GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:35
Tarih:06.12.2012

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, grup önerimizle ilgili 2 lehte konuşmamızı sağlayan MHP ve BDP gruplarına teşekkür ediyorum ve ayrıca, bu önergeyi veren?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Bize de teşekkür edin.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Ahmet Bey, siz ancak kabul ettikten sonra teşekkür edeceğim size. Yani onlar söz haklarını bize verdiler Ahmet Bey. Evet, kabul ederseniz, o yöre hakkında, binlerce teşekkür ederim. Sayın Ayaydın ve arkadaşlarına da, çok ciddi, çok elzem bir önerge olduğu için teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlarım, mal canın yongasıdır. Ayamama, ben o bölgenin milletvekiliyim; Kâğıthane'yi çok bilmiyorum, Sayın Ayaydın biliyor. Mutlaka, aynı şeyler orada vardır ama biraz size Ayamama'dan bahsedeceğim.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Ayamama Deresi?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Evet, dereden?

Orada, o seli ben? Bir ay o selin içinde yattım, kalktım çünkü bir sürü eşim dostum, arkadaşım vardı; her şeyleri gitti. Devlet, insanların yanında olmalıydı ama maalesef kimseyi yanımızda görmedik.

Değerli arkadaşlarım, 1995'te bir sel olmuş ama bu selden hiçbir ders almamışız. Ben size satır başlarıyla hangi dersleri almadığımızı söyleyeyim.

Değerli arkadaşlarım, bir kere, bu sel olduktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Topbaş, o günkü Başbakan Yardımcısı, şimdiki Meclis Başkanımız Sayın Cemil Çiçek "Evet, devletin hatası vardır." demiştir. Eğer devlet hatalıysa insanların yarasını sarmalıydı ama maalesef? Bir tek, Sosyal Güvenlik Kurumuna teşekkür ediyorum. Bu insanlar altı ay iş yapamadılar çünkü minimum 3 katları gitti. Bu 3 katlarında -yani aşağıdan dolayı 3 katlarında- her türlü elektrik donanımı, her türlü diğer teknik hizmetleri yani bir iş yerinin beyni oradaydı. Bu beyinler gitti, bunlar altı ay yedi ay çalışamadılar. 10 binlerce işçi aylarca işsiz kaldı, insanlarımız öldü ama maalesef, hâlâ ders almadık.

Şunu söylüyorum: Bunu açıkça söylemeliydi -İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İSKİ, o günkü Bayındırlık Bakanlığı, o günkü Çevre ve Orman Bakanlığı, herkes sustu- Ayamama Deresi'ndeki selde, biraz ilerideki bir askerî birlikte bir yapay baraj var mıydı, yok muydu? Herkes gizledi ama çıkın, deyin ki erkekçe: "Yoktu kardeşim." Evet, bunu açıklayın. Orada yapay bir baraj yapıldığı ve bu yapay barajın patladığı söyleniyor. Bu insanlardan bunu gizlemeyin, yoksa yok ama insanların her şeyi gitti, insanların malları gitti, canları gitti. Kimse karşılamadı. Size bir örnek vereyim: Sadece bir iş yeri için bilirkişi raporunda 21 milyon, bugünkü parayla, ama sigortadan aldığı para 6 milyon! Bu insanlar ne yapacaktı arkadaşlar? Bir tek Sosyal Güvenlik Kurumu tüm iş yerlerinde bir yıl erteledi, sosyal güvenlik priminin yatırılmasını, faizsiz, bir yıl erteledi. Yetkisi o kadar ama teşekkür ediyorum. Onun dışında kimse bir tek çivi çakmadı.

