| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 19.12.2012 |
CHP GRUBU ADINA AYŞE NEDRET AKOVA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2011 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerinde konuşmak üzere grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Orhan Veli'nin şu dörtlüğüyle konuşmama başlamak istiyorum:
"Cep delik, cepken delik,
Kol delik, mintan delik,
Yen delik, kaftan delik,
Kevgir misin be kardeşlik!"
Bütçenin de birçok kalemi bu şiir gibi. Bu bütçeyle ülkemiz nasıl seviye atlayacak, nasıl kalkınacak, nasıl dönüşüm yaratacak, nasıl gelişmiş ülkeler arasına girecektir?
İktidarın en temel politika aracı bütçedir; bütçe ile önümüzdeki dönem ülkemizin geleceği noktayı görebiliriz. Ancak, iktidar, her yıl Meclisin bütçe hakkını zayıflatan ve içeriksizleştiren uygulamalarına devam etmektedir.
2011 yılında yapılan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması'na göre, nüfusun yüzde 16,1'i yoksulluk sınırının altındadır. Son yıldan ve önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksulluk riski altında olanlar sürekli olarak yoksul olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, 2009 yılında sürekli yoksulluk riski altında olanların oranı yüzde 17,3 iken 2010 yılında bu oran yüzde 18,5'tur yani demek ki her yıl otomatik olarak buradan onaylanan bütçe, yoksulluğu çözmemekte, yoksulluğu sürekli hâle getirmektedir.
5488 sayılı Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesine göre "Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz." Ancak merkezî yönetim bütçe dengesini incelediğimizde, tarımsal destekleme bütçe gerçekleşmelerinin gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'inden daha az olduğu gözlemlenmektedir. Bu Tarım Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 2006 yılında tarımsal destekleme ödemeleri yüzde 0,63; 2007 yılında yüzde 0,66; 2008 yılında 0,61; 2009 yılında 0,47; 2010 yılında 0,53; yani 2012 yılı tahminine göre ise 0,50. Millî gelirimizin yüzde 1'i düzeyinde verilmesi gereken tarımsal destekler, AKP döneminde hiçbir zaman bu düzeye ulaşmamıştır.
Sayın Bakan, zeytin konusunda hasat dönemidir, zeytinciler perişandır. Bu konuda yasal hakları olan, millî gelirden yüzde 1 haklarını istemektedirler. Bu konuyu söylemem hususunda da talepleri vardır; özellikle, bu konuyu dile getirmekteyim.
AKP, tarımsal üreticiye, kendi döneminde çıkarılan yasa ile ödemeyi taahhüt ettiği destekleme yardımlarını dahi yapmamaktadır. Yasal hakları vermemek, rakamları tahrip etmek çiftçinin kara yazgısını değiştirmemektedir.
AKP iktidarının bütçesi gelir uçurumunu azaltmamaktadır, refah yaratmamaktadır, yoksulluğu azaltmamaktadır. Sevgili Orhan Veli'nin dediği gibi: "Cep delik, cepken delik." Halkımızın kaderi de bu olmamalıdır.
Dokuz yıldır performans esaslı bütçeleme sisteminin gerekleri yerine getirilmiyor. Sayıştayın dış denetim raporları olmadığı için, performans esaslı bütçeleme sistemi bir türlü işlerlik kazanmamaktadır. Sayıştayca verilen 2011 Mali Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı için düzenlenen genel uygunluk bildirimi ise kamu idarelerinin faaliyetleriyle ilgili açıklamaları barındırmayan, sınırlı bir fonksiyonu olan rapordur. Sayıştayın denetim raporlarının kapsamlarının genişlemesi, tüm idareleri kapsaması gerekirken geçmiş yıllara göre geriye gidiş söz konusudur.
Kesin hesap komisyonunun kurulmaması, kesin hesapların denetiminin yüzeyselleşmesine ve bütçenin gölgesinde kalmasına yol açmaktadır.
Başbakanlığın 25 Mayıs 2010 tarihli Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması Genelgesi'nin 4'üncü maddesine göre, kamu kurum ve kuruluşlarının ve yerel yönetimlerin hazırlayacakları stratejik plan, performans programları ve faaliyet raporlarına kadın-erkek eşitliği yaklaşımını dâhil etmeleri, bu metinlerde istatistiksel veriler ile bilimsel araştırmalara ve bunlar için kullanılacak ödeneklere yer verilmesi hükme bağlanmıştır. Şimdiye kadar bu düzenlemeye ilişkin herhangi bir işlem yapılmamıştır, genelge tamamen kâğıt üzerinde kalmıştır. Kadın-erkek eşitsizliklerini Hükûmet demek ki bir sorun olarak görmüyor.
Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçeleme yaklaşımı en kısa zamanda bütçe sistemi ve sürecimize entegre edilmelidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumun tüm kurumlarına ve katmanlarına yaygınlaştırılması ve işlerlik kazanabilmesi için cari devlet bütçesinin hazırlanması, kanunlaşması, uygulanması ve denetim aşamalarının ve her aşamanın içerdiği mali kurum ve kuralların cinsiyet duyarlılığını içerecek biçimde dönüştürülmesi yönünde çalışmalar mutlaka ortaya konulmalıdır.
Bütçe gelir ve giderlerinin gerçekçi olmayan tahminlere göre hazırlanması, bütçe tahminlerinden sapmalar, tüm halkımızın refahını olumsuz etkilemektedir. 2011 bütçesinde faiz dışı fazla hedefine ulaşabilmek için yapılan sıkı maliye politikası, ülkemizin kalkınmasını engellemiştir. 2011 bütçesi, Türkiye ekonomisinin ayakları üzerinde durup atağa geçmesini, koşmasını engellemiştir. Faiz dışı fazlanın sağlanmasında benimsenen öncelikler, katılıklar ve takılan at başlığı orta ve uzun vadede ekonomide ciddi sorunlar ortaya çıkarmıştır.
Sayın Bakan 2011 yılı bütçesini sunarken kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin Hükûmet Programı'nın ve Gelir İdaresi Başkanlığının öncelikli konularından birisi olduğunu söylemişti ama kayıt dışı ekonomiye yönelik kapsamlı bir vergi reformu ortaya konulmamıştır. Özellikle yatırım harcamalarının kısılması sonucunda, kamunun fiziki ve sosyal alt yapı yatırımlarına ve ülkedeki teknolojik yenilikleri geliştirecek teknolojik alt yapı yatırımlarına gerekli kaynağı ayırması da mümkün olmamıştır. İktidarın gerçekte bütçede elde edeceğini varsaydığı gelirleri kalkınma yaratmayan büyüme rakamlarıyla elde etmesi mümkün değildir. Bu yüzden, bu gelirleri yine bildiği en kolay ve en adaletsiz yol olan dolaylı vergilere yüklenerek elde etmektedir, etmeye de devam edecektir. Hâlen 2001 krizi sonrası konan geçici dolaylı vergileri kaldırmayıp halkın maruz kaldığı adaletsizliğe engel olmayan AKP, bu adaletsiz vergileri hem sürekli hâle getirmiş hem de artırmıştır. Adalet, sadece tabelada kalmıştır.
Bu bütçeyle çalışanları ve emeklileri enflasyona ezdirdiniz. İşinize gelen rakamları kullanıp ülke güllük gülistanlık diye göstermek isteseniz de halkın refahında hiçbir ilerleme olmadığı da apaçık ortadır. Bütçe gibi hayati derecede önemli bir konuda, AKP Hükûmetini daha sorumlu ve öngörülü yönetim anlayışına davet ediyoruz.
AKP döneminde yapılan bütçeler ile Türkiye ekonomisinin yapısal problemleri hafiflememiş, aksine ağırlaşmıştır. Kamu kesimi dengeleri sürdürülebilir değildir. Ekonomik büyümeye aşırı duyarlı, dolaylı vergilere dayalı bir vergi yapısı vardır. Yüksek kayıt dışılık hâlen devam etmektedir. Genel bütçe gelirlerinin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı, yıllar içinde azalacağına artmıştır. Adalet geleceğine adaletsizlik artmıştır.
1998 yılında genel bütçe vergi gelirlerinin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı yüzde 13,01 iken 2011 yılında yüzde 21,9 oranına yükselmiştir. 2011 yılı genel bütçe gelirlerinin yüzde 89,47'si vergi geliridir. Vergi gelirinin içindeki kalemlere baktığımızda adaletsizlik iyice ortaya çıkmaktadır. Genel bütçe gelirlerinin tahsilatının yüzde 21,05'i gelir vergisi, yüzde 10,28'i kurumlar vergisidir. Adaletsiz vergi olan, dâhilde alınan mal ve hizmet vergileri oranı ise yüzde 42,32'dir. Bunun içerisinde özel tüketim vergisinin payı yüzde 22,59'dur. 2001 krizinden sonra "bir kerelik" diye başlayan özel tüketim uygulaması süreklilik kazanmış, şimdi gelir vergisi tahsilatından daha fazla oranda özel tüketim vergisi tahsil edilmektedir. İktidar, bütçede disiplin sağlayacağım derken en adaletsiz vergiyi benimsemiştir.
Cari işlemler dengesinin rekor düzeyde açık vermesi bile iktidarın işine gelmektedir. Neden? İthalattan alınan vergiler artıyor. Genel bütçe vergi gelirleri tahsilatının yüzde 19'u ithalattan alınıyor. İthalat artsın, cari işlemler açık versin?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE NEDRET AKOVA (Devamla) - Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Akova, teşekkür ediyorum.