| Konu: | TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 122 |
| Tarih: | 20.06.2012 |
CELAL DİNÇER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
279 sıra sayılı Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu Tasarısı'nın 8'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
İnsan haklarının, insanlığın var oluşundan itibaren ortaya çıkan ve insanlar için vazgeçilmez haklar olduğunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır. İnsan onuru ve eşitlik, insan hakları fikrinin merkezinde yer alan iki temel değerdir. Bütün insanların eşit olması insan haklarını evrensel kılar. İnsan hakları, daha iyi ve onurlu bir yaşam için gerekli olan temel standartlar tanımlandığında anlaşılabilir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi vazgeçilmez bir insanlık mutabakatıdır ve "Ben insanım." diyen herkes için de önem ifade etmektedir. Bu bağlamda insan haklarının korunması ve insan hakları ihlallerinin önlenmesi bütün devletlerin ve -hiç kuşku yoktur ki- her insanın öncelikli görevi olmalıdır.
İnsan haklarının korunmasında iki temel güce gereksinim duyulduğu genellikle kabul edilir. Bu iki güçten birincisi, hukuk gücüdür, başka bir anlatımla hukuk yoluyla korumadır. Diğeri ise, demokratik kamuoyu gücü ya da demokratik kamuoyu yoluyla koruma olarak adlandırılır. İşte bizim bugün kurmaya çalıştığımız bu kurum, bu ikinci denetim yolu olan demokratik kamuoyu gücüyle insan haklarının korunmasıdır.
Demokratik kamuoyu ile insan haklarının korunması tek başına devletlerin hukuk düzenlerini insan haklarına dayandırmasıyla oluşmamaktadır, yetmemektedir. O devletlerin yurttaşlarının haklarının ve özgürlüklerinin bilinmesine ve bu bilince sahip olması gerekir. Bir ülkenin iç kamuoyu ve uluslararası kamuoyu, Türkiye'de de insan haklarının kamuoyu vardır. Artık, dünya küçülmüştür. İnsan haklarının bugünkü anlamda belli ilkelere kavuşması kolay olmamıştır. Geçmişte insan hakları çok büyük aşamalar geçirerek bugüne gelmiştir.
Şöyle kısaca tarihte bir yolculuk yapmak istersek sizinle: Kadın hakları, geçmişte o kadar büyük aşamalardan geçmiştir ki kadınlara seçme seçilme hakkı ta 30'lu yıllarda ancak verilebilmiştir. Mülkiyet hakkı gene geçtiğimiz elli yıl içinde verilebilmiştir. Kadınlara velayet hakkı çok geç verilmiştir. Kadınlara çalışma hakkı gene çok geç verilmiştir. Hatta geçmişte, örnek olarak, kocası ölen kadın öldürülerek kocasıyla birlikte mezara konulmuştur. Dünya bu tür ihlalleri yaşayarak günümüze gelmiştir. Cahiliye döneminde kız çocukları diri diri toprağa gömülmüştür. İşte insanların, toplumların yaşamlarını insan onuru ve eşitliği temelinde birlikte sürdürebilmeleri için gerekli olan değerler insan haklarıyla ortaya çıkmıştır.
Şimdi Hükûmet olarak bir tasarı önümüze geldi. Bu tasarıyla İnsan Hakları Kurulu kurulmaktadır. Geçmişte biz bunları yaşadık. Yaklaşık on beş yıldır Türkiye'de -yirmi yıla yakındır- insan hakları kurulları oluşturuldu, başkanlıklar oluşturuldu. Bu kurullar tamamen sembolik, dışarıya göstermelik olarak görev yaptı. Tek faydası bugüne kadar bu kurullar insan haklarının eğitiminde okullarda özellikle sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla eğitimler yaptı. Şimdi kuracağımız kurul da belki bu eğitimleri biraz daha düzenli, biraz daha maddi imkânlar ölçüsünde gerçek anlamda yapacak ama Hükûmetin atadığı kişilerin işlediği insan hakları ihlalini bu kurulların incelemesi asla ve asla mümkün olmayacak.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de etik kurulları kuruldu, şu anda faaliyette. Etik kurullarını duyanınız var mı, bileniniz var mı? Etik kuruluna uymayanlar hakkında sadece bir büyükşehir belediye başkanı hakkında verilen karar dışında bir faaliyetini gördünüz mü? Bu kurullar da aynı şekilde olacak. Göreceksiniz gene sadece Avrupa'ya bir mesaj vermiş olacağız, bunun dışında hiçbir anlam ifade etmeyecek çünkü Hükûmetin atadığı bir kurul Hükûmetin işlediği, iktidarın işlediği insan hakları ihlaline asla müdahale edemeyecektir. Geçmişte hatırlayalım, Profesör İbrahim Kaboğlu İnsan Hakları Kurulu Başkanı idi. Hükûmetin hoşuna gitmeyen bir kararından dolayı kendisi özel yetkili mahkemelerde yargılandı. Nitekim, bu kurul başkanlığına da atamayı çok zor yapacaksınız çünkü bir gün kendisi de yargılanabilir korkusuyla bu kurulun başkanlığını belki de çok zor kabul edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CELAL DİNÇER (Devamla)- Evet, teşekkürler.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.