GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BORÇLAR KANUNU?NUN 584?ÜNCÜ MADDESİ İLE GETİRİLEN ?EŞİN RIZASI? KONUSUNDA ORTAYA ÇIKAN VE YAŞANAN SORUNLARA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:7
Tarih:11.10.2012

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, aile birliğini korumak, aile birliğinin zarar görmemesini temin etmek hepimizin görevidir. Ancak Türk ticari yaşamında aile birliğinin korunması ile ticari yaşamın birbirine uyuşmayan koşullar ortaya çıkıyor. Aile birliğini korumak adına yeni Borçlar Kanunu'nun 584'üncü maddesinde getirilen hükümler, ticari yaşamda çok büyük sorunlar çıkarıyor. Özellikle kefalet -kefalet kavramı- kendi şirketine veriliyorsa, burada eşin rızasının aranmaması gerekir. Eğer bir başka şirkete kefalet veriliyorsa eşin rızası alınabilir ama kendi şirketine kefalet veriliyorsa, her olayda, altını çiziyorum, her kredide eşin rızası aranıyor.

Bir defa rıza belirtip, bir defa imza atılmıyor. Diyelim bir teminat mektubu lazım oldu bugün, sözleşme yapılacak bankayla, mutlak "Eşlerin rızası" diyor. Bu, ticari yaşamda çok büyük sorunlar çıkarıyor. Şirketlerin yaşamını tehlikeye atıyor, şirketlerin? Yani prosedür yüzünden, zamanlama yüzünden çok büyük sorunlar doğuyor. Örneğin; tatilde olan eşler var. Yok; teminat mektubu alamayacak mı, kredi alamayacak mı? Bankalar bu konuda çok hassas. Tüm eşlere geçmişten gelen tüm kredilerinde tek, tek, tek, tek muvafakatini aradı. Hâlâ daha eğer muvafakat vermiyorsa o şirkete bankalar kredi vermiyor. Şirketlerin yaşamını tehlikeye atıyoruz.

Burada aile birliğini korumak hepimizin görevi ama kendi şirketine kişi kendi kefil oluyorsa burada rıza aramak olmaz arkadaşlar. Örneğin; boşanma davaları açılmış, eşler mahkemede. Uzun sürüyor boşanma davası; bir yıl, iki yıl, üç yıl. Peki bu şirketler nasıl yaşayacak? Boşanma davası olduğu için eşlerin imzasını almak mümkün değil. Mümkün olmayınca, şirketler kredi alamıyorlar. Mümkün olmayınca, bu şirketler yaşamsal kredi olanağını nasıl sağlayacaklar? Veya eşler tatilde; banka diyor ki: "Eşin izin rızası olmadan ben size bu krediyi veremem." Veya bazı kişiler eşlerinden ayrılmış, daha dava aşamasına gelmemiş, ayrı yaşayan çiftler var.

Değerli arkadaşlarım, Borçlar Kanunu'nun bu hükmü, Türk ticari yaşamında çok büyük bir engeldir. Aile birliğini korumak hepimizin görevi, tekrar ediyorum ama özellikle ailenin yüzde 100'ü veya yüzde 50'sinin üstünde kendi şirketine eşlerden biri kefalet veriyorsa diğer bir eşin rızasını aramamamız lazım. Çok büyük sancı çekildi; 1 Temmuzda başlayan bu süreçle birlikte Türkiye'de şirketler çok önemli sancılar çekmektedir, hâlâ bu sancılar devam etmektedir. Bu nedenle yüce Meclisin öncelikle bu konuyu ele alıp? Biz aile birliğini koruyalım çünkü aile çok kutsal bir kavramdır ama aile birliğini korumak adına ticari yaşamdaki birliği zedelemek hakikaten hepimizi üzer. Bu nedenle bazı şirketler çok zor durumda, bazı şirketler tek kuruş kredi alamıyor. Türk ticari yaşamında önemli bir engeldir. O açıdan, biz, özellikle birinci aşamada ailenin yüzde 50'sinden daha fazlasına sahip olduğu şirketlerde eşlerin rızasını aramayalım arkadaşlar çünkü eş kime kefalet veriyor? Kendi şirketlerine kefalet veriyor, ailenin şirketine kefalet veriyor. Bu kefalette siz eşin rızasını ararsanız? Hakikaten aramamamız gerekiyor. Bu açıdan, üçüncü kişilere?

Ben hukukçu değilim ama hukukçularımız tartışsın, bunun, bu maddenin, özellikle 584'üncü maddede nasıl bunu kolay bir hâle getiririz, Türk ticari yaşamında nasıl uygulanabilir bir hâle getiririz, bunu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Hepinize teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sağ olun.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.