| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 131 |
| Tarih: | 03.07.2012 |
CHP GRUBU ADINA RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin üçüncü bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ben bugünkü konuşmamı bu kanun teklifi ama aynı zamanda "torba kanun" diye anılan kanun teklifi üzerinden yüce Meclisimizin kanun yapma usul ve tekniğine ilişkin düşüncelerimi dile getirmek için kullanmak istiyorum.
Fakat öncelikle, izin verirseniz bu söyleyeceklerimle de uyumlu bir şiir okumak istiyorum. Şiir Edip Cansever'den, "Masa da Masaymış Ha" ismi.
"Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu,
Bakır kâseye çiçekleri koydu,
Sütünü, yumurtasını koydu,
Pencereden gelen ışığı koydu,
Bisiklet sesini, çıkrık sesini,
Ekmeğin, havanın yumuşaklığını koydu.
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu,
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu,
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu.
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu.
Pencere yanındaydı, gökyüzü yanında,
Uzandı masaya sonsuzu koydu.
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu.
Uykusunu koydu, uyanıklığını koydu,
Tokluğunu, açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke,
Bir iki sallandı durdu,
Adam ha babam koyuyordu." (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu torba kanun önümüze geldiği zaman, ben Edip Cansever'in bu çok güzel şiirini hatırladım, "Masa da masaymış ha" diyor ya bu torba da ne torbaymış, bir türlü anlayabilmiş değiliz.
Torba kanun -isterseniz söyleyelim değerli arkadaşlar- var, eskiden beri çıkar ama bu kadar birbirinden farklı konuları, kanunları ilgilendiren bir torba kanun olmaz değerli arkadaşlar. Üşenmedim, saydım, Genel Kurula geldiği hâliyle -önergelerle yapılan eklemeleri ve bu bölümde yapılacak eklemeleri söylemiyorum- 36 tane kanunda değişiklik yapılıyor arkadaşlar. Kanunların atıf yaptığı kanunlar, referans verdiği kanunlara da baktığımız zaman bu sayı 52'ye çıkıyor, şimdi de önergelerde bu sayı çok daha yüksek rakama çıkacak.
İçinde ne mi var? Her şey var değerli arkadaşlar; içinde Seçim Kanunu'ndan enerji piyasalarına, TÜBİTAK'ından ÖSYM'sine, Sayıştayına, İşsizlik Sigortası Fonu'na, adli siciline, ne ararsanız var, yani Edip Cansever'in "Masa da masaymış ha" dediği gibi torba da ne torbaymış be! Böyle bir torba olur mu?
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifi, biraz önce de söyledim, birçok değişik konuyu içeriyor. O zaman, ne beklenir? Bunun özellikle komisyonlarda ayrıntılı bir biçimde incelenmesi beklenir değil mi ve nitekim de öyle olmuş, Plan ve Bütçe Komisyonuna asli komisyon olarak gelirken altı tane komisyona da tali komisyon olarak gitmiş arkadaşlar. Hangi komisyonlara gitmiş? Söyleyeyim size: Adalet Komisyonu, Anayasa Komisyonu, İçişleri Komisyonu, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu. Peki, bunlarda görüşülmüş mü? Hayır. Bunlardan gelen bir rapor var mı? Yok. Plan ve Bütçede, peki, alt komisyon kurulmuş, değişik farklı görüşler alınmış, bu doğrultuda bu şekillendirilmiş mi? Yok.
O kadar söyledik değerli arkadaşlar, dedik ki: Böyle, bu torba kanunda bir kere iki tane temel husus var, birincisi: Direkt olarak kendi içinde bütünlüğü olmayan, torba kanuna ilişkin olmayan bazı hususlar ki, özellikle diğer komisyonların görev alanına giriyor, örneğin ÖSYM, niye bunu burada görüşüyoruz? "Bunu alın ilgili komisyonlara; hadi onu yapmadınız, o zaman oradaki komisyonların görüşünü bekleyin." dedik ama ne yazık ki öyle bir şey olmadı. Hiçbir tali komisyondan görüş alınmadığı gibi, Plan ve Bütçe Komisyonunda da bir alt komisyon kurulmadı, bu şekilde hızlı biçimde görüşüldü, gitti. Şimdi bu da çok ciddi eleştiri konusu olacak bir husustur diye düşünüyorum.
Gene başka bir konu: Bu torba kanun neden bir kanun tasarısı olarak değil de kanun teklifi olarak önümüze getiriliyor? Değerli arkadaşlar, bu, son dönemde bir alışkanlık hâline geldi. Yani, elbette milletvekilleri olarak hepimiz kanun teklifi hazırlayabiliriz, ona itirazımız yok, doğaldır bu. Ama bu kadar önemli, bu kadar farklı konuları kapsayan bir kanunun önümüze teklif olarak değil, tasarı olarak gelmesini bekleriz. Çünkü, tasarı olarak gelmesi demek, bu konuya ilişkin olarak hazırlık süreçlerinde bürokrasinin ciddi biçimde dâhil olması demek değerli arkadaşlar. 5018 sayılı Kanun var. Buna göre düzenleyici etki analizi yapılması gerek. Yani ne getiriyor ne götürüyor, mali açıdan, diğer açılardan, ekonomik, sosyal; bunları bilmeye ihtiyacımız yok mu değerli arkadaşlar? Ama kanun teklifi olarak geldiği zaman bunların hiçbirisi olmuyor. Oysa, bizim, bürokrasinin deneyiminden, birikiminden yararlanma şansımız var, bunu yapabiliriz.
