GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 11 EKİM 2011 TARİHLİ VE 244 SAYILI, NARENCİYE ÜRETİCİLERİMİZİN PİYASADA OLUŞAN FİYAT DALGALANMALARINDAN KORUNMASI VE NARENCİYE İHRACATINDA ÜLKEMİZİN POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE İLGİLİ SORUNLARIN TESPİTİ VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERİLEN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN 17/11/2011 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:20
Tarih:17.11.2011

HÜSEYİN SAMANİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün tüm dünyada stratejik bir sektör olarak algılanan tarım sektörü hakkında konuşuyoruz. Tüm insanlığın gıda ihtiyacı bu sektörde üretilen ürünlerle karşılanmakta. İnsanlık bugün elindeki bütün imkânları kullansa, seferber etse teknolojik imkânları, bir damla sütü, bir tane domatesi ve bir tane portakalı üretebilme imkânına sahip değildir. Dolayısıyla, bu sektörle ilgili konuşurken daha hassas olmalıyız. Sektörü ancak verilerle değerlendirmeliyiz.

"Narenciye, turunçgil" dediğimizde, bildiğiniz gibi, portakal, limon, mandalina, greyfurt ve altıntop gibi meyve türleri aklımıza gelmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün dünyada toplam yaş sebze ve meyve üretimi 1 milyar 858 milyon 376 bin tondur. Yine bunun içerisinde narenciye üretimi ise 124 milyon 414 bin tondur. Yani toplam yaş sebze ve meyve üretiminin içerisinde narenciye üretimi yüzde 6,9 gibi büyük bir pay almaktadır. Türkiye'nin narenciye üretimi ise 2002 yılında 2 milyon 500 bin ton iken bugün ise 3 milyon 513 bin tona yükselmiştir.

Ülkemizin 2002 yılında tarımsal ihracatı 4 milyar dolar iken bugün 12,7 milyar dolara çıkmıştır yani yaklaşık 3 kat artmıştır. Yine 2002 yılında yaş sebze ve meyve ihracatı 545 milyon dolar iken bugün bu rakam 2 milyar 174 milyon dolara yükselmiştir.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Reeksportlar var mı bunun içinde, reeksportlar?

HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) - Türkiye bugün doksan altı ülkeye yaş sebze ve meyve ihracatı yapmaktadır.

 ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Reeksportlarla beraber olduğunu belirt, daha sağlıklı olur o zaman rakamlar.

HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) - Bu sadece yaş sebze ve meyve alanında yapılan ihracat miktarıdır. Toplam tarım ürünleri ihracatından bahsetmiyoruz.

Yine narenciye ihracatına gelince, yıllara göre, 2002 yılında 811 bin ton ürettiğimiz narenciye miktarını ancak ihraç edebiliyor, bunun karşısında 257 milyon dolar gibi bir döviz girdisi elde edebiliyorduk. 2003 yılına geldiğinde 658 bin ton narenciye ihracatı gerçekleştirdik ve bunun karşısında 268 milyon 947 bin dolar gelir elde ettik. 2010 yılına geldiğinde ise 1 milyon 219 bin tona yükselttik narenciye ihracatımızı. Bunun karşısında ise 848 milyon dolar gibi bir ihracat geliri elde etti ülkemiz.

Narenciye ihracatında İspanya ve Güney Afrika'dan sonra bugün ülkemiz dünyada 3'üncü sırada yer almaktadır. Hiç şüphesiz bu gelişmeler geçtiğimiz süreler içerisinde tarım sektöründe atılan birtakım adımların neticesinde olmuştur. Bildiğiniz gibi, bugün tarım sektöründe dünyadaki yerimiz  7'nci sıraya yükselmiştir.

2002'de 36,1 milyar dolar olan gayrisafi yurt içi hasıla rakamı 2010 yılında 2 kattan fazla artış göstererek 78,8 milyar TL'ye ulaşmıştır. Sektör 2011 yılında da yakaladığı yüzde 4,1'lik artışla yükselişini sürdürmektedir.

70 milyon insanımızın ve 30 milyon turistimizin gıda ihtiyacını karşılayan tarım sektörümüz ile bugün 177 ülkeye ihracat yapmaktayız. Bu süreç içerisinde Hükûmetimiz tarafından tarım sektörüne toplam elli iki tarımsal destek uygulaması yapılmıştır. 2003-2010 yılları arasında sektöre verilen destek 36,6 milyar TL iken 2011 yılı için planlanan destek 6,5 milyar TL olmuştur. 2002 yılında çiftçilerimize 1,8 milyar TL destek verilirken bu rakamı 3 kat artırarak 2011 yılında 6 milyar TL'ye yükseltmiş bulunuyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu dönem içerisinde yapılan en önemli gelişmelerden bir tanesi, hiç şüphesiz ki, doğal afetlere karşı çiftçinin emeğini koruyan tarım sigortası uygulamasının başlamış olmasıdır ki çitçilerimiz, tarım sigortası çerçevesinde poliçe değerinin yarısını devletten geri almaktadırlar.

Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerinin verdiği kredi miktarı 2002 yılında yalnızca 529 milyon TL idi. Bu dönem içerisinde bu miktar tam 30 kat arttırılmıştır; 2010 yılında 16,1 milyar TL'ye, 2002 yılında ise 550 bin kişiye ilave olarak kredi kullandırılmıştır. 2011 yılında çiftçiye verilen kredi miktarının 20,5 milyar TL'ye çıktığını şu an itibarıyla söyleyebiliriz.

Ayrıca, bu dönem içerisindeki en çok dikkat etmemiz gereken hususlardan bir tanesi, 2002 yılında tarımsal kredi faizlerinin yüzde 59 iken, bu süreç içerisinde yüzde 5'lere kadar inmesidir. Biraz önceki öneride üreticilerin sahipsiz kaldığından bahsedilmişti bir yerinde. Üreticilere yüzde 59'la kredi kullandırılması mı onları sahipsiz mi bırakmaktır yoksa tarımsal kredileri yüzde 5'ler seviyesine indirmek mi üreticiyi sahipsiz ve yalnız bırakmaktır? Bunu elbette en iyi üreticilerimizin kendisi takdir edecektir.

Narenciye üretiminde bu süreç içerisinde birtakım destekler ilave olarak verilmektedir. Bunlardan en önemlisi, en çok dikkat çekeni, daha doğrusu, takdir toplaması gerekeni, özellikle, biyolojik mücadele yapan üreticilere yapılan desteklerdir. Bugün, biyolojik mücadeleyle üretim yapan çiftçiye dekar başına 20 TL ilave destek verilmektedir.

Yine, eğer çiftçimiz danışman kullanırsa, ziraat mühendisi gibi, bahçelerinde danışman kullanırsa veya tekniker gibi danışmanlar kullanırsa, çiftçi başına 500 TL danışman kullanılmasından dolayı destek verilmektedir. Eğer, üreticilerimiz iyi tarım uygulamaları çerçevesinde üretim yaparlarsa, dekar başına 20 TL ilave destek de bunun için verilmektedir. Yani, bir anlamda tohum aşamasından, fide aşamasından sofraya gelene kadar her şeyin kayıt altında tutulduğu ve kontrol edildiği bir üretim modelini eğer benimserler ve bu çerçevede üretim yaparlarsa buna da ilave olarak destek verildiğini ifade etmek istiyorum. Yeni bahçe kuran üreticilerimize sertifikalı fide kullanma kapsamında 250 TL dekar başına destek verilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütün bu süreç içerisinde yine bu öneride yer alan bir husus dikkatimi çekmişti: Özellikle ilaç kalıntılarıyla ilgili mücadeleden ve bu konudaki yeni uygulamalara dikkat çekilmişti. Evet, bu konuda sürekli daha ileriye gitmemiz gerektiği kanaatindeyiz ama bir şeyin altını çizmek istiyoruz, bir örnekle de bunu anlatmak istiyorum sizlere: 2002 Nisan ayında benim ilim olan Antalya'da ve Antalya'nın Kumluca ilçesinde biberlerdemethamidophos aktif maddeli bir kalıntı çıkmış. O dönemki bakanlık bunu önce reddetmiş, daha sonra bu sorunun üzerine ivedilikle gidilmesi gerektiği hâlde bunu zamana yaymış ve Antalya'daki üreticilerimiz bundan çok ciddi zarar görmüşlerdi. Çünkü o dönemlerde destekler biyolojik mücadele yapanlara değil, kontrollü üretim yapanlara değil, daha fazla zirai ilaç kullananlara verilmekteydi ve hatırlarsınız o dönemlerde çiftçilerimiz fatura karşılığında kullanmış olduğu zirai ilacın yüzde 20'sini devletten almaktaydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) - Dolayısıyla, daha fazla zirai ilaç kullanması bu anlamda teşvik edilmekteydi. Bugün geldiğimiz noktada ise iyi tarım uygulamalarıyla, zirai ilaçlardaki barkod sistemiyle, üretici kayıt defterleriyle, TARGEL kapsamında ülkemiz genelinde 7.500 ziraat mühendisi ve veteriner çalıştırmakla, izlenebilirliği ön plana çıkarmakla, bugün dünyadaki gelişmiş ülkelerin seviyesine kadar, zirai ilaç kalıntısı miktarları o seviyelere düşmüştür. Ama 2002 yılıyla kıyasladığımızda çok büyük bir gelişme kaydettiğimizi buradan ifade etmek istiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)