| Konu: | SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM ADI ALTINDA BAŞLAYAN AİLE HEKİMLİĞİ UYGULAMASININ BAŞLADIĞI GÜNDEN BUGÜNE KADAR SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ, YAŞANAN MEVCUT SORUNLARIN TESPİTİ VE GİDERİLMESİ AMACIYLA, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNE VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 17/11/2011 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN BDP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 17.11.2011 |
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşam hakkı, doğanın insana verdiği en tabii haktır ve sağlık, yaşamın da en temel taşlarından biridir.
Sağlıkta yapılmak istenen dönüşümlerle amaç, Türkiye'de yaşayan her vatandaşın yaşam kalitesini yükseltmek, bunun için ülkenin imkânlarını en akılcı biçimde kullanmak ve kaynakların hakkaniyete uygun bir şekilde dağılımını sağlamaktır.
Bu nedenle, Hükûmetimiz, yıllardır halkımızın ertelenmiş ve artık sağlık alanında beklemeye tahammülü olmadığına inandığımız taleplerini yerine getirmek için bilimsel, dünya standartlarına uygun, aynı zamanda ülke gerçeklerini de gözeterek önemli adımlar atmaya karar vermiştir. Bu çerçevede Sağlıkta Dönüşüm Programı, kamuoyunu yeniden yapılandırma anlayışına uygun olarak atılmış çok önemli bir adımdır. Bilindiği gibi, ilk iş olarak devlet hastaneleri, sigorta hastaneleri ve kurum hastaneleri birleştirilip tüm vatandaşlarımızın ortak hizmetine açılarak sağlıkta dönüşümün ilk adımı atılmıştır.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkanım, bakanlar nerede? Sayın milletvekiline saygısızlıkta bulunuyorlar. Bakan yok, kavaslar mı bakanlıklara vekâlet ediyorlar!
TÜRKAN DAĞOĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu, şüphesiz ki diğer hükûmetler tarafından da düşünülmüştür; ancak bu konuda söylenen öyle bir durum vardır ki, o zaman hep denmiştir; "Bunlara elini dokunan yanar." Ancak, bizim AK PARTİ Hükûmeti hiçbir zaman oy kaygısı düşünmeden bu konulara elini atmış ve bu üç kurumu bir şemsiye altında birleştirme başarısını elde etmiştir. Bu, gerçekten bugün Türkiye'nin sağlık sistemi içinde çok büyük bir başarıdır.
Bunu takiben, aile hekimliği uygulamasıyla birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi hedeflenmiştir. Hastaların büyük çoğunluğunun sorunlarının birinci basamakta çözülebilir olduğu ve hastane polikliniklerinin bu tür hastalarla dolu olduğunu biliyoruz. Sistemin etkin hâle getirilmesi ve hastanelerimizdeki gereksiz yığılmalar bu aile hekimi uygulamasıyla azaltılmıştır. Böyle bir amacı gerçekleştirme yolunda farklı kesimlerce sürdürülen -biraz evvel sayın milletvekilinin de dile getirdiği gibi- aile hekimi veya genel pratisyenlik tartışmalarının yersiz olduğu kanaatindeyiz. Bir uzmanlık dalı olarak aile hekimleri ülkemizde sayıca yetersizdir, bu herkes tarafından da çok iyi bilinmektedir. Uygulamaya, mevcut pratisyen hekimlerin kısa süreli bir eğitimden geçirilerek başlanması uygun görülmüştür ve böylece sürekli eğitim ile desteklenmesi en pratik çözüm olarak uygulanmıştır. Böyle bir başlangıç ülkemizde kimlik veprestij kaybına uğramış pratisyen hekimlerin yeniden itibar kazanmasını da sağlamıştır. Üçüncü olarak da nüfusun genelini kapsayacak bir genel sağlık sigortası sistemi hayata geçirilmiştir.
Sayın milletvekilleri, dönüşüm ve değişimler her zaman zor ve sancılıdır, yerleşik olanı rahatsız eder, bu da zor ve güçlüklerle dolu bir atılım yapmayı göze almakla ancak ve ancak mümkündür. Bugün sıfır ve on sekiz yaş arası çocuklar doğar doğmaz zaten sigortalanmaktadır. Ben bir akademisyen ve bir hekim olarak hastanelerde yıllarca bunun sancısını ve sıkıntısını yaşayan bir milletvekiliyim ve biz, orada ne acıdır ki parası yok diye, çocuğunun parasını yatıramıyor diye sevk ettiğimiz birçok hasta olmuş ve yollarda ölmüştür. Bunların sorumlusu acaba kimdir bugüne kadar? Ancak AK PARTİ Hükûmetinin ortaya koyduğu ve yerleştirdiği sıfır-on sekiz yaş arası sigorta sistemi hastanelerde bu rahatlığı getirmiş ve hekimlerin de elini güçlendirmiştir. Düzensiz nüfus artışı, köyden kente sürekli göç ile gittikçe büyüyen ve âdeta karakteristiğine damgasını vuran varoşlar ve gelir dağılımındaki korkunç uçurumlar geçmişi aynen kabul etmek yerine, günümüze uyarlamak zorunda olduğumuzu bize her zaman göstermiştir. Bugün bize düşen, 1960'ların mantık kapısını 21'inci Yüzyıl Türkiye'sinin değişmiş olan şartlarına uyarlamaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlıkta Dönüşüm Programı, bugüne kadar yapılmış bütün çalışmaları dikkate alan katılımcı ve demokratik karar süreçleriyle en uygun çözümler üretmeyi amaçlayan kapsamlı bir programdır.
Bugün Türkiye'de bir toplumun gelişmişliğinin en güzel göstergesi olan yeni doğan bebek ölümleri binde 60'lardan binde 10'lara düşmüştür. Her şeyin çocuklar için olduğu İsveç'te ve ondan sonra gelen Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya'da bu değerler binde 4 ila 7 arasında değişmektedir. Türkiye'de bugün bu değerler binde 10'lar civarındadır ve toplantılarda bu değerlerle biz hekimler olarak gurur duymaktayız. Çünkü toplumun da gelişmişliğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bugün Program'ın başarısı halkın sağlık alanındaki memnuniyetinden bellidir. Memnuniyet oranı yüzde 39'dan yüzde 79'lara çıkmıştır ve bu alanda yaptığımız ulusal sinerji, halkımızın güveni ve desteği, arkamıza aldığımız moral rüzgârı bizi başarıya taşımıştır.
Ben bu nedenle, bu konuşma fırsatını bana verdiğiniz için Sayın Başkan ve değerli milletvekillerine çok teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)