GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:123
Tarih:21.06.2012

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu Tasarısını görüşüyoruz.

Şimdi, ilginç bir tesadüftür, bu tasarıyı görüşürken Aydın'dan, Aydın ilinin Didim ilçesinden bir faks geldi bana: Didim Kaymakamlığı, Didim ilçesinde uzun zamandan bu yana emek vererek, uğraşarak yapılan cemevi ve kültür merkezi binasının yıkım yazısını göndermiş.

Şimdi, önce şunu baştan söyleyelim: Didim Kaymakamının bu yazıda ve bu işlemde hiçbir kusuru yoktur; bunu bir teslim edelim çünkü mevcut mevzuat gereği yapabileceği başka bir şey de yoktur. Hazine arazisi üzerinde yapılan cemevinin yıkılması konusunda bir yazı göndermiştir, Didim Kaymakamı doğal olarak mevzuat çerçevesinde bunu yapmak zorundadır. Onu ayrı bir tarafa koyalım.

Değerli arkadaşlar, üzerinde durmamız gereken başka bir konu var: Bakın, insan haklarından konuşuyoruz. Sevgili AKP milletvekili arkadaşlarım, siz, uzun yıllardan bu yana inanç özgürlüğünden, inandığı gibi yaşama hakkından ve ibadet etme hakkından bahsettiniz ve bu hakkı siyasete tahvil etme konusunda da oldukça maharetlisiniz; hakkınızı teslim edelim.

Değerli arkadaşlar, bakın, inanç özgürlüğü, ibadet etme hakkı, inandığı gibi yaşama hakkı, sadece belirli bir mezhebe inanlara tanınmış bir hak mı?

Şimdi, camiler Türkiye'de hazine arazileri üzerinde yapılıyor. Camilere hazine arazileri üzerinde, imar planlarında "ibadethane" diye yer ayrılıyor ve o imar planlarında "ibadethane" olarak ayrılan yerlere doğal olarak da ibadethaneler yapılıyor, camide insanlar gidip ibadet ediyorlar. Peki, bu ülkenin nüfusunun yarısına yakını, aynı şekilde, cemevlerinde inançlarını yaşamak istiyorlar. Şimdi, cami söz konusu olduğunda hazine arazisini "ibadethane" diye tahsis edip insanların inançlarını yaşama hakkını teslim ederken, cemevi söz konusu olduğunda insan haklarına aynı özeni niye gösterme ihtiyacı duymuyorsunuz? On yıldan bu yana devri iktidarınız var, on yıldan bu yana mevzuatı hiçbiriniz gerekçe gösteremezsiniz. On yıldan bu yana, AKP İktidarı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir hükûmete nasip olmayan çoğunlukla Türkiye'yi yönetme yetkisine sahip, mevzuatta eksiklik varsa bu da sizin ayıbınız, bu da sizin insan hakları ayıbınız.

Değerli arkadaşlar, şimdi insan hakları kurumu kurulmasına ilişkin tasarıyı görüşürken bir kere daha siyasi iktidara çağrı yapıyorum: Bu ayıbı düzeltin! Bu ayıbı düzeltin, Türkiye'de inançlarını yaşama hakkını sadece belirli bir mezhep mensuplarına hasretmekten vazgeçin. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bakın, AKP İktidarı döneminde Türkiye, insan hakları ihlalleri konusunda oldukça becerikli, maharetli bir noktaya geldi. Cezaevlerinde insanlarımız işkence görüyor. Daha yakın zamanda, 15-20 metrekarelik yerlerde 40 kişiye yakın tutuklu ve hükümlüyü, 42 derece Urfa sıcağında, bir de üstüne üstlük ortaya çıkan yangınla yakan bir iktidar olmanın vebali omuzlarınızdadır.

Değerli arkadaşlar, bakın, Uluslararası Af Örgütünün 2012 yılı İnsan Hakları Raporu: elimizde: Uluslararası Af Örgütü, 2012 yılında Türkiye'nin, toplumsal olaylarda polisin düzenli olarak orantısız ve aşırı güç kullandığı ülkelerin başında geldiğini tespit etmiş. AKP İktidarı döneminde, on yıllık iktidarınızda faili meçhul cinayetlerin sayısı 245, yargısız infazlar 401, gözaltında öldürülenler 283! Böyle bir süreçte insan haklarıyla ilgili karnesi zayıf bir iktidarsınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.