| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 131 |
| Tarih: | 03.07.2012 |
MEHMET ALİ EDİBOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
302 sıra sayılı yasanın 56'ncı maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Önce, az önce aldığım bir mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum. İhlaszedelerden "Bizi torbaya mı, çorbaya mı, çuvala mı, nereye koyarsanız koyun, yoksa mezara koyacaksınız." diye bir mesaj aldım, onu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, dostlar, ben bu konuşmamda, 100 kere konuşulup 1 kere zam verilen ama hep "Zam aldı." zannedilen güvenlik hizmetleri emekçilerinin yani polislerimizin sorunlarını aktarmak üzere, dile getirmek üzere söz aldım. Yine konu polisler olduğuna göre dün Van'da şehit edilen polisimize Allah'tan rahmet diliyor, yakınlarına ve ulusumuza da başsağlığı diliyorum.
Demokratik hukuk devletinde vatandaşlar, askerlik gibi, vergi vermek gibi devlete karşı birtakım yükümlülüklerini yerine getirirken devletten de birtakım beklentiler içine girerler. Eğitim gibi, sağlık gibi, güvenlik gibi, adil yargılanma gibi birtakım hakların devlet teminatı altında olmasını beklerler.
Değerli milletvekilleri, genel güvenliğin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, ceza adaletinin gerçekleştirilmesi, temel hak ve özgürlüklerin korunması ve demokrasinin geliştirilmesi adına kamu hizmeti sunan kuruluşların başında emniyet teşkilatımız gelir. Oysaki, ülkemizde emniyet teşkilatı hakkında toplumun genelinde maalesef olumsuz bir ön yargı vardır. Bu ön yargıların oluşmasında polis memurlarımızın bir kısmının katkıları olduğu da inkâr edilemez.
Bilindiği gibi, yakın tarihte Hopa'da meydana gelen olaylarda polisin şiddet kullanması, orantısız güç kullanması sonucu emekli Metin Lokumcu hayatını kaybetmiş, bunun üzerine Türkiye genelinde yapılan demokratik protesto gösterilerinde de yine polisin orantısız güç kullandığını, biber gazı kullandığını ve hoşumuza gitmeyen, toplumun hoşuna gitmeyen, MOBESE kameralarında gençlerin, kızların dövüldüğü, sürüklendiği çirkin görüntülere tanık olduk.
Yine örnek vermek gerekirse, yine MOBESE kameralarına takılan İzmir'de karakoldaki kadının yediği dayak hiç de şık olmadı ülkemiz adına. Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. "Her kurumda olduğu gibi emniyet içinde de çürük elmalar var, bunları ayıklayacağız." söylemiyle bu önyargıları ortadan kaldırmak mümkün olmayacak. Aslında, bu önyargının kırılması hizmet kalitesinin artırılması, siyaset kurumu ve siyasetçilerin emniyet teşkilatı üzerinden elini çekmesi, atamalarda kayırmacılığın ortadan kaldırılması, sadakat yerine liyakat kriterinin tayin ve terfilerde göz önüne alınması, polis teşkilatı insan kaynakları politikasının yeniden gözden geçirilmesi, özlük hakları ve personel sorunlarının giderilmesiyle mümkün olabilecektir.
Bunun yanında, güvenlik hizmetleri üretilirken de yurttaş odaklı çalışan, var oluşunun gerekçesi vatandaş memnuniyeti olan bir güvenlik teşkilatı oluşturulmalıdır. Burada en önemli sorumluluk da Hükûmete ve İçişleri Bakanına düşmektedir. Uludere'de olduğu gibi, bombalama emrini vereni koruyup bombayı atan yani verilen emri uygulayan pilotları hedef tahtasına koyarak, 28 Şubat muhtırası kaleme aldı diye, emekli olunca zırhlı araç tahsis edip sırtını sıvazlayan ancak onun emriyle toplantılara katılan ordumuzun vatansever subaylarını Silivri'ye tıkan, işçinin, memurun, emeklinin, öğrencinin demokratik hakkını kullanmak üzere sokağa çıktığında şiddet kullanılarak dağıtılması emrini verenlerden hesap sormak yerine, MOBESE görüntülerine takılan ve suçu, verilen emri uygulamak olan polisleri cezalandırarak bu önyargıları kıramayız.
Yıllarca yaptığım hekimlik mesleğinde polis kardeşlerimle birlikte zaman zaman nöbet tuttum, onların sorunlarına da ortak oldum. En önemli sorunları mesai dostlar. Ayda yüz otuz saat fazla mesai yapıyorlar ve bu, insan haklarına da, Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi'ne de sığmaz. Aldıkları mesai ücreti 240 lira artı ücret, bu da fazla mesailerinin karşılığı değil. Hele karakol amirlerinin telsizi hiç kapanmıyor, sürekli icapçılar. Dolayısıyla, ya mesaileri azaltılmalı ya da ücretleri artırılmalı.
Sadakat ya da başka ilişkiler yerine liyakatin terfi, tayinde kriter alınması en büyük talepleri.
Polis kardeşlerimizin psikiyatri kliniklerine en fazla başvuran kamu grubu olduğunu da söylemek istiyorum. Son 10 yılda 300 polisin intihar ettiği de bilgilerimiz arasında.
Emeklilikte de mağdurlar. Aynı görevi yapan bir astsubay 3.650 ek göstergeyle emekli olurken bir polisin 650 ek göstergeyle emekli?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ALİ EDİBOĞLU (Devamla) - ?edilmesi kabul edilemez bir gerçektir ve düzeltilmesi hep birlikte talep ediliyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ediboğlu.