GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU İŞ İLİŞKİLERİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:10
Tarih:17.10.2012

TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, 38'inci maddeyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım, öncelikle sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Bakanımdan Kırklareli'deki sıcak bir konuyu bence dikkatle dinlemesini ve bize o konunun çözümü hususunda da yardımcı olmasını rica ediyorum. Bu kürsüden de bu konuyu öncelikle dile getirmek istiyorum önergeyle ilgili düşüncelerimizi belirtmeden evvel.

Değerli arkadaşlar, belki ülkenin birçok yerinde, sadece Kırklareli'de değil, benzer bir sorun yaşanıyor. Sayın Bakanım, benim ilimde merkez ilçede, Kofçaz yolu üzerinde bir tekstil fabrikası var. Adı Şeker Tekstil. 374 işçi çalışıyor. Bu işçiler 4 Ekimden bu yana fabrikanın bahçesinde yatıp kalkıyorlar. Ne olmuş? Fabrikanın sahibi veya sahipleri birdenbire ortadan kaybolmuşlar, "İflas ettik." demişler, "İşte, biz sizlerin zaten?" Sanıyorum üç aylık ödemeleri verilmemiş, mesaileriyle beraber; ki geçen gün kendilerini ziyaret ettiğimde söyledikleri oydu. Tabii üç-dört yıllık çalışanlar da var, kıdem tazminatları duruyor. İşçilere gelen kimse yok. İşte, onlarla ilgilenen kimse yok. İş akitleri devam ediyor gözüküyorlar, gelip işveren kendilerine iş akitlerinin feshi konusunda herhangi bir işlem yapmamış, ödemelerle ilgili herhangi bir şey yok, böyle bir süreç vardı. Yaklaşık on dört gündür orada yatıp kalkıyorlar, eylemlerine devam ediyorlar. Aslında istedikleri şu: Fabrikadan bir muhatap. Bu fabrikanın sahibi, yönetim kurulunda kimler varsa gelsinler? 374 tane işçiden bahsediyorum değerli arkadaşlar. Yani küçük bir işletme de olmadığını az çok sizler de takdir edersiniz. Yani "Sizin alacaklarınız var, ödeyeceğiz; işte garantisi, bakın burada fabrika, burada işte makineler?"

Gittiğimde şunu gördüm, onu da söyleyeyim, olayın yan yolunu anlamınız adına. Belli bir süre içerisinde ana makineleri zaten kaçırmışlar. Peki dedim, içeride ne var? Birtakım makineler var, hukuki yollar üzerinden takip etmeye kalkabilir miyiz diye, işçilere dedim: Haklarınızı hukuki yollardan arayamaz mısınız? Avukat arkadaş gelmiş, makinelerin de bankaya leasingli olduğu -yani kredili olduğu- dolayısıyla  öncelikli alacaklı bankanın olduğu ortaya çıkıyor. Mal varlığı yok ortada, hiçbir şey yok.  İşçiler, işsizlik fonundan faydalanamıyorlar, iş akitleriyle ilgili süreç tamamlanmadığı için. Başka bir fabrikaya işe girmeleri için o sürecin tamamlanması lazım. Böyle boşta kalmışlar. Anladığım kadarıyla şöyle bir yöntem izleniyor, yani buna izin vermemek lazım. İşveren şunu diyor: "Eninde sonunda bu işçiler, burada dirençleri kırılacaktır. Bunlar üç gün beş gün burada dururlar. Üç gün beş gün sonra, işte neyse, on gün sonra -havalar da soğuyor, yağmurlar da yağıyor- giderler. Gitsinler haklarını hukukta arasınlar benden bir şey bulabilirlerse. Benim bulunduğum anda bir temsilci gelmiş, işveren adına aynen şöyle demişti: "Biz size senet verelim, ocak, şubat, mart aylarına şirketin kaşesiyle. Alacaklarınızı o tarihlerde ödeyelim, sizler de iş akitlerinizi kendiniz feshettiğinize dair birer evrakı imzalayın ve bu şekilde bu işi bağlayalım." diye talebi, teklifi vardı işverenin temsilcisinin.

Tabii, değerli arkadaşlar, yani fabrikada makineler leasingli, ortada yok kimse. O şirket teminatlı senetlerin yani o şirketin kaşesi olan senetlerin hiçbir geçerliliği yok. Ee, sonra? "O zaman haklarınızı gidin yargıda arayın, iş mahkemesine başvurun."

Bakın, geçen dönem burada Medeni Usul Kanunu'nu da çıkardık. Orada da ne var biliyor musunuz? Bunu da bence mutlaka, Sayın Bakanım, dikkate almanız gerekir. Bence bunu Meclis olarak dikkate alalım. Yargıya başvurmaya kalktıklarında işçilerin kişi başı 470 lira başvuru harcı yatırması gerekiyor, masraf yatırması gerekiyor. Bununla ilgili biliyorsunuz düzenleme yapılmıştı. Bu yargılama giderleri avans olarak peşin alınıyor, 470 lira. 370 tane işçi yaklaşık 180-200 bin lira yani 200 milyar lira parayı bulacaklar haklarını aramak için. Ya, zaten insanlar aç yani dayanışmayla su, kumanya geliyor; dernekler, işte çevredeki insanlar, belediyemiz, onlara katkı vermeye çalışıyor. Böyle de bir olay var yani bunu da mutlaka düzenlememiz gerekir. Bu işçi alacakları için mutlaka bir istisna gelmesi lazım değerli arkadaşlar. İnsanlar adliyeye, mahkemeye haklarını aramak için parası varsa başvuracak noktada. Bu düzenlemenin çok yanlış olduğu da ortaya çıkıyor. Bununla ilgili çok ciddi sıkıntı var.

Yani adliye sarayları yapıyorsunuz, Edirne'de bir tane yeni bitti, gördüm. Avukatlar, hâkimler, savcılar var, onlardan çok temizlik görevlileri var meydanda, dolaşıyorlar ama içinde halk yok, vatandaş yok, koca adliye sarayında insan yok. Niye yok? Paraları yok, dava açamıyorlar, gelemiyorlar. Yani o adliye sarayını niye yaptık veya niye yaptınız diye düşünmeniz gerekir diye değerlendiriyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURGUT DİBEK (Devamla) - Sayın Bakanım, sizden duyarlılık rica ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Dibek.