| Konu: | SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 131 |
| Tarih: | 03.07.2012 |
MHP GRUBU ADINA CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde kiminin esnediği, kiminin sayıkladığı bir saatte sağlıkla ilgili bir yasayı konuşuyoruz. Bu ortamda, sağlıksız bir ortamda, yine de sağlıklı bir yasanın çıkmasını temenni ederek ben de sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 301 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım, bu vesileyle siz değerli hazırunu saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Allah izin verirse ve AKP, televizyonlardaki "az sonra" ve "son dakika" mantığıyla önümüze yeni yasalar getirmezse yüce Meclis bugün tatile girecek. Gördüğünüz gibi, gündemdeki bazı yasaları hiçbir şey anlamadan çarçabuk Mecliste görüşerek yasalaştırmaya çalışıyoruz. Hâlbuki biz Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu olarak bundan bir iki ay önce ve ivedilikle Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı'nı görüşerek karara bağladık. Çok önemli olan ve ülkemizdeki endüstriyel ilişkileri düzenleyen, çok sayıda çalışanı ilgilendiren bu yasa tasarısı, hâlen ne maksatla olduğu anlaşılamamakta ve gündemimize bir türlü getirilmemektedir. Meclis tatile girinceye kadar da -anlaşıldığı kadarıyla zaten bugün giriyoruz- Meclis gündemine gelmeyecektir.
Ancak biz şimdi burada 2/11/2011 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanan Sağlık Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nı görüşüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu kanun hükmünde kararname ne zaman yayımlanmış? 02/02/2011'de. Aradan ne kadar zaman geçmiş? Bir seneden biraz daha fazla. Hepinizin bildiği gibi, Sporda Şiddet Yasası altı ay içerisinde bu Mecliste tekrar görüşülerek değiştirildi. "Çarçabuk, hemen, şimdi" mantığıyla bir yasa tasarısı getiriliyor; maalesef komisyonlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeteri kadar tartışılmadan, hele hele muhalefetin görüşleri hiç değerlendirilmeden, "Komisyon ve Hükûmet burada." tam bir otomatiğe bağlanmış şekilde, muhalefetin önergeleri hiç dikkate alınmadan, iktidarın önergelerine, aynı şekilde "Katılıyoruz." anlayışı ile yüce Meclisi çalıştırıyoruz.
Değerli milletvekilleri, özellikle ben buradan Sayın Başbakana ve iktidar grubuna seslenmek istiyorum. Meclisin mesaisini ve enerjisini, böyle, altı ayda ya da bir yıl gibi kısa bir sürede tekrar değişme ihtiyacı doğacak yasa taslakları getirerek heba etmeye hakkınız yok. Türkiye'nin çok önemli meseleleri var ve Meclisin boşa geçirecek zamanı bulunmamaktadır. Ben şahsen eminim ki, bu kanun hükmünde kararnamede de çok kısa bir süre sonra tekrar değişiklik ihtiyacı olacak ve Meclis tekrar aynı gündemle meşgul edilecek.
Bakınız, ben emekli olmadan önce bir sağlık çalışanı ve belli bir zaman diliminde de yöneticilik yapmış biri olarak, Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde gelen tüzük, yönetmelik ve yönergelerin hızına erişmemiz maalesef mümkün olmamıştır. Gelen bir yönetmeliğin veya yönergenin ne olduğunu anlayıp işleme alıncaya kadar diğerleri geldi ve çoğu kez, gelen yönetmeliği uygulama fırsatı bulamadan o da değişti. Yani demem odur ki, sağlıkta dönüşüm bu anlayışla sanki ebediyen sürecek ve bir sonuca sanki ulaşılamayacak gibi.
Değerli milletvekilleri, Sağlıkta Dönüşüm Programı ülkemizde on yıldır sürmekte fakat hâlâ sistem bir türlü yerli yerine oturtulamamaktadır. Sağlık çalışanları, özellikle de bu işin motor gücü olan hekimler tedirgindirler. Sağlık çalışanları mutlu değildir. Gerek hiyerarşik düzen gerekse ücretlendirme bakımından güvensizdirler. Sağlık çalışanları maalesef gelecekleriyle ilgili doğru dürüst bir program dahi yapamamaktadırlar çünkü aldıkları ücretler değişken ve özlük haklarına da yansımıyor. Yalan yanlış bir performans programıyla boğuşmaktan işlerine kendilerini tam anlamıyla maalesef verememektedirler. Bu çalışma düzeni nedeniyle ne kendilerine bir gelecek ne de doğru dürüst bir tatil programı yapabilmektedirler. Kendilerine bir ev alsalar ne kadar taksit ödeyip ödeyemeyeceklerini bilememektedirler çünkü izin yaptıklarında döner sermayeden aldıkları paylar kesiliyor, tayinleri çıkacak olsa gidecekleri yerde ne kadar döner sermaye alacaklarını bilememektedirler. Dolayısıyla maaşları düşüyor, ona göre taksitleri olduğu için yorgun argın çalışmaya devam ediyorlar ve tatil yapmaktan maalesef kaçınıyorlar.
