| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 13.12.2011 |
CHP GRUBU ADINA SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ile Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2012 bütçeleri üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tiyatro, opera ve bale, cumhuriyetimizin modernleşme projeleridir, çağdaş uygarlık düzeyini amaçlayan bir kültürün yansımalarıdır. Onun için bu sanat dallarına destek vermek cumhuriyetin değerlerine sahip çıkmaktır.
Son on yılda tiyatro salonu sayımız 58'e ulaşmış, toplam koltuk sayısı 3 kattan fazla artırılmıştır. Ülkenin doğusu da dâhil olmak üzere her yere tiyatro ulaşmaktadır. Opera ve bale sanatçılarımız Anadolu'nun çeşitli yerlerinde temsiller vermektedir. Bunlar yadsınamaz gelişmelerdir. Bu nedenle, başta Sayın Bakan olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyor ancak kültür politikalarının bir bütün olarak değerlendirilmesi gereğini de ifade etmek istiyorum çünkü kültür politikaları sadece tiyatroyu, baleyi, operayı, sanat ve edebiyat alanlarını değil, bunlarla beraber yaşam biçimlerini, temel insan hak ve özgürlüklerini de kapsayan bir bütündür. Eğer bir ülkede arkeolojik buluntulara çanak çömlek muamelesi yapılıyorsa, tarihî miras çarpık şehirleşmeye veya hidroelektrik santrallerine, çimento fabrikalarının insafına bırakılıyorsa o ülkedeki kültür politikası, üzerinde enine boyuna tartışılması gereken bir kültür politikasıdır. Bunlar, bütçeden Devlet Tiyatrolarına ya da Devlet Opera ve Balesine ne kadar pay ayrıldığından daha önemli konulardır çünkü bunlar bir bakış açısını ifade etmektedir. Evet, tiyatro sayısı artmıştır, temsil sayısı artmıştır, seyirci sayısı da artmıştır, bunlar gerçekten önemli gelişmelerdir ama sanatçılar özgür değilse, sanata yaşam hakkı tanınmıyorsa, kitaplar daha basılmadan toplatılıyorsa, gazetecilerimiz, aydınlarımız düşünceleri nedeniyle hapse atılmışlarsa orada doğru bir kültür politikası olduğundan söz etmek mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, 2011 Türkiye'sinde gencecik çocuklar evinde şu kitap veya bu kitap bulunduğu için terörist muamelesi görmektedir. "Parasız Eğitim"+ pankartı açtıkları için öğrenciler on dokuz ay hapis yatmaktadır. Biz bunların 12 Martlarda, 12 Eylüllerde kaldığını düşünüyorduk, Türkiye'nin bu karanlık dönemleri geçmişte bıraktığını düşünüyorduk ama görünen o ki ileri demokrasimiz buraya kadarmış. Sorarım size bizim bir sonraki kuşağa miras bırakacağımız demokrasi kültürü bu mudur? Kitabı suç unsuru olarak gören bir anlayışı mı miras bırakacağız? Sayın Bakandan kitabı suç unsuru olarak gören zihniyete karşı iki kelime etmesini beklerdim, isterdim ki Sayın Bakan çıksın, "Hangi çağda yaşıyoruz? Kitap suç unsuru olur muymuş?" desin, "Böyle demokrasi kültürü olmaz. Biz bu demokrasi kültürünü var etmeden ne yapsak boşuna." desin ama Sayın Bakan sustu, başka konularda demokrasi şampiyonluğu yapanlar da sustu. Bu suskunluk demokrasi kültürümüzün ne kadar da olgunlaşmış olduğunu gösteriyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimiz ülkemizin tarihsel ve coğrafi bütün birikimlerini sahiplenen bir kültür politikası olması gerektiğinde hemfikiriz. Bu toprakların yarattığı Hitit'ten Osmanlı'ya tüm uygarlıklar, Yunus Emre'den Ahmet Arif'e tüm ozanlar, Mimar Sinan'dan Mevlânâ'ya kadar bu topraklar üzerinde yaşamış tüm sanatçılar, tüm düşünürler bizim birikimimizdir, ama heykeline "ucube" denilen Mehmet Aksoy da, konserleri iptal edilen Fazıl Say da bizim birikimimizdir, ülkemizin aydınlığıdır bu insanlar. Sanatlarıyla geleceğimize köprü kuran değerlerdir. Nazım Hikmet'i yok sayanların, onu yasaklayanların tarihe karışıp gittiğini, ama onun eserleriyle dimdik ayakta kaldığını hatırlatmak isterim.
Sanatı ve sanatçıyı korumak bir zorunluluk iken, bir heykele "ucube" yaftasını yapıştıran bir Başbakan ve buna tepki veremeyen bir Kültür Bakanıyla karşı karşıya kalmak ne kadar da hazindir. Bu yüzden sanatçılar kırgındır, bu yüzden insanlarımız kırgındır. Böylesi kırgınlıklar üzerine inşa edilen bir kültür de eksik kalmaya mahkûm bir kültürdür.
Sayın Bakana sormak istiyorum: O heykel parça parça kesilirken içiniz hiç mi acımadı? Hiç mi aklınızdan "Nereye gidiyoruz?" sorusu geçmedi? Benim için acıdı. Benim içim yalnızca dilim dilim kesilen İnsanlık Anıtı için acımadı, benim içim bu derin suskunluk için de acıdı. Benim aklımdan "Nereye gidiyoruz?" sorusu geçti. Bu soru, bu ülkede çağdaş uygarlığa inanan tüm yurttaşların aklından da geçti.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi olarak doğru yapılan her şeyin arkasında dururuz, ama yanlış yapılan, bu ülkeye zarar veren her şeyin de karşısında oluruz. İktidar tiyatro sayısını çoğaltırsa, sanatı halkımıza ulaştırırsa, kültürel etkinlikleri yaygınlaştırırsa ve bunu çok düşük bütçelerle başarırsa biz buna destek veririz, çünkü biliriz ki bunlar ülkemizin kazancıdır, ama sanatı ve sanatçıyı sindiren, demokrasi kültürünü zedeleyen her girişimin karşısında oluruz, çünkü bizim için sanat ve sanatçı bir sonraki kuşakla bağımızı kuran vazgeçilmezlerimizdir, çünkü bizim için demokrasi kültürü bu ülkenin olmazsa olmazıdır.
Bu nedenle, farklı düşüncelere, farklı yaklaşımlara, farklı anlayışlara tahammül gösterebildiğimiz sürece gelecek kuşaklara kalıcı bir kültürü miras bırakabileceğimizin altını bir kez daha çizmek ihtiyacı hissediyorum.
2012 yılı bütçesinin hepimize hayırlı olmasını diliyor ve yüce heyetinize bir kez daha saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Küçük.