Bir de başka bir husus da var tabii: Yalnızca bürokrasi de değil arkadaşlar, ilgili meslek odaları var, örgütler, sivil toplum örgütleri. Neden bunların düşüncesinden yararlanmıyoruz ve ısrarla, aynı şekilde, tekrar tekrar teklif olarak önümüze geliyor, bunu anlamak mümkün değil.
Gene başka bir husus değerli arkadaşlar: Torba kanunu neden temel kanun olarak görüşüyoruz? Şimdi ben üçüncü bölüm üzerinde söz aldım. Üçüncü bölümün normal şartlar altında, bir bütünlüğü olduğu varsayılıyor. Temel kanun görüşme mantığı da bu arkadaşlar. Yani temel kanunda benzer hususları, benzer konuları bir araya getiren bir şey olacak önümüzde. Yani eğitimle ilgili olabilir, sağlıkla ilgili olabilir, illa tek kanun demiyoruz, ama belli bir konu bütünlüğü olur. Burada öyle bir şey de yok, birbirinden farklı bir sürü konu var.
Şimdi, ben, üçüncü bölümde hangisi üzerinde konuşayım, hangisi üzerinde söz alayım? Alsak bitmeyecek. Üstüne üstlük, böyle bir sürecin içinde zaten bu görüşmeyle de bunu bitirmek mümkün değil. Bakın, maddelere geçeceğiz, hepsinde en fazla önerge verilebilir, önergeler üzerinde konuşulabilir. Oysa, bunların çok ciddi biçimde tartışılmasına ihtiyaç vardır. Madem bir torba kanun geldi, hiç olmazsa temel kanun olarak gelmesin; her madde üzerinde, komisyonlarda yapılmayan tartışmalar Genel Kurulda yapılsın, Genel Kurul bir anlamda o boşluğu doldursun diye beklerdik ama öyle bir şey yok.
Şimdi, tabii, diğer taraftan bakıyoruz bu torba kanunun bu şekilde temel kanun olarak önümüze gelmesine; bir kere, bu hem kanun yapma usul ve tekniğine hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'ne de aykırı değerli arkadaşlar. Bakın, İç Tüzük'te, nasıl temel kanun hazırlanır, önümüze nasıl gelir, ona ilişkin düzenlemeler var. Ben oradakilerden birini okuyayım size, diyor ki: "Düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler arasındaki bağlantıların korunması zorunluluğunun bulunması."
Değerli arkadaşlar, bunun böyle bir bütünlüğü var mı? Düzenlediği alan yönünden bir bütünlüğü var mı? Maddeler arasında bağlantılar var mı? Yok. Bir madde var bir konuyla ilgili, o bitiyor, ondan sonra başka bir konuyla ilgili başka bir kanun. Böyle bir yamalı bohça var önümüzde. Şimdi, bunlar önemli.
Tabii, her zaman şunu söylüyoruz: Her zaman demokraside de içerik önemlidir, öz önemlidir ama biçim de önemlidir değerli arkadaşlar yani biz milletvekilleri olarak kanun yapmak için buradayız ve bunu en iyi biçimde, gerçek ihtiyaçları tespit ederek, sorunları tespit ederek ve bunların nasıl giderilebileceği üzerinde bir uzlaşma sağlayarak yapmamız gerekir ama ne yazık ki öyle yapmıyoruz. Dün de öyle yapmadık, önceki günler de öyle yapmadık.
Değerli arkadaşlar, yani AKP'nin çoğunluğu var diye burada, bütün kanunlar geliyor, geldikleri gibi geçiyor. Burada önergeler geliyor, sizin verdiğiniz önergelerin hepsi tekrar, çoğu zaman komisyonda tartışılmadan, geçiyor. Burada bizim verdiğimiz önergelerin hangisi kabul ediliyor değerli arkadaşlar?
Demokrasi demek, çoğunluğun diktası demek değil. Değerli arkadaşlar, demokrasi bir uzlaşma rejimi. Biz Plan ve Bütçe Komisyonunda da yapıcı değil miyiz? Yapıcı bir tutum içindeyiz. Bu ülke hepimizin ülkesi, bu ülke için en iyisinin olmasını isteriz, bu ülkenin sorunlarının doğru tespit edilmesini ve doğru çözüm önerilerinin geliştirilmesini isteriz ama bunun için uzlaşmaya ihtiyaç var değerli arkadaşlar, bunun için tartışmaya ihtiyaç var.
Komisyonlarda da, Genel Kurulda da bir uzlaşma ortamının yaratılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun yalnızca yaptığımız kanunların sağlığı açısından önemli olduğunu düşünmüyorum, diğer taraftan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin prestiji açısından da önemli olduğunu düşünüyorum değerli arkadaşlar. Herkesin gözü Türkiye Büyük Millet Meclisinde. Bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde yaptığımız çalışmalarımız bütün toplum tarafından, kamuoyu tarafından çok yakından izlenmekte. Bu açıdan da baktığımda, biraz önce de söylediğim gibi hem usule, biçime ilişkin hem öze, içeriğe ilişkin çok fazla eleştirimiz var fakat bu eleştirilerimizin bir türlü yerine getirilmediğini, dikkate alınmadığını görüyoruz. Bu doğru bir yöntem değil değerli arkadaşlar. Bunu burada belirtmek istiyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Türeli.