| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 131 |
| Tarih: | 03.07.2012 |
ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hem tutanaklara geçmesi bakımından hem tarihe not düşmek bakımından ben tekrar söyleyeyim. Meclisten geçmemiş, görüşülmemiş, onaylanmamış kanun hükmündeki kararnameye Meclis kararıyla madde eklenmez, ibare eklenmez. Hukuk tekniği bakımından, kanun tekniği bakımından bu olmaz, örneği yok ama bir yanlışı yapıyorsunuz, yapın, bir gün döner, yanlış hesap Bağdat'tan döner; önce onu bir söyleyeyim.
Şimdi, Hükûmetinizin ve Sayın Başbakanın her vesileyle sık sık söylediği ilk yıllardan beri, bu aralar unuttuğu bir şey var: Eğitim, emniyet, adalet. Bu üç meselenin?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Sağlık da var.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Pardon, evet sağlık da var.
Bunların çok önemli olduğunu söyledi.
CEVDET ERDÖL (Ankara) - Gücendim şimdi.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sigarayı bıraktım, dur.
Sağlıkta, tabii orada da sorunlar çok fazla ancak şimdi, eğitimle ilgili, emniyet, adalet hakeza, say say bitmez.
Sayın milletvekilleri, şimdi düşündüm, beş dakikada neyini anlatayım bunun? Bir şey daha söyleyeyim: Şimdi, bak, bunu buraya getiriyorsunuz, torbayı, bari bir düzgün getirin.
Şimdi, benim söz aldığım bu 55'inci maddede diyorsunuz ki: "Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
9 - Bakanlığa tahsis edilen serbest öğretmen kadrolarından boş bulunan 40.000."
Bu boş bulunan 40 bin, 55'te değil, 56 kabul edilirse 40 bin olacak. Eğer bir şey olsa, 56 kabul olmazsa bu hükümsüz yani bari bunu doğru yapın. 56'yla 55'in de yer değişmesi lazım Sayın Hükûmet, Sayın Komisyon. 56'da 30 bin kadro ihdas ediyorsun, ondan sonra 55'te, daha öncesinde diyorsun ki: "40 bin boş kadro." Nereden var? Yok ki bu şimdi, 56 geçerse var olacak. 56 konuşuldu mu? Konuşulmadı.
MEHMET DOMAÇ (Çanakkale) - Geçer, geçer.
OSMAN ÇAKIR (Düzce) - Bağırma, biraz yavaş.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Efendim, dur bakalım, bu yanlış, yani bakın gülüyorsunuz da...
Değerli milletvekilleri, bu Parlamento epey eski bir Parlamento yani yeni kurulmuş bir devletin yeni bir parlamentosu olur da deriz ki: "Olur, böyle teknik hatalar olur." Yahu kaç? Seksen küsur yıllık, doksan yıllık parlamentoda bu çok ayıptır. Bu çok ayıptır. Partinizin kanunlarla ilgili teknik kadrosunun kulağını biraz çekin. Böyle şey olmaz.
Gelelim öğretmenlerimize. Ben onlara, siz onları atamasanız da "öğretmenlerim" diyorum. Çünkü onlar bu milletin ödediği vergilerle, annelerinin, babalarının türlü fedakârlıklarıyla, öğretmen olacağız diye okudular eğitim fakültelerinde. Her vesileyle, dört yıl sonra çocuklarıyla kavuşma hayalleri kurarak o süreçleri yaşadılar. Sayın milletvekilleri, bizim ağzımızda tüy bitti. Yani biz, bıkmadan, usanmadan atamasını yapmadığınız -sizin değil Hükûmetin- öğretmenlerin sorunlarını Cumhuriyet Halk Partisi var oldukça konuşmaya, Meclisin gündeminde sıcak tutmaya devam edeceğiz, bunu bilmenizi isterim.
Şimdi, Sayın Başbakan, inşallah, şimdi Meclisi izliyordur bulunduğu yerden. Sayın Başbakan, bir öğretmen milletvekili olarak soruyorum, 2002'de Samsun'da, Antep'te, Kocaeli'de ve İstanbul'da ne söylediğini bir hatırla. Sonra aynanın karşısına geç, "Ben bu lafı ettim, ben bu sözü söyledim, ben bu insanlara `atanamayan öğretmen' kavramını Türkiye'de yok edeceğimi, sileceğimi söyledim. Evet, bu bana yakışmadı." de, Millî Eğitim Bakanını çağır kulağını çek. Senin Millî Eğitim Bakanın sözünüzde durmamakla kalmıyor, atanamayan ve sistem içindeki öğretmenlerin âdeta düşmanı oldu. Öğretmene düşman, cumhuriyet tarihimizde, hiç millî eğitim bakanı yok. Bir bu var. Bunu nereden buldunuz bilmiyorum. Başbakan bunu çok mu aradı onu da bilmiyorum. Bıraktı, şimdi, Millî Eğitim Bakanı bizim öğretmenlerle uğraşmayı, eski millî eğitim bakanlarıyla uğraşıyor. Başka partinin millî eğitim bakanlarıyla değil. Yani Nimet Çubukçu Hanımefendi'nin ne kusuru var -onunla uğraşıyor, ben anlamadım- ya da Hüseyin Çelik'in ya da Erkan Mumcu'nun. Böyle şey olur mu? Millî Eğitim Bakanı millî eğitime yakışmayan bir bakan.
Şimdi, ben, 40 bin yalanını söyleyeyim. 40 bin kadronuz yok. Şu anda 10 bin emekli olanlarla kadronuz var, biraz sonra 30 bin ihdas edeceksiniz, 40 bin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Hükûmet, 48 bin 2011-2012 eğitim öğretim yılı sonu itibarıyla öğretmen mezun olacak.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Hemen bitiriyorum Sayın Başkanım.
Sadece bu eğitim öğretim yılında 48 bin öğretmen böyle kollarını açacak sizden imdat bekleyecek. Siz -10 bin emekli olacak öğretmen zaten var- 40 bin kadro diyorsunuz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
Biz önergemizle hiç değilse -sorunu çözmez ama- 100 bin kadroyu bu Meclis geçirerek bu gece Türkiye'de bir bayram havası estirelim.
Bu önergeyi kabul etmelisiniz. Eğer size bir harf öğreten öğretmeninize biz sizden kırk yıl kölesi olun demiyoruz ama size bir harf öğreten öğretmeninize olan borcunuzu ödemeniz için size bir fırsat sunuyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Altay.