GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:17.10.2012

İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii burada konuşurken soru sormak olmaz ama "Yüksek Hakem Kurulu nedir?" diye sorsam, çalışan herkes, özellikle emekli olan işçiler ve 12 Eylül döneminde çalışma yaşamının içinde bulunan herkes "Çanımıza ot tıkan kurum" diye söyler. 12 Eylülle darbe yapanlar, sendikal hak ve özgürlükleri, işçilerin uzun yıllar mücadeleyle elde etmiş oldukları haklarını bu kurum eliyle geri aldılar, bu kurumu kullanarak geri aldılar.

Şimdi, siz gerçekten darbelerden söz ediyorsunuz, zaman zaman 12 Eylül kurumlarını temizlemekten söz ediyorsunuz. Tabii, devletin tüm kurumlarını çökerttiniz ama 12 Eylülün antidemokratik ne kadar kurumu varsa dört elle sarıldınız. Bunlardan bir tanesi de Yüksek Hakem Kurulu. Bu tasarıda bile olduğu gibi koruduğunuz gibi, Kamu Çalışanları Sendikalar Kanunu'na da benzer bir kurumu sivil dikta özleminizi tatmin için oraya yerleştirdiniz, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu diye.

Şimdi, bu Kurulun marifetleri saymakla bitmez ama ben size kısa sürem içerisinde birkaç rakam vereceğim. Mesela, 12 Eylülden önce Türkiye'nin nüfusu 44 milyon, sendikalı işçi sayısı, toplu iş sözleşmesinden yararlanan sendikalı işçi sayısı 2 milyondan fazla, 2,5 milyon dolayındaydı. Bugün 75 milyonuz, Sayın Bakanın 7 Martta verdiği rakamı söylüyorum: 567 bin işçi toplu sözleşme hakkından yararlanıyor, sendikalı. Tabii, sendikalı olup da toplu sözleşme hakkından yararlanamayanlarla birlikte bu sayı 900 bine yakın bir sayı ama sendikalaşma oranımız yüzde 5. Eğer sendikalar bugün dünyada en fazla kan kaybeden ülke olarak Türkiye'de ise, bunun müsebbibi 12 Eylül yasaları, 12 Eylül dönemindeki darbe ve Yüksek Hakem Kuruludur.

Şimdi, bir şeyin daha altını çizmek gerekir, "Yiğidi öldür hakkını yeme." demek gerekir. AKP'nin son on yıllık icraatı döneminde de Yüksek Hakem Kurulu AKP'nin tahribatına karşı, çok açıklıkla söylüyorum, bugünkü Yüksek Hakem Kurulu üyeleri AKP'nin tahribatına karşı işçileri korumaya çalışıyor ama antidemokratik yapısı değişmiş değil, hâlâ 2822 sayılı Yasa'daki düzenlemedeki yapı neredeyse olduğu gibi korunuyor. "Biz antidemokratik hükümleri temizleyeceğiz, demokratikleşmeyi sağlayacağız." diyen sizlere sesleniyorum: Bu Kurula niye sarılıyorsunuz? Geliniz, eğer bir hüküm, bir sorun varsa, taraflar uzun yıllardan bu yana aynı iş yerinde örgütlenmiş sendika ve o sendikayı tanıyan işveren kamu olsun, özel sektöre ait olsun diyalog içerisinde çözebilirler. İki kurumu da tanımayan bir organın zorla bunları barıştırmaya, uzlaştırmaya kalkışması doğru değildir.

Kaldı ki Yüksek Hakem Kurulu grev ertelemeleriyle birlikte grev oylamalarında da ihtilaf hâlinde devreye giren bir kurum. Yani işçilerin tepesinde Demokles'in kılıcı gibi duruyor. Kılıç istediği zaman işçiyi kesiyor, istemediği zaman da bazen uykuya yatıyor ama antidemokratik niteliğini her zaman koruyor.

Eğer gerçekten "Bu yasada 12 Eylül döneminin düzenlemelerini değiştirdik." diyebilmek istiyorsanız, Yüksek Hakem Kurulu diye bir kurulun bu yasanın içerisinde olmaması gerekir. Aynı şekilde, Kamu Çalışanları Sendikaları Kanunu'nda da "Kamu Görevlileri Hakem Kurulu" aynı işlevi görecek. 12 Eylül döneminde işçilerin haklarını Yüksek Hakem Kurulu nasıl elinden aldıysa, memurların haklarını da sizin buradan özentiyle aldığınız o kurum temizleyecek.

Onun için, Sayın Bakana düşen görev, böyle bir kurumu yasa kabul edilmeden bir kez daha gözden geçirmek ve gerekirse tekriri müzakereyle yeniden görüşmeye açıp maddeyi kaldırmaktır.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Çetin.