu yeni bir baraj olarak getirerek sendikalar arasında hem Anayasa'mıza göre hem uluslararası sözleşmelere, ILO sözleşmelerine ve normlarına göre "ayrım yapılamaz" ilkesi açıkça ihlal edilerek, bağımsız bir sendikanın sözleşme hakkı resmen Bakanlık eliyle elinden alınıyor.
Örnek olarak, herhangi bir sendika ülke genelinde 20 bin üyesi olsa, 30 bin üyesi olsa ve iş kolu barajını 3-5 üyeyle kaybetse, sözleşme yapmaya yetkisi yok ama herhangi bir konfederasyona üye olan 30 kişilik bir iş yerinde örgütlenmiş bir sendika o 30 işçiden 16'sını üye kaydetmişse, o sendika toplu sözleşme yapmaya yetkili. Yani 16 üyesi olan sendika sözleşme yapabilir ama 30 bin üyesi olup da herhangi bir konfederasyona üye olmayan, konfederasyonları beğenmeyen "Ben bağımsız, özgür, işçilerin iradeleri doğrultusunda sendikacılık yapacağım." diyen bir sendika toplu sözleşme yapamaz. Bu, düpedüz ayrımcılıktır. Anayasa'yı da ihlaldir, uluslararası sözleşmeleri de ihlaldir.
Şimdi, diğer taraftan, bakınız, getirilmiş, önerilen ve biraz sonra oylayacağınız ve kabul edeceğiniz önergeyle, doğrudan doğruya Bakanlık, ulufe gibi, sendikalara diyor ki: "Ben 2013 istatistikleri yayınlanıncaya kadar bazı sendikalara sıfır baraj uygulayacağım ama koşulu Ekonomik ve Sosyal Konseye üye olacak." Bazı sendikalara diyor ki: "İşte, yeniden sendika kurulabilir, 2009'dan bu yana ben tembellik yaptım, görevimi ihmal ettim, görevimin gereğini yerine getirmedim. Bu arada kurulmuş sendikalar Eylül 2015'e kadar kurulmuşsa onlara da sıfırla şu zamana kadar yetki vereceğim." Birileri itiraz etmiş belli, ona da demişler ki -Ya biz de bu süre içerisinde baraja takılabiliriz yüzde 1 de olsa, 3 de olsa ama bizim de hakkımız olmalı bu işte- "Ee, al sen de sus; sana da bir sözleşmelik bir hak daha vereceğim."
Değerli arkadaşlar, bu, yasa yapma tekniğine, yasaların genelliği ilkesine aykırı bir tutumdur. Türkiye Cumhuriyeti devletine de yakışan bir yasa yapma yöntemi değildir. O nedenle böyle bir düzenlemenin kabul edilebilmesi mümkün değil.
Şimdi, biz önergemizde diyoruz ki, Sayın Bakan, Bakanlar Kuruluna sunduğu tasarıda iş kolu barajını binde 5 olarak önerdi. Soru sordum, "Hangi bakanlar imzalamadı da bu barajı yeniden bu şekle sokmaya çalıştın, zorlanıyorsun, dışarıda konuşuyorsunuz, kulisler yapıyorsunuz." Doğal, yapabilirsiniz ama ortaya çıkarttığınız önergeyle sendikaları kendinize göbekten bağlı hâle getiriyorsunuz. Kaldı ki bu yasanın içinde pek çok hüküm de yönetmeliklere bırakılarak sendikaları tam anlamıyla zapturapt altına alacak, adetâ 12 Eylül döneminde çıkarılan yasaları aratacak tarzda gelecekte sendikaları zorlayacak. O nedenle Hükûmetin önerisine bizim -biraz sonra da oylayacaksınız- katılmamız mümkün değil.
Yasanın çıkartılacaksa doğru dürüst çıkartılmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Çetin.