GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 1937-1938 YILLARINDA, BUGÜNKÜ ADI TUNCELİ OLAN DERSİM'DE TEDİP VE TENKİL UYGULAMALARININ BÜTÜN YÖNLERİYLE ARAŞTIRILMASI AMACIYLA, VERİLEN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN BİLGİSİNE SUNULMAK ÜZERE BEKLEYEN DİĞER ÖNERGELERİN ÖNÜNE ALINARAK, 29/11/2011 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİN AYNI BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN BDP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:25
Tarih:29.11.2011

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin önerisi üzerine konuşmak için söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Birbirimizi kırıp dökmeden de konuşabiliriz, tartışabiliriz elbette. Buna tarihsel olaylar da dâhil. Sonuçta hepimizin geçmişiyle yüzleşmesi bir zorunluluk, her anlamda bir zorunluluk. Tarih tarihçilere bırakılmayacak kadar önemlidir ama bir yanda "vahşet" diyeceksiniz "Çok büyük vahşetler işlendi." diyeceksiniz, bir yanda da "Nereden biliyorsunuz vahşet işlendiğini ki özür diliyorsunuz?" diyeceksiniz. Buna en hafif tabiriyle çelişki denir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yanlış anlama, dediğim o değil.

MEHMET METİNER (Devamla) - Dersim'de olan nedir? Yani, mesele spesifik olarak Dersim meselesini konuşmak, tartışmak değildir elbette yani tarihsel yüzleşme bir bütündür ama mademki konumuz Dersim, o zaman Dersim'de ne olup bittiğini bilmek için tarihe bir uzanmamız gerekiyor, Şark Islahat Planı'ndan başlayarak uzanmamız gerekiyor. Sayın Başbakanımızın "100 adet basıldı, ilgili yerlere verildi." diyerek göndermede bulunduğu raporlara bakarak başlamamız lazım.

Dersim, bir tedip ve tenkil harekâtına maruz bırakılmıştır. Bunu çok açık ve net bir biçimde belirlememiz lazım. Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin daha doğrusu devletçi seçkinlerimizin modernleşme politikalarıyla bağlantılı bir operasyondur, ret, inkâr ve asimilasyon politikalarıyla bağlantılı bir operasyondur. Şark Islahat Planı'nı yeniden okuduğumuz zaman, Hamdi Bey Raporu'nu yeniden okuduğumuz zaman, 1931'de Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ın raporlarını, o tarihte Dâhilîye Vekili olan CHP'li Şükrü Kaya'nın raporlarını okuduğumuz zaman, bunun aslında kelimenin tam anlamıyla bir tedip ve tenkil harekâtı olduğunu görürüz.

Dersim'de bir isyan olduğu söyleniyor. Arkadaşlar, Dersim'de bir isyan yoktu. Dersimliler Türkiye Cumhuriyeti devletine Kürtlük temelli bir anlayışla isyan etmediler. Bunu çok açık ve net bir biçimde konuşmamız lazım. Eğer bu gerçekle yüzleşmezsek, Dersim isyanıyla bugünkü PKK kalkışmasını birbirine benzeterek yol yürümeye devam edersek, tarihsel yüzleşmemizi yanlış bir mecraya çekeriz. Biz, tarihten yeni kinler üretmek için bir yüzleşme çağrısında bulunmamalıyız. Aktüel kinlere, husumetlere ihtiyacımız yok. Ama insanlar nasıl ki günah işlediklerinde, cürüm işlediklerinde tövbe ederler, arınırlar, kendilerini arındırırlar, devletler de günah işlemişlerse, vatandaşlarına karşı hangi nedenle olursa olsun cürüm işlemişlerse, Sayın Kamer Genç'in deyimiyle "Vahşet boyutuna varan" dehşetengiz uygulamalar içine girmişlerse, devletler de tövbe ederler, özür dilerler. Bu, büyük devletlere yakışan bir erdemliliktir arkadaşlar. Özre başkaca bir anlam yüklemenin veyahut da Sayın Başbakanımızın dilediği özrü bir başka mecraya taşımanın gereği de yok, yeri de burası değil.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Allah Allah! Neresi yeri o zaman, neresi yeri? Meclis Genel Kurulu yeri değil mi?

BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen?

MEHMET METİNER (Devamla) - Dersim'de bir isyan yoktur arkadaşlar, ama Dersim'de korkunç bir vahşet vardır.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Neresi yeri?

MEHMET METİNER (Devamla) - Dersim, 20'nci yüzyılın Kerbelası'dır arkadaşlar. Orada masum insanlar katledilmişlerdir. Ayrıntılarına girmemize gerek yok. Utanç verici anılar yaşanmıştır. Nitekim, o yüzdendir ki genç bir teğmenken Dersim bölgesine gönderildiğini söyleyen Muhsin Batur hatıratında, o yaşantısını anlatmayacağını okuyucularından özür dileyerek anlatır. Orada utanç verici hadiselerin yaşandığını hepimiz biliyoruz. Araştırma komisyonu kurulsun kurulmasın, bu tarihî bir hakikattir. Sırf bize yansıyan bilgilerden bile her birimizin özür dilemesi gerektiğine inanıyorum.