"Ya, işçi çalıştırmıyorum ama ben işçimin maaşını veriyorum, maaş ödeyeceğim. Ben o insanları kapıya mı koyacağım?" Gelir İdaresi muhtasarını her ay aldı, vergisini her ay aldı. Ya, kardeşim bu adamlar batmış, gitmiş. Allah'ınızı severseniz ya, bir de yardım elini sen uzat. Sen zaten adamı yok etmişsin, hiçbir şey yapamıyorsun. Hâlâ bu yaralar sarılamamıştır. Hâlâ insanlar orada, o günkü yaraları sarmakta güçlük çekmektedir. Bu nedenle yeni bir felaket olmaması yönünde -çok çok yavaş gidiyor bir kere- çok büyük bir önlem alınmadı ama burada dere yatağı ıslah edilmedi ve dere yataklarına inşaat izni verildi. Altını çiziyorum, inşaat izni verildi ve on beş yıl önce gelen selden hiçbir ders alınmadı. Yine hiçbir şey değişmedi ve burada ne plan uygulandı ne program uygulandı. Menfezler yok edildi. E-6'nın altından geçen menfez bu kadarcık, koskoca E-6'dan geçen bir menfez ve hep buralara fabrika izni verildi, dere yataklarına ve hepsine ruhsat verildi. Ve burada, İkitelli'de çok plansız ve ruhsatsız iş yerlerine göz yumuldu. Sel geldi ama sele "Gel." denildi ve burada hiçbir önlem alınmadı. E-5'ten başlayan dere ıslahı, hâlâ daha E-6'ya ulaşmadı yani Basın Ekspres Yolu'ndaki ıslah çok yavaş gidiyor. Onun üstündeki, yine İkitelli Organize Sanayi Bölgesi'nden 10 kilometre daha devam eden dere hiç ıslah edilmedi, hâlâ orada o ruhsatsız fabrikalar devam ediyor, hâlâ orada dere yataklarına pislikler atılıyor, dere yatakları tıkanıyor.

Değerli arkadaşlar, bir insanın malını ve canını, can güvenliğini sağlamak devletin görevidir. Arkasından bir fırtına estirildi, birileri para kazandı. Dediler ki: "Bu dere yataklarına 50 metre bu taraftan, 50 metre bu taraftan olan tüm binalar yıkılacak." Aynen ifade bu ama orada sorun olan ve dere yatağını tıkayan hiçbir bina yıkılmadı, aynen devam ediyor. Fakat ruhsatlı, dere yatağında olmayan, 50 metrenin üstünde olan binalar için de "Bunlar da gidecek." denildi. Birileri gitti, o krizde, "bura yıkılacak" diye ellerinden mallarını çıkardılar ucuz fiyatla ama daha sonra birileri, onun 4-5 katı fiyatla hiçbir şey olmamış binaları başkalarına sattılar. Mesele bu. Yani bu krizde devlet el uzatmamıştır, bakanlıklar, hiçbir bakanlık yardım elini uzatmamıştır; sadece Bayındırlık Bakanlığı hasar tespitine insan göndermiştir. Hasar tespitinin dışında, bu insanlar ne yer ne içer, dertleri ne, sorun ne? Sadece bir iki bakan geldi, ziyaret etti, gitti.

Değerli arkadaşlarım, burada sorun var. Bu, hepimizin sorunu, bu, milletin sorunu, oradaki üretim, İkitelli bölgesindeki üretim, Türkiye'nin çok önemli bir potansiyeli. Orada yüz binlerce insan çalışıyor, bunların ekmeklerini yok etmeyelim, önlemlerini zamanında alalım. Gelin, rica ediyoruz, bu, hepimizin meselesi, sadece Cumhuriyet Halk Partisinin meselesi değil. Gelin, orada hepinizin eşi, dostu, akrabası var, hepinizin tanıdığı var. Kim üretim yapıyorsa, hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum, bir ekmek veriyorsa. Ama burada yarın problem olursa, hepimiz üzülürüz arkadaşlar. Gelin, buranın ıslahı için, çok önemli bir görev düşüyor hepimize, hepinize görev düşüyor; bu, bu Meclisin sorunu, bu önergeye hep birlikte "Evet" diyelim, bir an önce burayı bu sorundan kurtaralım.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.