Ayrıca, Sağlık Bakanlığında yapılanma nedeniyle hak kaybına uğrayan, maaşı azalan çalışanlar da huzursuz. Şu an Sağlık Bakanlığına bağlı bütün kuruluşlarda çalışanlar yerlerinin değiştirilip değiştirilmeyeceği ve özlük haklarında geriye gidiş olup olmayacağı konusunda çok tedirgindirler. Kısacası, doktorundan hemşiresine, idarecisinden yardımcı personeline kadar herkesin kafası karışık durumdadır. Bu konuda gün geçmiyor ki şikâyet gelmesin. Bizlere gelen şikâyetlerden şunu anlıyoruz: Kimi "Ben falan bölümde çalışmak istiyorum çünkü oranın döner sermayesi daha iyi.", kimi "Ben falan hastaneye tayin olmak istiyorum çünkü orada döner sermayeden daha fazla pay dağıtılıyormuş.", kimi "Ben Hıfzıssıhhada müdürdüm, mühendistim, doktordum, şimdi araştırmacı olarak atandım, hak kaybına uğradım." diyor.
Değerli milletvekilleri, artık, bu, Sağlıkta Dönüşüm Programı yerli yerine oturmalı, hangi makamın ne anlama geldiği, hangi okul mezunlarının hiyerarşideki yeri ve görevi nedir, bir an önce düzenlenmelidir. Hepsinden önemlisi, kimin yaklaşık ne kadar ücret alacağını mutlaka bilmesi, hayatına ona göre yön verme imkânı sağlanmalıdır.
Böyle giderse sistem nedeniyle kafası karışık olan ne doktorlardan ne de sağlık çalışanlarından insan fıtratı gereği yeterli verimi almamız mümkün olacaktır. Bu, "sistem" diye ortaya konulan sağlıkta dönüşüm, şu anda tam bir sistemsizlik içerisindedir. Çalışanların can güvenlikleri tehlikededir. Aynı işi, aynı performansı ortaya koydukları hâlde sistemden kaynaklanan sorunlar nedeniyle aynı parayı alamamaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, sağlıkta performans sistemi mutlaka olmalı ancak bu, sağlık çalışanı gelirinin yüzde 25'i kadar olmalıdır, yüzde 75'i ise özlük haklarına da yansıyan bir gelir olmalıdır. Karmaşık ve adaletsiz olan bugünkü performans sistemi sadeleştirilerek, gerçek çalışana daha çok döner sermaye verilebilmesi sağlanmalıdır. Bugünkü döner sermaye sistemi ile az çalışan ama çok giriş yapan, kliniği bilmese bile işi bilen daha çok döner sermaye almaktadır ve bu, doktorlar arasında çok sıkıntı yaratmaktadır. Sistemin çok acilen ciddi bir revizyondan geçirilmesi gerekmektedir. Sağlık çalışanları bu karmaşadan artık mutlaka kurtarılmalı ve liyakate dayalı bir sistem kurulmalıdır. Ayrıca bu torba kanun teklifi ile getirilen ve 6283 sayılı Hemşirelik Kanunu'na eklenen geçici 3'üncü maddeyle "Bu madde yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ebelik diplomasına sahip olduğu hâlde üç yıldan beri yataklı tedavi kurumlarıyla, ağız ve diş sağlığı merkezlerinde fiilen hemşirelik yaptığını resmî belgeyle belgelendiren ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren de üç ay içerisinde talepte bulunanlar hemşirelik yetkisiyle görevlerine devam eder." denilmektedir. Bundan anlaşılıyor ki, bu ebeler bu yasa yürürlüğe girmeden kanunsuz olarak hemşirelik göreviyle çalışmışlardır.
Ayrıca, hemşirelerden başka ebelerin, sağlık memurlarının, acil tıp teknikerlerinin hastanelerde hemşire görevi yaptıkları bilinmektedir. Yani bu maddeden maksat, istatistiksel olarak hastane çalışanının hemşirelere oranını artırmayı amaçlamaktan başka hiçbir şeye yaramayacağı anlaşılmaktadır. Herhâlde hemşire sayımızı artırarak AB standartlarına uyum sağlamayı hedefliyoruz. Zaten bu meslek grupları hastanelerde fiilî olarak hemşire görevi yapmaktadırlar. Ayrıca, bu kanun hükmünde kararname ve bu kararnamede yapılan değişiklik ile bazı kadroları boşaltarak bir kısım insanların mağdur olması pahasına kadrolaşmayı sürdürmek amaçlanmaktadır. Kadrolaşma çalışmaları yaptığınız, belli makamlara münhal kadro olmadan ve asaleten atama şartlarını haiz olmayan kişileri görevlendirme yoluyla iktidara yakın sendika üyeleri ve yandaşlarınızı yerleştirdiğiniz ve bu konuda verilen yargı kararlarına uymamanızdan anlaşılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, tüm bu yasaları getirmekten kastınız, kamu kurum ve kuruluşlarında kadrolaşmayı sağlamak ve iktidarınızı sağlamlaştırmaksa, gelin bu sevdadan vazgeçin. Hep birlikte, bu ülkenin kalkınması, ileri gitmesi ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için çalışalım diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Ayrıca, yarın Berat Kandili. Hepinizin Berat Kandili'ni kutluyorum, hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Zannederim Meclis tatile girecek, herkese de iyi tatiller diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Cemalettin Bey.