GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:42
Tarih:16.12.2012

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kırk dakikada hem Dışişleri Bakanlığını hem Gençlik ve Spor Bakanlığını hem Millî Eğitim Bakanlığını ve 160 küsur üniversitenin bütçesini görüşeceğiz. Bu da yeni rekorlarınızdan birisi.

Bütçe rakamları üzerinde benden sonra konuşacak arkadaşım Nur Serter duracağı için buna çok girmek istemiyorum ancak her vesileyle Sayın Başbakanın ve Sayın Bakanın hamasetle, böyle hamaset yaparak Millî Eğitimde şöyle büyük bütçe, şöyle büyük hamleler yaptık tezlerini de gene Sayın Bakanın bütçe sunuş konuşmasıyla ve 2007 ve 2013 Resmî Gazete rakamlarıyla çürüteceğimi zannediyorum. Burada kullanacağım bütün rakamlar resmî rakamlardır.

Sayın Bakan, yüzde 11 mi büyük yüzde 22'mi büyük?

Millî Eğitim Bakanına bir soru, buradan cevap istiyorum: Merkezî yönetim bütçe yatırım ödeneğine Millî Eğitim Bakanlığı yatırım ödeneğinin oranı yüzde 11'dir. Sizin devraldığınız Türkiye'de bu 22'ydi ve periyodik olarak küçülerek bugün yüzde 11'e geldi. 1998'de bu yüzde 37'ydi, 2002'de 22'ydi, şimdi 11. Yatırım bütçesinin Bakanlık bütçesine oranı da devraldığınız Türkiye'de yüzde 13'tü, şimdi 8.

Sayın Bakan, soru 2: 13 mü büyük, 8 mi büyük?

Sayın milletvekilleri, öğrenci başına Türkiye'nin ne harcadığını bilen var mı? Sayın Bakan, ben size söyleyeyim: Bu 2013 bütçenizde 2.882 liradır bu ve OECD ülkelerinin beşte 1'idir. Bu kadar komik bir durumu bu millete nasıl böyle "Millî Eğitimde çağ atladık, bilmem, çığır atladık." diye anlatırsınız, hangi yüzle; bunu da anlamış değilim ve şunu söylüyorsunuz, çok garipsiyorum: "Biz Türkiye'deki tüm okullarımızın temel giderleri için gerekli ve yeterli bütçeyi gönderiyoruz." Ayıp! Ayıp ve günah!

Sayın Bakan, siz, okullardan, okul yönetimlerinden velilere giden yazılarla 26 ayrı kalem için velilerden para istendiğini biliyor musunuz? Hangi kalemler olduğunu, isterseniz -Ankara Üniversitesinde yapılmış bir araştırma- size göndereyim. Ayrıca, yine yapılan bu araştırmaya göre, 26 kalem okulların istediği paranın dışında, 20 kalem üzerinden velilerin harcama yaptığını biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz tabii. Tutturmuşsunuz "Ders kitapları okullar açıldığında sıraların üstünde." İyi, güzel. Benim çocuğuma da ders kitabı gönderiyorsunuz. Benim ihtiyacım yok. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, Hükûmetin, her vesileyle Sayın Bakanın ve Sayın Başbakanın övündüğü şu derslik meselesi.

Burada vereceğim rakamlar sayın milletvekilleri, Bakanın bütçe sunuş konuşması, 2007 Resmî Gazete, 2007 programını içeren Resmî Gazete, 2013 programını içeren Resmî Gazete'den. Eskiden bunları böyle gönderirdiniz, şimdi onu da yapmıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, 180 bin derslik konusuna bir açıklık getirelim. 2006 Resmî Gazete "eğitim bölümü" diyor ki: "İlköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 36, ortaöğretimde 32." Şimdi, 2013 Eğitim Programı, sizin programınız, sizin Hükûmetinizin programı, bütün bakanların imzası var, diyor ki: "2012'de ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci 35, ortaöğretimde 31." Yani ilköğretimde 36'dan 35'e çekilmiş, ortaöğretimde 32'den 31'e. Rakamlar burada.

Hani çok bilinen bir şey var Sayın Bakan, ciğer buysa kedi nerede, kedi buysa ciğer nerede? Sizin millî eğitim politikanızın özeti budur. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, Sayın Bakan, herhâlde İstanbul'da derslik başına 45 ila 60 öğrencinin düştüğü okullardan da haberdar değil. Ancak bütün bunlara rağmen şu duruma çok üzüldüm: Strateji Geliştirme Başkanlığının bütçesi ne kadar, biraz sonra gelin burada söyleyin. En önemli konu olan Özel Eğitim Danışma ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü bütçeniz ne kadar, gelin burada söyleyin. Ama ben size bir bütçenizi söyleyeyim: Özel Kalem Müdürlüğü bütçeniz 7 milyon 563 bin.

Sayın milletvekilleri, Strateji Geliştirmenin ve Özel Eğitim Danışma Rehberliği bütçesinin çok üstünde ama yüzü aşkın üst düzey yöneticiyle yaptığınız toplantıda "Özel Kalemim beni ve Bakanlığı çok güzel yönetiyor." dediğinize göre Özel Kaleminize bu kadar büyük bir bütçe ayırmanız da çok normal.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 10 Aralık 2012'de Sayın Başbakan burada "Hem demokrasinin hem ekonominin can damarı olan eğitimin önünü kesiyorlar." dedi PKK için. Şimdi, bir eğitimci olarak, ben de Türkiye'deki eğitim sisteminin hâlini gören biri olarak diyorum ki: Sizin yaptığınız işin PKK'nın yaptığı işten hiçbir farkı yoktur. Şimdi, uygulamada siz de aynı noktadasınız. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakan ve Başbakan "eğitim" deyince inşaat, emlak, ihale? Başka bir dertleri yok.

