GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:96
Tarih:18.04.2012

DEMİR ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 198 sıra sayılı Kanun Tasarısı'na ilişkin, partimin ve şahsımın düşüncelerini ifade etmek için huzurlarınızdayım.

Orman vasfını yitirmiş alanların terk edilmesi ya da "Orman Köylülerinin Kalkınmalarının" başlığını taşıyan Kanun Tasarısı'nı görüştüğümüzden bu yana ifade etmeye çalıştığımız şekliyle, aslında görünürde, mağdur olan bir kesimin, yani köylünün, orman içi köylüsünün bir kısım sorun ve problemlerini iyileştirme iyi niyetini hissettiren, o anlamıyla beklentilere cevap olunabileceği duygusunu yaratan bir girişim. Yıllardır çözüme kavuşturulamamış, çözülememiş bu sorunun çözülme adımının atılıyor olması anlaşılır ancak orman köylüsüne hoş görünerek, 9 milyon civarındaki mağdurun bir kısım beklentilerini yerine getireceği umudunu yaratarak yapılmak istenen, tam da bu maddede ifade edilmek istendiği şekliyle, proje alanı belirlemesiyle uluslararası tröstlere, finans kurumlarına ve sermayeye kıyılarımızın, ortak mirasımız diyebileceğimiz değerli alanların satışına yol açmaktır, imkân vermektir.

Düşünülen şey, yüzyıllardır içinde bulunduğu orman mekânını ekip biçen, yaşamını idame ettirmeye çalışan, mağdur dediğimiz bu kesimin koşullarını iyileştirmek değil. Böyle olmuş olsaydı, rayiç bedelinin olmaması, bizatihi, karşılıksız bu alanların orman köylüsüne terkinin düşünülmesi gerekirken rayiç bedelini yüzde 50'de tutmak isteyen muhalefetin anlayışına rağmen yüzde 70'lere çıkaran, o anlamıyla da bu alanların bu mağdur ve yoksul halk kesimleri tarafından satın alınamayacağını öngören iktidar, doğası gereği, öncelikle inisiyatifi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına; yetinmeyip, büyükşehir belediyesine ve belediyelere; onları da yine merkezî Hükûmetin inisiyatifi dâhilinde Bakanlar Kurulunun ilgili yönetmeliklerine tabi tutarak şekillendirmek istemiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere, yakın zamanda güzelim sınırlarımızı turizm adına, yerleşme adına ya da bir kısım olanak ve imkân sahibi vatandaşlarımızın yazlık, tatil imkânlarına sunmak üzere yapılandan farklı olmayacaktır.

O nedenle, hepimizin ortak değeri olan bu alanların "proje alanına dönüştürülmesi" gibi bir ibare, her şeyden önce yapmak istediğimiz ve toplumda iyi niyet temelinde uyandırdığımız hissiyatın karartılmasına, yok edilmesine yol açmış olacaktır. Bundan vazgeçmeli ve hepimizin geleceği olan, ekosistemimizin olmazsa olmazı noktasında önemli rol ve görev gören bu ormanlar şayet vasfını yitirmişse bile tarafınızın bunların nitelikli alanlara dönüştürülmesi yönlü bir çabanın içerisinde olması gerekirken ve bu işin kendisi bizatihi insani, ahlaki ve etik bir noktadayken bir şekliyle kötü niyetli insanların yapmak istediğine alet olmak, onların işlerini kolaylaştıran bir anlayış içerisinde olmak kabul edilebilir bir durum değildir. O nedenle, toplumumuzun yüzde 15'i civarının işsiz olduğu, yoksulluğun, sefaletin had safhada olduğu bir noktada satılmak istenen, satışa sunulacak olan vasfını yitirmiş bu alanlarda benim mağdur köylümün, mazlum halkımın hiç ama hiçbir faydası, çıkarı olmayacaktır. Aksine, parası olanın yani özür diliyorum, düdüğü olanın düdüğünü çaldığı bir döneme hep beraber imza atmış olacağız. Bu, bizim halk iradesi olma noktasında övündüğümüz söylemimizin arkasında durmadığımızın, onu boşa çıkardığımızın da bir ön adımı olacaktır.

Buna "dur" denilmesi dileklerimi ifade ediyor, bu maddenin kendisinin bir bütün olarak, değilse bile "Proje alanı" söyleminden "Bizatihi orman köylüsünün yararlandırılması" eksenli bir söyleme dönüştürülerek yeni şeklinin verilmesi dileklerimle saygılar sunuyorum.