Bakınız "Dersim, gittikçe Kürtleşiyor." diyor Hamdi Bey, raporunda. "Tehlike büyüyor. Dersim, cumhuriyet için bir çıbandır, ameliyat gerekiyor." diyor. 1926, Dersim'de isyan yok. Hani ezbere konuşmayalım.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bilmeden konuşuyorsun ya!

MEHMET METİNER (Devamla) -  "Ezbere konuşmayalım." denildi ya.

OKTAY VURAL (İzmir) - 1860'lı yıllardan beri?

MEHMET METİNER (Devamla) -  "Dersim cahildir?"

OKTAY VURAL (İzmir) - Sultan Abdülhamit dönemini bilmiyorsun!

MEHMET METİNER (Devamla) - "Zorunlu iskân uygulanmalıdır?"

OKTAY VURAL (İzmir) - Almışsın eline bir fırça tarihi karalıyorsun.

MEHMET METİNER (Devamla) - "Yüksek memurlara koloni yönetimlerindeki yetkiler verilmelidir."

OKTAY VURAL (İzmir) - Yazık, günah ya! Ne işiniz var?

MEHMET METİNER (Devamla) - Bakınız arkadaşlar, "Dersim" diye tanımlanan yere koloni yönetimindeki yetkilerin verilmesi isteniyor.

OKTAY VURAL (İzmir) - Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde bunları konuşuyorsun! Ayıptır ya! Ayıptır Sayın Başkan ya!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ayıp! Hepimizin geçmişini konuşuyorsun!

MEHMET METİNER (Devamla) - Ve nitekim?

OKTAY VURAL (İzmir) - Ayıptır ya!

MEHMET METİNER (Devamla) - Nitekim, o tarihte 4'üncü umum müfettişi olan?

OKTAY VURAL (İzmir) - Bu kadar bir şey olmaz ya! Bu kadar tarihi karalayıp Türkiye Büyük Millet Meclisinde?

MEHMET METİNER (Devamla) - 4'üncü umum müfettişi olan Abdullah Alpdoğan?

OKTAY VURAL (İzmir) - Şuna bak ya!

MEHMET METİNER (Devamla) - ?aynı zamanda korkomutan ve vali rütbesiyle görevlendirilmiştir ve koloni yönetimindeki vali yetkisiyle donatılmıştır. Bunlar ezbere konuştuğumuz şeyler değil. Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin arşivlerinde bulunan raporlarından alınan bilgilerdir.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bilmeden konuşuyor oradan! İşiniz gücünüz karalamak milleti!

MEHMET METİNER (Devamla) - Ayrıntıya, detaylara girmeye gerek yok ama şunu bilelim ki Dersim?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) -  Detaylara girmeye gerek var.

OKTAY VURAL (İzmir) - Var, var.

MEHMET METİNER (Devamla) -  Dersim, yüreğimizde bir yaradır.

OKTAY VURAL (İzmir) - İşbirlikçilerin hepsinin detaylarını bilmeye gerek var.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Bu Meclis ne karar aldı ona  bakalım, tutanaklar duruyor.

MEHMET METİNER (Devamla) - Biz, Dersim'de yapılan haksızlıkların, ayrımcılıkların, vahşetlerin mutlaka konuşulması?

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım yani vahşet işlemişiz, katliam?

MEHMET METİNER (Devamla) -  ?tartışılması gerektiğine inanıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bir millete hakaret ediyor! Bilmeden, utanmadan bunları söylüyor!

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın Başkan, konuşmacıya müdahale ediyor. 

BAŞKAN - Sayın Vural, söz vereceğim. Lütfen? Ben kaçırdım doğrusu?

OKTAY VURAL (İzmir) - Böyle bir şey olur mu ya! Elinde bir delil mi var ya?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) -  Arkadaşlar, sizlerin de geçmişini konuşuyor ya! Ayıp!

OKTAY VURAL (İzmir) - Şuraya bakın ya! Allah için ya!

MEHMET METİNER (Devamla) - Söyleyecek?

OKTAY VURAL (İzmir) - Yazık, günah ya! Bu laflar yakışmıyor Meclise ya! Bu millete yakışmıyor, vallahi billahi ya!

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Neyse gerçek çıksın ortaya, bu laflara gerek yok.

MEHMET METİNER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yüce çatısı altında, benim, raporlara dayanarak yapmış olduğum alıntıları bile başka yere çekmeye çalışan arkadaşlarımız var.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sen çekiyorsun!

