| Konu: | KUTLU DOĞUM HAFTASI?NA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 18.04.2012 |
İHSAN ÖZKES (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kutlu Doğum Haftası nedeniyle söz almış bulunuyorum. Sevgili Peygamberimize gelen yüce dinimiz İslam'ın temeli tevhittir yani Allah'ın birliğidir. Bu nedenledir ki kula kulluk etmek, kula kulluğa zorlamak, Allah'la kul arasına girmek, inancı tartmak, dini daraltmak şirktir; şirk ise en büyük zulümdür. İman kalptedir ve kalpteki imanı ancak Allah bilir. İnsanların kalplerini yarıp bakarcasına inançlarıyla ilgili laf etmek Müslüman işi değildir. Dünyanın geçici menfaatine göz dikerek Müslümanlara dinsizlik yaftası vuranlar, kıyamet gününde asıl kendilerinin hüsranda olduklarını anlayacaklardır.
Sayın milletvekilleri, bin dört yüz yıl önce Hazreti Muhammed eleştirilebiliyordu, kendisine görüşünün yanlış olabileceği söylenebiliyordu. Hazreti Muhammed de bu uyarılara kulak veriyor, kendi kararından vazgeçip halkın görüşüne tabi oluyordu. 2012 yılında adında "cumhuriyet" olan ve demokrasi denilen bir yönetimde kimseyi dinlemeyen, bildiğini okuyan, istişareye ve uzlaşıya kapalı bir anlayış nasıl izah edilebilir? Uzlaşıya, diyaloğa mesafeli duranlar bilmelidir ki ilahlık iddiasında bulunan Firavun bile istişare ederdi. Uzlaşının olmadığı bir yönetim istibdaddır, zulümdür; böyle bir ülkenin insanları da açık hava hapishanesindedir. Mehmet Akif'in dediği gibi "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem." Haksızlık karşısında susanlar dilsiz şeytandırlar. Hazreti Ömer'in dediği gibi "Analarının hür doğurduğu insanlar köleleştirilemez."
Sayın milletvekilleri, Hazreti Muhammed kral peygamber değil, kul peygamberdi. Yanında heyecanlanan bir delikanlıya "Arkadaş titreme, ben kral değilim, kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum." demişti. Açlıktan karnına taş bağlardı, vücudunda üzerinde uyuduğu hasırın izleri oluşurdu, yırtılan elbisesini kendisi dikerek giyerdi. Bugün, Peygamber'imizin yediğinden yemeyen, giydiğinden giymeyen, oturduğu yerde oturmayan ve Peygamber ahlakından nasibi bulunmayan ama Peygamber'i de dilinden düşürmeyenleri Allah ıslah etsin.
Sayın milletvekilleri, Hazreti Muhammed, devlet malı bir deveden aldığı tüy parçasına işaret ederek "Bu tüy de devlet mallarından bir maldır. Aşırılan bir tüy bile devlet malına hıyanet edenler için kıyamette utançtır ve ateştir." demiştir. Devlet malını aşıranların cenaze namazlarını kılmamıştır. Kıyamet Günü'nde Allah'ın, kul hakkına karışmayacağını söylemiştir. Yetim hakkı yiyenlerin karınlarına cehennem ateşi doldurdukları bildirilmiştir. Kul hakkını küçümseyenler Peygamber'in yolunda değil, şeytanın yolundadırlar.
Sayın milletvekilleri, Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine kendilerinden başkasının katılmasından rahatsızlık duyanlar var. Burası bizim alanımız, bizim sahamız, siz de nereden çıktınız dercesine kızgınlıklarını ortaya koyanlar var. Dinle, imanla, Peygamberle, Kur'an'la ilgili sahayı tekellerinde tutarcasına âdeta "Burası yasak bölge, girilmez." tabelası asmak isteyenler var. Allah'ın dinini, Allah'ın kullarından sakınanlar var. Peygamber'imizin âlemlere rahmet olarak gönderildiğini kabullenemeyenler var. Âdeta oyuncağı elinden alınacak korkusuyla hırçınlaşan çocuklar gibi davrananlar bilsinler ki iyinin asıl sahibi yüce Allah'tır.
Kutlu Doğum programlarını siyasi miting havasına dönüştürmek, kâinat ve ötesi kadar evrensel olan yüce İslam'ı siyasi partilerin şemsiyesi altına hapsetmeye çalışmak gaflettir, dalalettir. Ana teması kardeşlik olan Kutlu Doğum Haftası'nda dahi kin, intikam ve ihtiras tohumları ekmeye tam gaz yola devam edenler, Peygamber'imizin "Birbirinize kin gütmeyiniz, haset etmeyiniz, yüz çevirmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz." emrine bile kulak tıkadılar çünkü kulakları vardır, duymazlar; kalpleri vardır, anlamazlar; gözleri vardır, görmezler.
Sayın milletvekilleri, kardeşliğin temeli sevmektir, yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevmektir. Hazreti Ali'nin dediği gibi, insanları ya dinde kardeş ya da yaratılışta eş bilmektir. Tüm canlıları Allah'ın aile fertleri saymaktır. Diğer bir deyişle vahdetivücut olabilmektir. Yunus Emre şöyle der: "Sevelim, sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz."
Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özkes.