GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:129
Tarih:01.07.2012

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önce, hiçbirimizin, hiçbir milletvekilinin bu şekilde bir çalışmayı tasvip etmediği hâlde, vekili olduğumuz milletin de böyle bir çalışmayı tasvip etmediğini bildiğimiz hâlde, bunun mantıklı olmadığını bildiğimiz hâlde, bu şekilde bir çalışma yapmamızda bizi zorlayan iradenin ne olduğu konusunda herkesin düşünmesini özellikle rica ediyorum, ondan sonra da size bir hikâye anlatmak istiyorum. Çünkü, bu saatte, hukukla ilgili çok şey konuşulmaz bu kadar yorgunluktan sonra. Sayın İyimaya bile çıksa kürsüye, herhâlde bu saatte hukuk konuşmazdı. Onun için bir hikâye anlatayım Sayın İyimaya, müsaade ederseniz. Hukukçularla ilgili bir hikâye, muhtemelen birçoğunuz da biliyorsunuzdur.

BAŞKAN - Uykusuz uykusuz iyi gider, buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - İyi gider evet, bu saatte.

Şimdi, İngiltere'de -hikâye bu ya- yargıçların açık çekle maaş alması söz konusuymuş. Açık çekle istediğini çeke yazıyor, maaşını alabiliyormuş. Uzun yıllar bu böyle devam etmiş. Bir gün bir tanesi bunu sınamaya karar vermiş, 1 milyon poundluk bir çek yazmış, bankaya göndermiş. 1 milyon pound tabii çok büyük para, ödeyememişler. Sormuşlar Londra'ya. Londra "ödeyin" demiş. Bir süre sonra ödemişler -hikâyeye göre- ertesi gün ödemişler. Bir çanta dolusu, 1 milyon pound. Ertesi gün de hâkim o çantayı geri getirmiş, bankaya parayı iade etmiş. Ama Londra merkez, hâkimi işten el çektirmiş. "Çünkü, majestelerinin hükûmetine güvenmeyen hâkime biz de güvenmeyiz. Güvenmeyip devleti sınayan kişiye biz de güvenmeyiz. O sebeple el çektiriyoruz." demiş.

Şimdi, devlet adalet üzerine kuruludur. Devletler güçlü olmak zorundadır. Sadece adaletle güçlü olabilirler ve çok fazla sınanmaya gelmezler. Onun için, bizim, adalet konusunda çok hassas olmamız lazım. Devletlerin devamlılığı ancak adaletle mümkün. Bu konuda çok hassas davranmamız lazım. Böyle, bütün gün çalışıp, sabaha kadar, yorgun argın, maddeler geçirip kanun çıkarmamamız lazım.

Bir de devletler itaat ister, muhakkak ki itaat ister, bütün devletler itaat ister. Ama itaat toplumsal konularda olur. Trafik kurallarıdır, toplumun iyiliğidir, düzenidir; bunlarla ilgili olur ama kişi hak ve hürriyetleri konusunda hiçbir devlet itaat isteyemez. İtaat isteyen devlet özgürlük istemiyor demektir, hukuk istemiyor demektir, adalet istemiyor demektir. Onun için, bu tür konuları çok daha hassas bir şekilde ele almamız, düşünmemiz lazım.

Ben, özel yetkili mahkemelerle ilgili olarak Sayın Bakanın, Sayın Başbakanın ve Sayın Cumhurbaşkanının demeçlerini görünce bu konularla ilgili olarak daha adil, daha düzgün bir devletimiz olacağını düşünmüştüm ama şu geceden sonra hakikaten üzüldüm, samimi olarak üzüldüm çünkü dağ fare doğurdu, öyle bir netice söz konusu olmadı. Şimdi, ya bunları yasal görmezsiniz, doğru görmezsiniz, mantıklı görmezsiniz, kaldırırsınız ya da "Kaldırıyorum ama bu şekilde de devam etsin, eskiler de devam etsin?" Yani bir taraf için, vatandaşlarınızın bir tarafı için "Devam etsin." ama bu taraftan da "Kaldırıyorum?" Böyle bir mantık yoktur, hukukta da yoktur. Hukukta hiç olmaz, mümkün değil. Onun için, bu büyük bir skandaldır, sıkıntıdır ülkemiz için. Bundan sonra da bunun sıkıntılarını çok fazla yaşayacağız, inanın yaşayacağız. Ama bunun sorumluluğu da bizdedir, bu dönemde görev yapan milletvekillerindedir, bunu da unutmamamız lazım.

Böyle bir şeyin olmaması lazımdı, böyle bir düzenleme yapılmaması lazımdı. Çok güzel, 106 maddelik bir düzenleme yapıyoruz ama maalesef hiçbirimizi tatmin edecek, "Evet, doğru bir iş yaptık, çok güzel oldu." diyeceğimiz bir durum da değil maalesef.

Çok değerli arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.