MEHMET METİNER (Devamla) - Bu devlet hepimizin devletidir.

OKTAY VURAL (İzmir) - Millete hakaret etmekten başka bir görevin yok senin!

MEHMET METİNER (Devamla) - Hiç kimsenin bu devlet üzerinde?

OKTAY VURAL (İzmir) - Abdulhamit'e hakaret ediyorsun, Cevdet Paşa'ya hakaret ediyorsun.

MEHMET METİNER (Devamla) -  ?bu ortak vatan üzerinde tek başına hak iddia etme yetkisi yoktur arkadaşlar. Sayın Başbakanımızın dilediği özür doğru anlaşılmalıdır.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Başbakanın özür dileme yetkisi yok!

MEHMET METİNER (Devamla) - Bu özrü yanlış yere çekerek "Atatürk düşmanlığı, cumhuriyetle hesaplaşmak..."

OKTAY VURAL (İzmir) - O da senin Başbakandan özür dilemene benziyor zaten.

MEHMET METİNER (Devamla) - ?biçimine dönüştürmenin sadece bir çarpıtmadan ibaret olduğunu Türkiye toplumu biliyor.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Bütün belgeleri çıkaralım, kim, ortaya çıksın. Bütün hepsini koyalım ortaya. Seyit Rıza kim?

MEHMET METİNER (Devamla) - Sayın Başbakanımız "Devlet adına illa da özür dilemem isteniyorsa ki literatürde böyle bir şey varsa özür dilerim ve diliyorum." dedi.

Şimdi, Sayın Kılıçdaroğlu, ısrarla Sayın Başbakanımızın özür dilemesi gerektiğini söylemişti, Sayın Başbakanımız da "Literatürde yeri varsa ben özür dilerim ve diliyorum." dedi. Aynı şeyin Dersimli Kılıçdaroğlu tarafından da yapılması gerektiğini söylemek, lütfen başka mecralara çekilmesin. Size, değerli arkadaşlar, bu özrü?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Tam bir kayıkçı kavgası.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sen nereye çekiyorsun? Hangi mecraya çekiyorsun?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın Başkan, konuşmacıyı dinleyemiyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Neyini dinleyeceksin, zaten grup önerisi hakkında konuşmuyor ki.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen? Lütfen, sayın milletvekilleri?

MEHMET METİNER (Devamla) - Sayın milletvekili arkadaşlarım, Türkiye demokratik bir cumhuriyettir, tabuları olan, yasakları olan bir cumhuriyet değildir. Her şeyi özgürce konuşabilmeliyiz, tartışabilmeliyiz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Samimiyseniz kabul edin.

MEHMET METİNER (Devamla) - Ama biz kin ve husumeti çoğaltacak her türlü tartışmadan, her türlü gerilim ve çatışma senaryolarından uzağız. Biz?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - O zaman önergeyi kabul edin.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Karar ne, "evet" mi "hayır" mı? Sayın Metiner, "evet" mi, "hayır" mı?

OKTAY VURAL (İzmir) - Bu ifadelerle AKP'nin önergeyi kabul etmesi gerekiyor.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Kabul edelim, araştıralım gelin hep beraber.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?

MEHMET METİNER (Devamla) - Tabii, sevgili arkadaşlar, burada çok sayıda alıntı yapabilirim, çok alıntı yapabilirim ama burası bir tarih kürsüsü değil.

OKTAY VURAL (İzmir) - Ne alıntısı yapacaksın, ne anlatacaksın?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Tarih konuşuyorsun, tarih.

OKTAY VURAL (İzmir) - Tarih konuşuyorsun.

MEHMET METİNER (Devamla) - Burada Dersim katliamından sonra yapılan sürgünler vardır, çok yürek acıtıcıdır.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Kim yapmış katliamı, atalarımız, dedelerimiz mi?

MEHMET METİNER (Devamla) - Dersim'in çocuk yaştaki kızlarının evlatlık olarak verildiğini biliyoruz, bu yürek acıtıcıdır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Araştıralım.

MEHMET METİNER (Devamla) - Hâlâ bu kızlarımızın kayıtları bile açıklanmış değildir, hâlâ Dersim sürgünleriyle yüzleşebilmiş değiliz arkadaşlar.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - O zaman niye "evet" demiyorsun önergeye?

VELİ AĞBABA (Malatya) - "Evet" de o zaman, "evet" de.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - "Evet" deyin, araştıralım.

MEHMET METİNER (Devamla) - Biz sözlü özür?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Metiner, teşekkür ediyorum.

MEHMET METİNER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, son söz olarak biz gelip geçici komisyonlarla bu işin çözülebileceği kanaatinde değiliz, çok daha kalıcı araştırmalar yapmalıyız.

BAŞKAN - Sayın Metiner, lütfen?

MEHMET METİNER (Devamla) - Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)