| Konu: | TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 17.10.2012 |
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, toplu sözleşme düzeni sendikalar özgür olduğu ortamlarda daha iyi işler. Buradaki düzenleme, 41, 42, 43 ve geçici 6'ncı maddeler bir bütün olarak ele alındığı zaman belki daha anlaşılır olur. Biz buraya çıkıp ne konuşursak konuşalım, ne katkımıza açıksınız ne de gerçeklere açıksınız. Yani 43'üncü maddede, Sayın Bakan, biraz evvel bir önerge hazırladı, getirdi, verdi -tabii, o önerge üzerinde konuşacak değilim ama- işte, geçici 6'ncı maddedeki duruma göre bu maddeyi düzenlemeye çalışıyor. Oysa, derme çatma, yamalı bohça gibi, neresinde bir sökük var oraya bir ilmik atıp, bir dikiş atıp yamamaya şimdiden başladık yasayı, daha çıkmadan. Doğru dürüst yasa yapma tekniğinden uzak, içeriği karmaşık; sadece bir konu, yetki meselesi bile birden fazla maddeye yayılmış bir düzenleme. Sendika özgürlüğünden söz edeceksek, toplu sözleşme özgürlüğünden söz edeceksek, yetki konusunda -ki sendikaların en çok mağdur olduğu konulardan bir tanesi bu- bir bakıma kendi kendilerini de, birbirlerini de, işverenle olan karşılıklı gerilimlerinde de en çok istismar edilen düzenlemeler bu düzenlemeler yani bir sendikanın yetkisine bir başkasının itiraz etmesi. Burada iş kolu barajı yüzde 3 olarak belirlendiği için "Şimdi itiraz etme yetkisine sahip olan sendika yine yüzde 3 iş kolunda örgütlü sendika olsun." deniliyor. Tabii, anlamanız zor, anlaşılması zor, hele bir önergede "Maddenin falanca fıkrasının falanca bendi şöyle değiştirilsin." denildiğinde iş daha da karmaşık hâl alıyor. Bunun en kestirme yolu, sendika özgürlüğü, sendika seçme özgürlüğü ve toplu iş sözleşmesi özgürlüğü açısından bakıldığı zaman, hiç kulağı tersten göstermeye gerek yok, iş yerinde çalışan işçilerin önüne getirir, sandığı koyarsın "Kardeşim, birden fazla sendika senin için yetki, yetkisizlik kavgası yapıyor. Senin tercihin nedir, hangi sendika senin adına toplu sözleşme yapmaya yetkili olsun?" denilir -ki 275 sayılı Yasa, 12 Eylülden önceki yasa bu şekildeydi- ve giderler, özgürce oylarını kullanırlar, A sendikası, B sendikası, tercihlerini o şekilde gerçekleştirirler.
Şimdi, bu dönemde bir yasa yapılıyorsa, Çalışma Bakanlığına düşen, tasarıyı hazırlayanlara, Hükûmete düşen görev, böylesine günün koşullarına, ihtiyaçlarına cevap verecek, tartışmalardan uzak, itirazlardan uzak bir düzenlemeyi Parlamentonun önüne getirmek olmalıydı ama bakıyoruz şimdi, Bakan diyor ki: "Biz Üçlü Danışma toplantısında taraflarla böyle mutabakata vardık." Sayın Bakan, siz o kadar çok mutabakata vardınız ama işinize gelenini taşıdınız, işinize gelmeyeni istismar ettiniz, buraya getirmediniz, başka kuruluşların ya da güçlerin dediğine kulak verdiniz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Bakanın biraz sonra vereceği önergeyi oylayacaksınız ve hiç, ne olduğunu bilmeden el kaldıracaksınız. Hiç olmazsa yapılması gereken şu arkadaşlar: Hiç olmazsa sendikalar arasında Hükûmetin eşit davranması gerekir. Bakın, geçici 6'daki önergenizi şimdiden okuyun, hazırlanın. Göreceksiniz, daha bugüne kadar uygulamalarda yetki alması imkânsız olan bir düzenlemeyi sanki bir şeyler bahşediyormuşçasına "daha ileri haklar, daha ileri yaklaşım" diye getiriyorsunuz. Amaçladığınız -ileriki o geçici 6'da da anlatacağım kapsamlı olarak- çok açık ve net. Bu yasadaki düzenlemeleri kullanarak iş kolunda, yani çalışanlar içerisinde, memurlar içerisinde yarattığınız gibi yandaş sendikayı, bu işçilerle ilgili sendikalar ve toplu sözleşme yasasında da yaratma çabasındasınız. Bundan ne Türkiye'ye ne çalışan işçilere ne kayırılan sendikaya ne ötelenen sendikalara hayır gelmez. Yapmanız gereken iş, tarafsızca konuya yaklaşmak ve objektif kriterlerle yasa tasarısı hazırlamaktı. Ne yazık ki böyle bir tasarıdan yoksun, eklektik, yamalı bohça gibi bir düzenlemeyle karşı karşıyayız.
Maddenin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Çetin.