Sayın Bakan, birisi size şunu söylemeli: Eğitim sadece fiziki kapasite değildir. Eğitim ekipman ve donatım da değildir sadece. Şimdiden "çakma tablet" diye çocukların arasında dillere düşmüş, verdiğiniz o uyduruk, hakikaten de çakma tablet de eğitim demek değildir. Eğitim deyince akla üç şey gelir Sayın Bakan, bunları öğrenin; başarı gelir, nitelik gelir, erişim gelir. Bakın, 2013 programınızda eğitim bölümü, eğitime erişim, eğitimin kalitesi, eğitim sisteminin temel sorunları diye başlıyor, sizin programınız. Keza, 2006-2007 Programı'nda da aynı cümleler var. Yani sayın milletvekilleri, biraz sonra kabul oyu vererek geçireceğiniz eğitim bütçesinin 2006 ile 2013 arasında bir milim ilerleme olmadığını -yani başarı, nitelik ve erişim bakımından- Sayın Hükûmet söylüyor. Siz milletvekili olarak bu Hükümete bunun hesabını sormayacak mısınız? Zira, sizin çocuklarınız bu sistemin içinde, hepimizin çocukları.

Şimdi, geçenlerde bir anket yapıldı, sık sık da yapılıyor "Türkiye'nin en önemli sorunu nedir?" Terör bir, işsizlik iki, eğitim üç. Türkiye'deki  toplumun tümü böyle düşünüyor ama siz 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği'ni değiştirerek, Talim Terbiye Kurulu Yönetmeliği'ni değiştirerek açıkça Anayasa'nın 42'nci maddesini ihlal ettiniz ve Bakanlık Teşkilat Kuruluş Kanunu'ndan, Ders Kitapları Hazırlama Yönetmeliği'nden Atatürk'ün adını da ilkelerini de çıkardınız. Bundan maksat ne ola, çok merak ediyorum ama Anayasa'nın 42'nci maddesi orada dururken bunu yapmak kanunsuzluktur, aymazlıktır, bunu da söylemek istiyorum.

Şimdi 4+4+4. 6287 sayılı Kanun'la  4+4+4'ü getirdiniz. Bu bir eğitim projesi değildir, bu bir kin ve intikam projesidir. O gün Türkiye Büyük Millet Meclisinde şiddet, cebir, dehşet kullanarak her türlü zorbalıkla ve kanun dışılıkla yüz yılın operasyonunun altına imzanızı attınız. Zira, siz zaten Sivas sempozyumunuzda hedefinizin bu olduğunu da açıkça söylemiş bir bakansınız. Sayın Bakan, 26 Mart 2012'de Ulusal Öğretmen Yetiştirme konulu çalıştayı toplandınız mı? Buraya da yazmışsınız. Bu çalıştaya Türkiye'nin bütün eğitim fakültesi dekanlarını çağırdınız mı? Çağırdınız, güzel, doğru bir iş. Peki, 4+4+4 hazırlık çalıştayını kiminle yaptınız? Ankara'nın bütün eğitim fakültelerinin olumsuz görüşlerine rağmen, o gün ne muhalefeti ne kamuoyunu ne sendikaları ne sivil toplum örgütlerini ve 26 Martta topladığınız eğitim fakültesi dekanlarına kulak vermek yerine kimi cemaat temsilcileriyle oturup bu hazırlığı yaptınız. Ve hak ve adalet kavramından yoksun, istihdam sorununu artırmış, norm fazlası öğretmenleri yaratmış ve resen tayinlere yol açmış bu sistemle mahalle baskısını 5 yaşa indirdiniz. Bütün ortaokul ve liseler, hatta ilkokulların yüzde 50'si imam-hatip okuluna dönüştü. Bir milletvekilinizin "Bütün okulları imam-hatip yapma şansı yakaladık." dediği gibi, bunu gerçekleştirdiniz. O milletvekilimizin çocuğu nerede okuyor?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kolejde okuyor, Fransız okulunda okuyor.

ENGİN ALTAY (Devamla) - O milletvekilimiz çocuğu Fransız okulunda okuyor. Millete din iman, kendinize han hamam; çok bilinen bir manzara. Ancak bu, sizin Türkiye'de laiklik karşıtı fiilî eylemlerinizin, fiilî durumunuzun bir yansımasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ancak bu Anayasa'ya rağmen yapılanların tümü adı kanun bile olsa kanunsuzluktur ve siz de kanunsuz bir Millî Eğitim Bakanısınız. (CHP sıralarında alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim. Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ve sayın bakanın? :Başkanım bir iki şey söyleyeyim.

Bu 4+4+4'ten sonra artık kasabalarda, şehirlerde "Fatih medreseleri, eğitir, öğretir, yaşatır, öğrencinizi bu medreselere kaydettirin" diye broşürler dağıtılıyor. (AK PARTİ sıralarında gülmeler) Gülmeyin Türkiye'yi içine düşürdüğünüz tablo bu.

BAŞKAN - Sayın Altay, teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Türkiye'yi geri döndüremezsiniz. Buna sizin gücünüz yetmez. (CHP sıralarında alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Kur'an-ı Kerim öğrenmek ne zamandan beri ayıp oldu!

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Milletten bu kadar uzak olmayın!

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Kur'an-ı Kerim öğrenmek ayıp mı!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Çocuğunu Fransız okuluna gönderip de millete Kur'an satma!

BAŞKAN - Sayın Altay, teşekkür ederim.