GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:128
Tarih:30.06.2012

REFİK ERYILMAZ (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yargıyla ilgili bugüne kadar Meclise sevk edilen hemen hemen bütün yasaların içerik ve amacına baktığımız zaman, hedeflenen şeyin modern, çağdaş hukuk sisteminin içinin boşaltılmak olduğu görülmektedir. Gerek yargı konusunda çıkarılan yasalar ve gerekse 12 Eylül referandumuyla Anayasa'da yapılan değişiklikler neticesinde yargı, maalesef siyasi iktidarın etkisi ve baskısı altına girmiştir.

Hükûmet, 1980 darbesinin ürünü olan devlet güvenlik mahkemelerinin devamı niteliğindeki özel görevli mahkemeleri ihdas ederek, kendilerine muhalif olan, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi inanmayan ve kendisi gibi yaşamak istemeyen herkesi ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Bu mahkemeler, adı üzerinde özel görevlidir. Özel görevleri de, AKP Hükûmetine muhalif olan herkesi cezaevine göndermektir.

Bu kapsamda, Batılı emperyalist güçlerin talep ve beklentileri doğrultusunda Türk ordusu tasfiye edilip, yeniden dizayn edilirken, cumhuriyetin diğer bütün kurumları da bu süreçten nasibini almaktadır. Türkiye bir karşı devrim süreci yaşamaktadır. Cumhuriyet devriminin bütün kazanımları ters yüz edilirken buna direnen yurtseverler, üretilen hayalî senaryolarla Silivri'ye gönderilmektedir. Yaklaşık 1 milyon vatandaşımızın oyunu alarak seçilen milletvekilleri dahi, bu tasfiye ve yok etme sürecinden kurtulamamıştır.

"Milletin iradesi" kavramını ağzından düşürmeyen Başbakanın bu hukuksuzluk karşısındaki tavrı, onun ve Hükûmetinin demokrasiye ve milletin iradesine olan saygısını da ortaya koymaktadır. Milletin iradesi, özel görevli mahkemenin 3 yargıcının takdir yetkisinin inisiyatifine bırakılamaz. Bu ayıp, buna çözüm üretmeyen, buna sessiz kalan Hükûmetin ayıbıdır. Bu sürece seyirci kalanlar milletin iradesine saygısızlık yapmakta ve bu kürsüden ettikleri yemini de çiğnemektedir. Zira, biz bu kürsüden, milletin egemenliğini kayıtsız ve şartsız koruyacağımıza dair yemin ettik. Ne oldu? Esir tutulan milletvekilleri çıkabildi mi? Maalesef milletin egemenliği, kayıtsız ve şartsız özel görevli mahkemelerin inisiyatifine ve takdir yetkisine terk edilmiştir.

Tutuklamanın bir tedbir olduğu ve tutuklamanın gerekçeleri yasada açıkça düzenlenmiştir. Kamu yetkisini kullanan hiçbir devlet görevlisi, buna yargıçlar da dâhil olmak üzere, kanundan doğan takdir yetkisini keyfî olarak kullanamaz. Milletvekili seçilen 8 arkadaşımızın, "Kaçma şüphesi, delillerin toplanmamış olması." gibi gerekçelerle cezaevinde esir tutulması kabul edilemez. Zira, 1 milyon vatandaşımızın güvenini sağlamış ve milletvekili seçilmiş bir kimseyi, kaçabilir ya da delilleri karartabilir şüphesiyle cezaevinde tutmak, milletin verdiği temsil yetkisini kullanmasına engel olmak, bir yargıcın takdir yetkisine bırakılamaz.

Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, Başbakan ve diğer birçok bakan ve AKP'li milletvekili, özel görevli mahkemelerin hukuka uygun olmadığını, mutlaka kaldırılması gerektiğini söylemektedir. Hatta, bu mahkemelerin yetkilerini aştıkları, keyfî davrandıkları ve hatta kendilerini, haşa, Allah zannettikleri gibi ağır eleştiriler de yöneltilmiştir. Bu ağır eleştiriler bu mahkemelerin bugüne kadar verdiği ve bundan sonra vereceği bütün kararları tartışılır hâle getirmiştir. Bütün bu eleştiri ve suçlamalardan sonra bu mahkemelerin görev yapmaya devam etmesi hâlinde halkımızın yargıya ve devlete olan güveni derinden sarsılacaktır. Bu nedenle, bu mahkemeler derhâl kapatılmalı ve bu mahkemeler tarafından tutuklanan bütün aydınlar ve yurtseverler derhâl serbest bırakılmalıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Eryılmaz.